English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Indeed i did

Indeed i did translate Turkish

167 parallel translation
Indeed I did.
Doğrusu ben de öyle.
Indeed I did, Doctor.
Söyledim Doktor Bey.
Indeed I did.
Evet, gitti.
" I said I'd make a woman and indeed I did
" Bir kadın yaratacaktım, gerçekten de yarattım
If indeed I did helped in preparation for the Trotksy revenge... then you have every right to make the logical assumption... I might been involved, in the assassination attempt.
Troçki'ye yapılan saldırının hazırlanmasına gerçekten yardım etmişsem işte o zaman bu suikast girişimine bizzat dahil olduğuma yönelik her türlü akla yatkın varsayımı yapmakta özgürsünüz.
Indeed I did, sir.
Aslında etmiştim efendim.
Indeed I did.
Öyle yaptım.
Upon the word, accoutered as I was, I plunged in and bade him follow, so indeed he did.
Bunu duymamla, hiç soyunmadan suya atlamam bir oldu. "Gel ardımdan." diye bağırdım Sezar'a.
Yes, she did indeed ask me that but I didn't know if she was being serious
Evet. Ama ciddi olduğunu düşünmemiştim.
I did, indeed.
- Biliyordum, doğrusu.
I did, indeed.
Biliyordum.
- I did, indeed.
- Elbette aldım.
- Indeed, I did.
- Kesinlikle söyledim.
Did I, indeed?
Öyle miydi?
- Yes, I did. Very much indeed.
- Evet, gerçekten çok beğendim.
Anyway, I wanted to see if Rosalia's hips still attracted men's attention, and in effect, it seemed they did indeed.
Yine de Rosalia'nın kalçalarının hala birilerinin ilgisini çekip... onu gerçekten etkileyip etkilemediğini merak ediyorum doğrusu.
Yeah, I did, indeed.
Gerçekten öyleymiş.
Indeed, I did something far more stupid.
Gerçekten de, budalalığı bile aşan bir şey yaptım.
Hmm? Oh, of course I did, yes, indeed, yes. Er...
Belki de hazır buradayken biraz sohbet edelim, değil mi?
Indeed, I'm surprised that he did not.
Gerçekten, ölmediğine şaşırıyorum.
Those last two sketches I did got very silly indeed.
Yaptığım son iki skeç gerçekten çok saçmaydı.
Indeed I did.
- Aslında öyle.
And you knew that when you asked me to return that book? - Indeed, I did.
Ben gizli kalmış eşcinsellik kurbanıyım.
I did say that Lu Xiaofeng's marvelous finger... is indeed a great technique
Kabul etmeliyim ki Lu Xiaofeng'in....... parmak tekniği muhteşem
Yes indeed, I just did.
Evet oldu, ben ettim.
And I think that we would be most remiss in our duty indeed... if we did not volunteer for something as important as this is... for our country... and to the world in general right now.
Ve bence şu anda hem ülkemiz, hem de genelde dünya için... bu kadar önemli olan bir şeye gönüllü olmamış olsaydık... elbette ki görevimizi... en kötü biçimde ihmal etmiş olurduk.
You got my message? - I did indeed.
- Bir mesajın vardı.
And if I loved him as much as you did, I'd find it very odd indeed.
Onu senin kadar sevseydim, bunu çok garip bulurdum.
And indeed, seeing how very carefully he carried out his task, I did not insist.
Sahiden de görevini pek büyük titizlikle yerine getirdiği için ısrarcı olmadım.
I did not know, that Lord Russel knew my son-in-law. - Oh, Yes indeed.
Lord Russell'ın damadımı tanıdığını bilmiyordum.
I did indeed.
Aynen öyle.
- Indeed, I did... and I thank you for catching me.
- Doğruyı söylemek gerekirse, yaptım ve beni yakaladığın için sana müteşekkirim.
I come from the midtown area where Lenny Weinrib, tortured by passions too overwhelming to regulate, did indeed call this little hustler on the phone... in earnest attempt to see her again.
Lenny Weinrib'ın arzularına karşı koyamadığı işkencelere maruz kaldığı ızdırab ve türlü musibetlerle dolu mekanından geliyorum. O küçük fahişeye telefon ederek, iletişime geçti ve kendinden emin vakur sağduyusuyla onu görme eğilimine girişti.
Indeed you did, and that's not all. Would I be right, Charlie?
Kesinlikle doğru.
I told him D'Abbs was your accountant... That you did go and see him, that indeed I went with you.
D'Abbs'ın muhasebecin olduğunu... onunla görüştüğünü, D'Abbs'a benimle birlikte gittiğini söyledim.
Indeed, I did.
Hakikaten, ürettim.
- I did indeed.
- Girdim, evet.
If I did indeed have the cure for Scully's cancer, I was now as dependent on her as she was on me.
Eğer gerçekten Scully'nin kanserinin tedavisi bende idiyse, o bana, ben de ona muhtaçtım.
- I did indeed, my little doll.
- Kesinlikle, minik bebeğim.
I did, indeed, Kitty.
- Evet, Kitty.
I did indeed.
- Elbette yazdım.
I did indeed.
Görülmeyecek gibi değildi.
I mean, erm... er... you did indeed.
Gerçekten başardın. Güzel.
I did rumors, but he is indeed a typhoon.
Söylentilere inanmamıştım, ama o gerçekten bir tayfun.
I have in my hand a signed confession... from a Steinmetz team member, admitting that... he did, indeed, receive stolen copies of the academic decathlon test.
Elimde, akademik dekatlon testinin çalıntı nüshalarından birine gördüğünü söyleyen bir Steinmetz takım üyesinin imzalı itirafı var.
Indeed, I did.
Gerçekten beğendim.
I'm very satisfied, indeed considering that I know who did it.
Yeterince tatmin oldum, doğrusu kimin yaptığını bildiğimi düşünüyorum.
Yes, indeed, I did.
Evet kesinlikle asıldım.
I'm just saying that if indeed this cat did attack... it's less likely to come back if the two of you were... let's say... together.
Benim söylemek istediğim eğer iki kişi olursanız kedinin saldırma olasılığı daha da düşük olacaktır. İkiniz aynı yatakta.
I did, indeed.
Kesinlikle.
I mean, if Ray Pearoe did indeed kill this man... what would be his reason?
Bu adamı Ray Pearce öldürdüyse sebebi ne olabilir? Emin değilim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]