English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Instigating

Instigating translate Turkish

47 parallel translation
Even with the Marduks hunting the robots the rebels are screaming for human rights instigating citizens by proclaiming change in Robot Laws.
Marduklar robotları avlıyor olsa da asiler insan hakları diye bağırıyor Robot Yasası'nda değişiklik ilanıyla halkı kışkırtıyorlar.
Even if the spring is on one party's land, water is a communal resource. Therefore, in this case the parties instigating legal action are in the right.
Her ne kadar ortada bir mülkiyet ve tapu mevzu varsa da amme menfaati cihetinden bu vaka mağdur düşen şahısların davalıya karşı haklı bir vaziyetleri olduğunu meydana çıkarmaktadır.
I'm on trial here as an alleged specialist in the art of instigating various acts regarded by some as criminal.
Sözü geçen bir uzman olarak bazılarına göre suç sayılan çeşitli hareketleri inceleme hususunda burada davada bulunuyorum.
Instigating, arguing, fussing.
Kışkırtır, tartışır, yaygara koparırdı.
Helmer, the best way for you to settle in here is probably not by instigating disciplinary proceedings.
Helmer, sanırım senin buraya alışmanın en iyi yolu disiplinle ilgili mevzuata bulaşmaman.
In fact, she's instigating the whole thing.
Aslında bütün olayı kadın yönetiyor. O zaman sorun ne?
I was able to isolate the one responsible for instigating all the trouble.
Olayları başlatan kişiyi diğerlerinden ayırmayı başardık.
Is Shin Hyun instigating someone else?
Peki, Shin Hyun'un esinlendiği birisi olabilir mi?
Brother, she is unnecessarily instigating you.
Abi, o seni fuzuli gaza getiriyor.
Why EOE ³ instigating the banker?
- Parayı neden masaya koydun?
He accused me of instigating it.
Beni bunu ayarlamakla suçladı.
I guess we would be inciting rebellion, and it would be basically instigating anti-American sentiments.
İsyana teşvik ediyor olabilirdik ve bu da temel olarak Anti-Amerikancı düşünceleri teşvik ediyor olabilirdi.
- It's Mikey instigating it anyway. Fix it with Mikey.
- Her ne yapıyorsa onu Mikey kışkırtıyor.Mikey ile konuş.
At first I thought we could just, you know, keep instigating these accidents.
Başlangıçta bu kazaları devam ettiririz diye düşünüyordum.
The team are instigating procedures.
Ekibimiz her şeyi yoluna koyar.
So my sources have just told me that the emperor believes wolsey is to blame for instigating the divorce.
Aldığım bilgilere göre İmparator, boşanmanın arkasında Wolsey'in olduğuna inanıyormuş.
instigating retaliation against American citizens.
İptal önerimize uyulmaması Amerikan vatandaşlarına misilleme yapılmasına yol açtı.
Hang on, are you guys instigating me?
Bir dakika, siz çocuklar Beni kışkırtıyorsunuz?
No way - what does instigating mean?
Kesinlikle hayır - kışkırtıcı ne anlama geliyor?
instigating?
Kışkırtıcı mı?
Uh, actually, Veronica... instigating a morning fitness regime is not a bad idea.
Veronika, aslında sabahları böyle hareket yapmak o kadar da kötü bir fikir değil.
You may hit that because I'm instigating.
Çakabilirsin, çünkü ben başlattım.
That scoundrel was instigating you against me.. .. that's why I instigated his men against him.
Bu aşağılık seni bana karşı kışkırttı bak bu yüzden adamları da ona karşılar.
I was only instigating all of you so that you kill me.
Ben sadece beni öldürmeniz için kışkırtıyordum.
Do you deny instigating and financing terrorist activities?
Ulan terör eylemlerinin azmettiricisi ve finansörü sen değil misin?
I'm not instigating.
Teşvik etmiyorum ben.
He was fucking instigating.
O kahrolası kışkırtıcılık yaptı.
Instigating the rebels.
İsyancıları kışkırtıyor.
Instigating burglary, arson, forgery.
Hırsızlığa teşvik, kundakçılık, sahtecilik.
He enjoys hand-to-hand combat, mixing molotov cocktails, and instigating regime change in foreign lands.
Yumruk yumruğa dövüşmeyi molotov kokteyli hazırlamayı yabancı topraklarda rejim değişikliğini körüklüyor.
A cop instigating a yakuza to wage war?
Bir polis yakuzayı savaşmaya mı teşvik ediyor?
So, you're back from the dead and instigating the masses.
Ölümden döndün ve halkı teşvik ettin.
LV tear is within a zone of fresh tissue necrosis, implicating a recent myocardial infarction as the instigating event.
Sol ventrikül, ölümü tetikleyen yeni geçirilmiş kalp krizini gösteren taze nekroz dokusuyla yırtılmış.
I think they just wanted to be part of that rebellious thing that we were instigating.
Sanırım bizim dayattığımız isyankar havaya ortak olmak istemişlerdi.
For instigating the lemures and taking revenge for them, is your sin. And after causing a mess in this world, your sentence will not be light.
İntikamlarını alabileceklerini söyleyerek ruhları kışkırtma günahından cezan hafif olmayacak.
Vandalizing city property, trespassing, instigating disobedience by spreading lies.
Şehir mülkünü tahrip etmek, başkasının arazisine izinsiz giriş yalanlar yayarak itaatsizlik için kışkırtmak.
For instigating the murder of the nanny in the office. and organizing a band of private soldiers which is banned by the law, We are arresting you.
Ofisin bakıcısının ölmesine neden olma ve yasadışı özel asker besleme suçundan seni tutukluyoruz!
He is just instigating you you know?
- O sadece seni tahrik ediyor.
Opposition is instigating from the grass root to the top level.
Muhalefet parti tabanından en üst seviyedekilere, herkesi kışkırtıyor.
'Victus has pinned the blame'on the Undead Liberation Army, a well-known extremist group,'whose goals include instigating a second uprising of the Undead.
Victus, amaçlarından biri ikinci bir dirilişi körüklemek olan ünlü radikal grup Yaşayan Ölü Özgürlük Ordusu'nu suçladı.
But you fucked up by instigating the murder over the phone.
Fakat telefonda azmettirdiğin an sıçtın.
We're instigating phase two of the operation.
Operasyonun ikinci aşamasına geçiyoruz.
Figure out which kids are central to the network, consistently instigating new conversations.
Hangi cocuklann agin ortasinda, devamli yeni konusmalara katildigini bulabilirim.
- I want to be calm, but they keep instigating.
Sakin ol. Sakin olmak istiyorum ama benim canımı sıkıyorlar.
You're openly instigating others to revolt, violating the regulations, humiliating your teachers.
Sen açıkça başkalarını kışkırtarak kuralları ihlal ediyorsun bu da yetmezmiş gibi öğretmenleri de aşağılıyorsun.
International security experts say the Barkawi family is now instigating violence in remote capitals to foster instability and thus fuel massive arms sales around the globe.
Ulusal güvenlik uzmanları, Barkawi ailesinin şu an istikrarsızlığı körüklemek için yabancı ülkelerde şiddeti kışkırtarak dünya çapında yüklü miktarda silah satışı yaptığını söylüyor.
So, Richard would feed the tomcat... and Joseph would flog him for disobeying, kick the tomcat for instigating.
Richard kediyi beslerdi. Joseph de onu döverdi. Kediyi de kovalardı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]