English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / In his

In his translate Turkish

111,321 parallel translation
He got that thirsty look in his eye.
Susamış gözlerle bakıyor.
I didn't see no flag planted in his ass.
Tapusu onda değil ya.
Light in his loafers, this one.
Bu herif yumuşak.
Remember to wash the little folds in his neck.
Boynundaki küçük kıvrımları temizleyemeyeceğim.
I would bet the house that this Monster of Florence started killing in med school, probably became a surgeon, and now he's finding that the joints in his gifted, little hands are starting to stiffen up.
Bahis oynayan biri olsam ki öyleyimdir, her şeyime bahse girerim ki Floransa Canavarı tıp fakültesinde öldürmeye başladı, muhtemelen cerrah oldu, ama şimdi yetenekli küçük ellerindeki eklemler katılaşmaya başladı.
And those Catholic roots play a part in his sense of grace versus guilt, particularly in terms of expressions of sexuality.
Katolik bağları da günaha karşı mücadelesinde rol oynuyor, özellikle de cinselliğin ifadesi konusunda.
In his twisted, emotional logic, yes.
Sapkın ve duygusal mantığına göre evet.
He probably thinks there's an explanation somewhere in his family's history.
Muhtemelen ailesinin geçmişinde bir açıklama olduğunu düşünüyor.
And since dear old dad is dying, he sees in his once-forgotten son the potential for carrying on a legacy.
Ve ihtiyar babası artık ölmek üzere olduğundan unuttuğu oğlunu mirasının varisi olarak görmeye başladı.
I found this in his autobiography.
Bunu otobiyografisinde buldum.
He hums in his sleep sometimes.
Bazen uykusunda mırıldanıyor.
You'd burn a man's insides, make him drown in his own phlegm?
Bir adamın iç organlarını yakıp kendi balgamında boğulmasını mı sağlayacaksın?
It's in his head.
Hepsi kafasında.
The Fuhrer, in his wisdom, has decided to reward your early support and continued loyalty by appointing you Chief of Aryan Physics.
Führer, bilgeliğinden ötürü sizi Aryan fiziği başkanı olarak atayarak erken desteğinizi ve devam eden sadakatinizi... 11 YIL ÖNCE BERLİN, 1933... ödüllendirmeye karar verdi.
Certain members in his congregation are in our employ.
Adamın cemaatindeki bazı üyeler bizim elemanlarımız.
In his file, it says that you've helped bail him out before.
Dosyasında yazdığına göre, daha önce kefaletle çıkmasına yardımcı olmuşsun.
I'm sure Jesus has made a place for her... in his eternal kingdom.
Eminim ki İsa, ebedî cennetinde ona da bir yer hazırlamıştır.
And then when his teeth finally came in, they came in all at once.
Sonunda tüm dişleri bir anda çıkmıştı.
He was on the ground with his hands in the air and... there were, like, 50 people that could've grabbed him.
Elleri havada, yerde duruyordu. Onu zapt edebilecek 50 kişi vardı.
Like, my mom knew for sure Kris Kristofferson was in love with her, and... and the police were crazy for pulling her off his security wall.
Mesela annem, Kris Kristofferson'ın kendisine aşık olduğundan ve onu güvenlik duvarından uzaklaştıran polislerin deli olduğundan emindi.
My grandpa lost part of his right leg in Vietnam, and he totally felt like it was still there, too.
Dedem de sağ bacağının bir kısmını Vietnam'da kaybetmişti, ona da yerinde gibi geliyordu.
I also told him it meant "double penetration," so that... he wouldn't think of nothing but the dirty picture in his mind, right?
Yani artık açık saçık şeylerden başka bir şey düşünemez.
She shot the guy with his own gun that he brought in here and started waving around.
Adamı, içeri sokup millete doğrulttuğu kendi silahıyla vurdu.
He will bathe his feet in the blood of the wicked. "
Ayaklarını kötünün kanında yıkayacak. "
- His soul is in a better place now.
- Ruhu artık daha iyi bir yerde.
His intended message to us was nearly lost in all the blood.
Kan yüzünden mesajı kaybolmak üzereydi.
Yeah, but neither the "Son of Sam" nor the "Zodiac" performed postmortem mutilations on his female victims.
