Half an hour later translate Turkish
109 parallel translation
Half an hour later, the briefcase with the contract must be "discovered".
" Yarım saat sonra, mukaveleyi içeren mektup'bulunmalı'.
Yes, about a half an hour later.
Evet, yaklaşık yarım saat sonra.
And whatever you eat, you vomit half an hour later.
Ve ne yersen ye yarım saat sonra kusarsın.
Half an hour later, a certain Timothy J. Dugan had a secret session with the crime commission, and he done all the talking.
Yarım saat sonra, Timothy J. Dugan diye biri Suç Komisyonuyla gizli bir toplantı yapmış, orada da hep o konuşmuş.
If you'd come home half an hour later, you'd have had quite a Christmas present.
Yarım saat daha geç gelseydin bir Noel hediyen olacaktı.
Half an hour later, they were selling our gasoline on the black market.
Yarım saat sonra, benzinimizi karaborsada satıyorlardı.
I recall that day also because I closed the consulate half an hour later.
O günü hatırlıyorum çünkü konsolosluğu yarım saat sonra kapatmıştım.
He left half an hour later.
Yarım saat kalıp gitmiş.
About half an hour later we wind up getting tore up, man.
Yarım saat sonra müthiş güzelleşmiştik.
If you'd have come here half an hour later, she would've died.
Biraz daha geç kalsaydınız... ölmüş olabilirdi!
Oh, if Monsieur Mark calls... If he calls would you ask him to take me a half an hour later, please? Sure.
Mösyö Mark aradığında, bana yarım saat sonraya randevu vermesini söyler misiniz?
Half an hour later they phoned again.
Yarım saat sonra tekrar aradılar.
Yes, sir. Barely half an hour later, sir...
Yarım saat kadar sonra, efendim...
Half an hour later, we were in a café, a place where I never go and where no one knows me.
Yarım saat sonra, bir kafede oturuyorduk. Daha önce gitmediğim, kimsenin beni tanımadığı bir yerdi.
I just have to find out where he's holed up, and half an hour later, the cops will have him.
Saklandığı deliği bulursam yarım saat içinde polisleri kapısına dikerim.
Maybe half an hour later, but not more.
Yarım saat sonra falan, yarım saati geçmemiştir.
Like, women come in the hairdresser's and half an hour later they wanna walk out a different person.
Şey gibi, kadınlar kuaföre gelirler ve... yarım saat sonra oradan farklı biri olarak çıkmak isterler.
Half an hour later, I arrived at the hut of a forest warden named Senajak. [Falborski Continues]
Yarım saat sonra, Sendjak isimli bir korucunun kulübesine varmış.
Half an hour later, the law will hear of a road accident.
Yarım saat sonra polisler kazayı duyacaklar.
If you were half an hour later it would have been better.
Yarım saat sonra gelseydin daha iyisini duyacaktın.
Half an hour later, I broke another $ 10.
Yarım saat sonra, bir 10 dolar daha bozdurdum.
Half an hour later you'll be hungry.
Yarım saat sonra yeniden karnın acıkır.
And half an hour later they get out of there...
Yarım saat sonra. Önce şunları götürün, Yemekmiş!
I'll open the shop half an hour later then.
Dükkânı yarım saat geç açarım, olur biter.
Came half an hour later.
- 1.5 saat geciktin!
And you weren't disturbed by the activity in the lane, half an hour later, the car being towed away?
Peki sonrasında araba çekilirken oluşan seslerden rahatsız olmadınız mı?
Can you come a half an hour later?
Yarım saat sonra desek?
Not in ten minutes, not half an hour later. Now.
10 dakika veya yarım saat sonra değil, şimdi.
And half an hour later I'm pacing about.
Yarım saat sonra da dikilip, gezmeye başlarım.
He returned a half an hour later and found Kim like this, with her throat slashed.
