English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Insignificance

Insignificance translate Turkish

47 parallel translation
All right, Harold, if you want to enjoy your own insignificance, you might just as well do it properly.
Pekala, Harold, eğer kendi değersizliğinle eğlenmek istiyorsan, bunu hiç değilse hakkıyla yapabilirsin.
Why must I suffer so hellishly for my insignificance?
Neden önemsizliğimle böyle bir azabı yaşamak zorundayım?
For a moment I thought you had something inside that might counter your pitiful insignificance.
İçinde, o değersiz kişiliğini dengeleyebilecek güzelliklerin var olduğunu düşünmüştüm.
That's what fascinated me : your insignificance.
Haydee, beni cezbeden şey işte buydu. "Değersizliğin."
Every time I reflect on Man's insignificance... I say- -
Ne zaman insanın önemsizliği üzerine düşünsem... Derim ki...
Compared to war... all other forms of human endeavor shrink to insignificance.
Savaş sırasında insanlığın diğer özelliklerinin bir anlamı kalmıyor.
One faces up to his insignificance, the other, to her greatness.
Birimiz ne denli küçük olduğunu anlıyor, diğeri de ne kadar büyük olduğunu.
As for our historic insignificance, I cannot agree with you on that.
Tarihsel açıdan önemsiz oluşumuza gelince, size katılamayacağım.
If there are any remaining fears, they stem only from the recognition of my own staggering insignificance.
İçimde herhangi bir korku kaldıysa bile varlığımın şaşırtıcı derecede önemsiz oluşunun farkına varınca kaybolacaktı.
I'II... I'll pop down to... to the chemist when the crisis pales into insignificance, and I'II... I'll get some of those suppositories.
Kriz durumu sona erdiğinde eczaneye bir uğrarım sonra da şu fitillerden alırım.
The only blasphemy is to wallow in insignificance.
Bence tek saygısızlık ona inanmaktır.
Why do you bother talking to this insignificance?
Öyleyse neden bu önemsiz kişiyle konuşarak kendimizi sinirlendiriyoruz?
I've been contemplating my insignificance in the universe.
Bu dünyada ne kadar önemsiz olduğumun farkındayım.
"... to be driven into a dark abyss, try not to be overwhelmed by the insignificance of your life. "
... bu ağzı açık çukurda hayatınızın önemsizliği sizi şaşkına çevirmeye kalkmasın. "
This incident with the girl... prison... pales to insignificance in the wider context of my career.
İçinde kızın olduğu şu olay... hapishane... benim kariyerimin çok daha geniş içeriği karşısında donuk kalırlar.
I only said "little" to stress her insignificance
Sadece "küçük" dedim önemsizliğini vurgulamak için.
You were right about its insignificance.
Sen haklıydın. Bir anlamı yokmuş.
Well, paltriness implies insignificance... but really it's your lack of age that shouldn't hamper you... from achieving your goals.
"Değersizlik" önemsizliği belirtir. Yaş seviyen amaçlarına ulaşmanı engellememelidir.
No, see, cos your insect reflection represents your insignificance in terms of the karmic cycle.
Hayır, biliyorsun. Karma çemberinde ne kadar önemsiz olduğunu simgeler.
People like Martin sometimes compensate for feelings of insignificance by creating elaborate fantasies in which they are the centre and focus of all attention.
Martin gibi insanlar.. .. çevreleri tarafından önemsenmedikleri duygusunu hafifletmek için, kendilerinin ilgi ve odak noktasında oldukları.. .. oldukça detaylı fanteziler yaratıp dikkat çekmeye çalışırlar.
My problem is my insignificance.
Problemimi önemsiz olmam.
- My first impression... insignificance.
- İlk izlenimim... sıradan.
Let us hope, in fact, that her stay in Brighton will teach her her own insignificance.
Umarım, Brighton'da kaldığı süre boyunca işe yaramaz bir kız olduğunu öğrenir.
If you want to feel your insignificance in the vastness of the universe, I mean really feel it, try boarding in the Himalayas.
Evrenin sonsuzluğunda varlığının önemsizliğini hissetmek istersen, yani gerçekten hissetmek istersen, Himalayalar'da kaymayı dene.
And all of this pales to utter insignificance in light of the fact that my ship is once again gone. Savvy?