- Ama Sam'in Oğlu da Zodiac da kadın kurbanları ölüm sonrası doğramıyordu.
Matt, the breakthrough I had with this profile came in the moment I realized that this UNSUB did not choose his victims.
Matt, profilde ilerleme kaydettiğim an şüphelinin kurbanları seçmediğini anladığım andı.
His mother had been a prostitute who often rendered her services while her infant son sit quietly in the backseat of the car.
Annesi bir fahişeydi ve genelde oğlu arabanın arka koltuğundayken hizmetlerini sunardı.
And I give you my word, my team and I will do everything in our power to bring Scarpa and his accomplice to justice.
Size söz veriyorum ekibim ve ben elimizden geleni yapıp Scarpa ve ortağını adalete teslim edeceğiz.
His father beat him almost daily in that house.
Babası onu dövdü O evde neredeyse her gün.
He either stole the presidency from his own party, or he was vice president in a corrupt administration.
Ya başkanlığı kendi partisinden çaldı ya da yozlaşmış bir hükümette başkan yardımcısıydı.
So have him do it and then you come up with something else before Conway is done with his little sideshow.
Onu konuştur, sen de Conway'in küçük gösterisi bitmeden başka bir şey bul.
He's visiting his girlfriend in Tennessee who works at a Knoxville bookstore.
Tennessee'de, kitapçıda çalışan kız arkadaşını ziyarete gelmiş.
What I wouldn't give to see Albert sweat out his calculations in front of an audience.
Albert'in izleyenlerin önünde hesap yaparken ter döktüğünü görmek için neler vermezdim!
That little boy, lying in a cold field without his papa to hold him.
Ona sarılacak babası olmadan soğuk bir arazide yatan o küçük çocuk.
Albert Einstein has engaged in a profit-grubbing promotion of his theory, as our country suffers deprivation and indignity.
FİLARMONİ SALONU BERLİN 1920... Albert Einstein kâr etmek için kuramını tanıtma peşinde koşuyor.
It's only a matter of time till he finds his way in.
İçeri girmenin bir yolunu bulması an meselesi.
Said he wanted to make a deal, but before we could get anything in place, he and both of his lieutenants were killed in an explosion in a makeshift bomb lab.
Bir anlaşma yapmak istediğini söyledi. ama hiçbir şeyi daha yerine oturtmadan, iki teğmeniyle birlikte geçici bomba laboratuvarındaki patlamada öldürüldüler.
He was the first among us to raise his hand in the Great War.
Büyük savaşta aramızda elini ilk kaldıranlar arasındaydı.
Even if that is true, Hitler and his grey geese are in retreat.
Bu doğru olsa bile Hitler ve gri kazları geri çekiliyor.
His research is in there.
Araştırması orada.
Neither he nor his fiancée have been heard from in almost a week.
Kendisinden ya da nişanlısından bir haftadır haber alınamıyor.
I mean, with his connections, he could turn 906 into 1.5 in two years, easy.
Bağlantıları sayesinde 906.000 doları kolaylıkla iki yılda bir buçuk milyona çıkartabilir.
If he asks me to look through his portfolio once in a while, what's the big deal?
Arada bir portföyüne bakmamı isterse ben de bakarım. Ne var bunda?
He cheats on his wife and in business.
Karısını aldatır, iş yaparken dolandırır.
I've been trying to get in touch with Marty, and he's not answering his phone.
Marty'ye ulaşmaya çalışıyorum. Telefonunu açmıyor.
If you just put his head there in the middle, you can... kinda... wrap this one side around him.
Başını tam ortaya koyarsan onu bu taraftan sarabilirsin.
Raul's always gonna think that no woman in the world is good enough for his, uh...
Raul daima bu dünyadaki hiçbir kadının kardeşine layık olamayacağını...
It's just a... a note that you wrote in support of allowing Eric to attend his mother's funeral.
Eric'in, annesinin cenazesine katılmasına rıza gösterdiğini beyan eden bir mektup.
You're asking Kevin to support Eric getting out for his mother's funeral.
Kevin'dan Eric'in annesinin cenazesine katılması için destek vermesini istemişsin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]