Yarım saat sonra geri dönmüş ve Kim'i boğazı kesilmiş bir halde bulmuş.
Malcolm and I saw him on the station about a half an hour later.
Malcolm ve ben bundan yarım saat sonra onu istasyonda gördük.
It's dark half an hour later...
Yarım saat sonra hava kararacak...
Returned it last night, 9 : 30 P.M. It blew up a half an hour later in front of the Orpheus.
Dün gece 21 : 30'da iade etmişsiniz. Araba yarım saat sonra Orpheus'un önünde patladı.
One night, you take off. Half an hour later, a boxer disappears.
Bir gece tüyüyorsun ve yarım saat sonra bir boksör kayboluyor.
I waited for a while, and then... half an hour later, he called me.
Biraz beklemiştim bir buçuk saat sonra, beni kendisi aradı.
About half an hour later.
Yaklaşık yarım saat sonra.
And they did call... about half an hour later.
Gerçekten aradılar. Yaklaşık yarım saat sonra.
Half an hour later, she lowers her white, tubular ovipositor feeling for a suitable place for her egg.
Yarım saat sonra dişi, yumurtası için uygun bir yer buluyor ve bir tüpü andıran beyaz yumurtlama borusunu aşağı indiriyor.
If it was half an hour later, we never would have seen it.
Yarım saat geç olsaydı kesinlikle görmezdik.
I've to go down three flights, cross the square, catch a bus and be at Larry's in half an hour. Talk later.
Yarım saat içinde üç kat inip, meydanı geçip, otobüs bekleyip Larry'nin oraya yetişmem gerekiyor.
Tindle arrived about 6 : 30 and left about an hour and a half later.
Pekâlâ.
Half hour later had blown up the two and were an immense fire.
Yaklaşık yarım saat sonra, ikisi birden patladı.
'Either the climate wasn't quite right'in the later part of the afternoon...'or the day was half an hour too long...'... or the sea was just the wrong shade of pink.'
Ya öğleden sonraları iklim güzel değildi... ya da gün fazladan yarım saat uzundu ya da denizin rengi, pembenin yanlış tonundaydı.
An hour later, a number of passengers... equal to half the number of minutes past the hour get off... but three times as many plus six get on.
Bir saat sonra, belirli sayıda yolcu... bir saatin dakikalarının yarısı kadar yolcu iniyor... fakat üç katının altı fazlası ise biniyor.
And I came out an hour-and-a-half later, and he had conνinced me that this was the first film that would win a Nobel Prize, you know.
Bir buçuk saat sonra dışarı çıktım ve bu filmin Nobel Barış ödülünü alacak ilk film olacağına beni ikna etmişti.
An hour and a half later Porter league... that you have reached a videotape.
Bir buçuk saat sonra kapıcı kapıyı çalmış. İçinde video kasetin olduğu bir paketi getirmiş.
An hour and a half later, crippled by our inability to look away from a car crash we watched as the Dr. Shapiro illustrated tantric sex.
1,5 saat sonra, nasıl bir araba kazasına bakmadan duramıyorsak Doktor Shapiro'nun. Tantrik Seks uygulamasından da gözlerimizi alamıyorduk.
Almost an hour and a half later.
Neredeyse bir buçuk saat sonrası.
An hour and a half, two wheat grass shots and a ginger-melon smoothie later,
Bir buçuk saat ve buğday içeceğinden ve zencefil-kavun karışımından sonra...
A month later, it's an hour Gradually it became half an hour
Bir ay sonra yarım saat.
About an hour and a half later, she was reported missing.
Yaklaşık bir buçuk saat sonra kayıp olduğu bildirildi.
half an hour 183
half and half 23
half an hour ago 51
an hour later 63
half past 23
half human 17
half of it 18
half man 32
half a million 39
half hour 41
half and half 23
half an hour ago 51
an hour later 63
half past 23
half human 17
half of it 18
half man 32
half a million 39
half hour 41