In his office translate Turkish
1,953 parallel translation
So he announces a merger, and then he shuts himself in his office all day
Birleşme lafını ortaya atıyor, sonra da tüm gün ofisine kapanıyor...
He was always in his office, writing in those notebooks.
Sürekli ofisinde not defterine bir şeyler yazardı.
He has an entire wall with photos like this in his office.
Ofisindeki duvarı böye fotoğraflarla dolu.
He's not in his office. We keep calling him, But it's going straight to voicemail.
Ofisinde değil, aramaya devam ediyoruz ama doğrudan telesekreter çıkıyor.
In his office.
Ofisinde.
Mr. Takahashi would like to see you all in his office now.
Bay Takahashi hepinizi ofisine istiyor.
It's not in his office.
Onun ofisinde değil.
Two days ago, you had an argument with Buckley in his office.
İki gün önce Buckley ile ofisinde tartışmışsınız.
A few months later, he said he had an internship opening up in his office.
Birkaç ay sonra ofisinde bir stajyerlik açılacağını söyledi.
Buckley didn't set her up in his office out of the goodness of his heart.
Buckley onu babasının hayrına ofisine almadı.
Gong Chan's in his office, so go visit him.
Gong Chan ofisinde, gidip onu görebilirsin.
He locked himself in his office all morning working on it.
Hazırlamak için tüm sabah kendini ofise kilitledi.
What I need to do is practice on the actual model, but the dean has it locked in his office.
Modelin üzerinde pratik yapmam gerekiyor fakat müdürün ofisinde kilitli.
There is a copy in his office.
Ofisinde de bir kopyası var.
Gong Chan's in his office, so go visit him.
Gong Chan yukarda ofisinde.
In his office
Şu anda ofisinde.
You can wait in his office if you want.
İsterseniz ofisinde bekleyebilirsiniz.
Yes, he's in his office.
- Buyurun, kendisi ofisinde.
He always keeps it on a hook in his office.
Onu hep ofisindeki bir kancaya asar.
Is jackie in his office?
Jackie ofisinde mi?
Okay, I'll be in his office.
Peki, ben ofisinde beklerim.
McCain was in his office pounding Bush bills : "We lost!"
McCain, ofisinde Bush'un afişlerini yırtıyordu : "Kaybettik!"
We're in my dad's office, and actually, that's very special,'cause he doesn't let anybody in his office.
Babamın ofisindeyiz, aslında burası çok özel çünkü ofisine kimsenin girmesine izin vermez.
Pendergraph wants to see you in his office.
Pendergraph seni ofisinde görmek istiyor.
Arlo, Hastings wants us in his office for a field update.
Arlo, Hastings son durum raporlarıyla birlikte, bizi odasında bekliyor.
Hastings wants us in his office.
Hastings bizi ofisinde istiyor.
Agent Ortiz, Mr. Hastings needs to see you in his office.
- Ajan Ortiz, Bay Hastings sizi görmek istiyor.
He wasn't in his office.
Ofisinde değildi.
Last night in his office.
Bütçe üzerinde çalışıyordu.
His firm got him a flat in London nearer the office.
Firması ona Londra'da bir daire tutmuş, ofisin hemen yanında.
Because he didn't want deerfield p.d. combing through His office and accidentally finding something In his sinner saints file. there.
Çünkü Deerfield polisinin gelip ofisini araştırırken yanlışlıkla Günahkâr Azizlerle ilgili bir dosya bulmalarını istememiş.
His name was dale maddox, a sleeper agent we had installed in the new york fbi office.
Adı Dale Maddox'du. Onu New York'taki bir FBI ofisine yerleştirmiştik.
So I started borrowing his office { pos ( 115,260 ) } to fart in.
Ben de osurmak için onun ofisini kullanmaya başladım
They impounded his body while the Home Office pathologist was still in his PJs.
Cesede öyle hızlı el koydular ki,... İçişleri Bakanlığı patologu daha pijamasını bile çıkarmamıştı. - Mobese kameraları?
All right, this gentleman here is from the U.S. Attorney's office, and it is his job to put whichever one of you 3 killed McLaughlin, in prison.
Peki, beyler bu adam Birleşik Devletler Dava Vekili ve onun görevi hanginiz McLaughin'i öldürdüyse onu hapse atmak.