Gemimin gitmiş olduğu gerçeğiyle kıyaslayınca bunların hiç önemi yok.
This insignificance, this mere little speck that he is.
Bu anlamsızlık, sırf bu küçük nokta bu, kendisi.
People love the feelings of melancholy and insignificance that it provides.
İnsanlar melankolik ve önemsizlik sağlayan şeyleri severler.
It disappears, Leaving us to dwell on our own insignificance
Bizleri, Tanrı'nın gözünde ne kadar değerimiz olduğunu düşünmeye iterek geldiği kadar hızlı bir şekilde ortadan kaybolur.
Or the fear of insignificance in the face of a little brother genius.
Veya küçük dahi kardeşin yüzünde önemsiz olma korkusu...
'The fuckin'universe. the individual's seeming'insignificance in it?
Lanet kainatta bireylerin hiç mi önemi yok?
Anna Lappalainen exposes your own insignificance?
Anna Lappalainen senin önem vermediğin şeyleri mi ortaya çıkarıyor?
It was like this flash of insignificance.
Önemsizliğimizin bir göstergesi gibiydi.
But all the technological innovations that came from harnessing the vacuum would pale into insignificance when compared to what scientists would soon find out about the fundamental nature of reality.
Fakat vakumu zaptetmekten kaynaklanan bütün teknolojik yenilikler, bilimadamlarının gerçekliğin temel doğası hakkında bulduklarıyla karşılaştırıldığı zaman teferruata dönüşecekti.
I urge your honor, when you rule on this case, to let your understanding of the insignificance of Mateo's crime be outweighed by your belief in the monumental importance of family.
Yüce yargınızdan, bu davayı sonuçlandırırken, Mateo'nun suçunun büyüklüğünün karşısında sizin aileye olan muazzam inancınızın galip çıkmasını temenni ediyorum.
A concern that pales into insignificance now that he's been murdered whilst handcuffed to one of our murder detectives!
Bu endişemin, mahkumun cinayet masası dedektiflerimizden birine kelepçeliyken öldürülmesinden sonra, ne kadar önemsiz olduğu anlaşıldı.
Yet even that pales into insignificance when compared to what the whole of the plant kingdom has done throughout the history of our planet.
Yine de gezegenimizin tarihi boyunca tüm bitki krallığının yaptıklarıyla mukayese edildiğinde, bu bile önemli değil.
Katya made our complete cosmic insignificance seem like a call to arms.
Katya evrendeki önemsizliğimizi bize hatırlatmıştı.
I want to get more information by Gideon "Insignificance" de Villiers,
"Değersiz" Gideon de Villiers hakkında daha fazla bilgi bulmanı istiyorum.
Your insignificance to me cannot be underestimated.
Gözümdeki değersizliğin hafife alınamaz.
But it's been the most glorious ascent into insignificance, because our physical demotion has been the inevitable consequence of a daring intellectual climb from being the puppets of the gods to that most rare and precious thing, a scientific civilisation.
Fakat bu, önemsizliğe doğru yapılan en ihtişamlı yükselişti. Çünkü fiziksel alçalışımız ; Tanrıların kuklası olmaktan en ender ve en değerli şeye, bilim medeniyeti olmaya cüret eden düşünsel tırmanışımızın kaçınılmaz bir sonucuydu.
To be admired and to be respected is a protection against helplessness and against insignificance.
Hayranlık ve saygı görmek, çaresizliğe ve değersizliğe... karşı bir korumadır.
If you're insulted by the idea of your insignificance, you shouldn't be, you should cherish it.
Önemsiz olman fikrini üzerine alınıyorduysan alınmamalısın, bunu bağrına basmalısın.
You're fading to insignificance even as I look at you.
Şu an sana bakarken bile manasızlığa doğru yitip gidiyorsun.
I think people like you and me, we need facts like that... to remind us of our own insignificance.
Bence senin ve benim gibi insanların böyle gerçekliklere ihtiyacı var kendi önemsizliğimizi hatırlatmaları için.
Because when it does, you don't need any external reminders of your insignificance to the universe.
Çünkü geldiği zaman evrene karşı olan önemsizliği hatırlamak için dış bir etkene ihtiyacın yok.
Yet, even that pales into insignificance when compared to what the whole of the plant kingdom's done throughout the history of our planet.
Buna bayılıyorum. Yalnızca şahane.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]