Joining us today by phone from his office in Pasadena, California is Dr. Sheldon Cooper.
Bugünkü telefon konuğumuz Pasadena-California'daki ofisinden bağlanacak olan Doktor Sheldon Cooper.
The people of the United States and the world were filled with hope that Obama was the real deal when, in his first week in office, he signed an executive order supposedly closing Guantanamo Bay and other secret prisons.
ABD halkı ve dünya Obama'nın sözünün eri olduğuna umut besliyordu,... görevdeki ilk haftasında Guantanamo körfezindeki ve diğer başka... gizli hapishaneleri kapatacağı düşünülen bir karar imzaladı.
Gong Chan's in his office, so go ahead inside. Well then.
Gong Chan ofisinde, oraya gidebilirsin.
George Bush J. is then found to be a cousin to both opposing candidates of his two terms in office
George Bush, görevi başındaki iki dönemi boyunca muhalif olan iki adayla da kuzendi :
Given your recent entanglement with the Church there is a question I'd like to ask you first in the office of His Holiness.
Kiliseyle yaşadığınız son olaylar düşünüldüğünde önce burada papalık makamında size sormam gereken bir soru var.
I gotta break into Dr. Sickinger's office so you can upload his hard drive.
Bilgisayarına yükleme yapabilmen için gizlice Dr. Sickinger'in ofisine gireceğim.
Very few tickets remain, so I would advise you to skip first period and rush on down to the box office where the one and lonely Robby Bender is sitting there twiddling his thumbs, waiting for you to buy a ticket from him.
Çok az bilet kalmış, o yüzden sana tavsiyem ilk dersi kırıp gişeye koşman ve Robby Bender'in parmaklarını tıkırdatarak,.. ... bilet almanı beklediği.
- In his office.
- Ofisinde.
And in you office... When I saw that card with his name on it. I knew you were back in the game And you were coming after me
Ve ofisindeki kartı ve üzerindeki adı görünce işe geri döndüğünü anladım.
And despite the fact that the Justice Department recommended my sentence be reduced by 2 years, for fully cooperation with the investigators on his last day in office, Bush refused to even considered.
Adalet Bakanlığı, soruşturmada gösterdiğim işbirliği için cezamı 2 yıla indirmeyi önerdiği halde görevindeki son günlerini yaşayan Bush bunu reddetti.
Swaddle him and the author shows sitting in the office characters in his novels floating around him.
Masanın başında oturan yazarı gösterir gibi görünüyor. Romanlarındaki karakterler etrafında yüzüyor.
And when we win, I'll burn his ludicrous hat of office in this.
Ve kazandığımızda o gülünç ofis şapkasını bunun içinde yakacağım.
That his real estate office was in one of the towers, or something?
Babanın ofisi kulelerden birindeydi ya da onun gibi birşey mi?
In your father's office, below the bookshelves is his personal safe.
Babanın ofisindeki raflarının altında özel kasası var.
Well, he was short on his bond, but then this fella comes in the office one evening, got him a sack full of crinkled money and just laid it down right there, covered the rest.
Kefaletini yatırmak için parası eksikti. Sonra bir akşam merkeze elinde çuval dolusu parayla bir adam geldi ve paranın eksik kalan kısmını tamamladı.
I get in his office, I put my big chubby buns up in a chair.
Ben onun ofisine gittim ve büyük götümü koltuğa yerleştirdim.
in his bedroom 16
in his infinite wisdom 17
in his own way 38
in his defense 27
in history 31
in his car 20
in his heart 21
in his room 52
in his house 18
in his head 18
in his infinite wisdom 17
in his own way 38
in his defense 27
in history 31
in his car 20
in his heart 21
in his room 52
in his house 18
in his head 18
in his 52
in his way 22
in his hands 21
in his eyes 23
in his case 29
in his words 17
in his mind 49
his office 22
office 169
officer 2766
in his way 22
in his hands 21
in his eyes 23
in his case 29
in his words 17
in his mind 49
his office 22
office 169
officer 2766
officers 467
offices 24
officer down 213
officer reagan 31
officer peck 20
officer mcnally 17
officer needs help 24
officer kalakaua 20
officer myers 18
officer milo 17
offices 24
officer down 213
officer reagan 31
officer peck 20
officer mcnally 17
officer needs help 24
officer kalakaua 20
officer myers 18
officer milo 17