Institution translate Turkish
1,913 parallel translation
The entire institution of gift-giving makes no sense.
Hediye verme geleneği tamamen saçmalık.
For marriage is a sacred institution established by God and one that is meant to last for life. "
Evlilik, Tanrı tarafından kutsanmış bir yasadır ve hayat boyu sürer. "
Lord Scarman's coming to see if you're a racist, corrupt institution, not to check whether you polish your paper-clips.
Lord Scarman sizin ırkçı, rüşvet yiyen bir kurum olup olmadığınızı görmeye geliyor. Ataşlarınızı parlattınız mı diye gelmiyor.
Don't start defending the institution of marriage cos it won't cut any ice with me.
Sakın bana evlilik kurumunu savunmaya kalkma. Bana sökmez.
I know you may want to coast through your last semester like the worthless little parasites that you are, suckling on the teat of this United States government-funded institution.
- biliyorum geçen sömetr boyunca kaymak istedin, değersiz küçük parazitler gibi, meme ucunu emiyor, - Amerikan hükümetinin fon kuruluşunun.
- Mr. Porter, have you ever been in a mental institution?
Bay Porter, hiç akıl hastanesinde kaldınız mı?
- Mr. Porter, I repeat, have you ever been in a mental institution?
Bay Porter, tekrar ediyorum, Bay Porter, hiç akıl hastanesinde kaldınız mı?
Cody Latshaw, a real institution.
Cody Latshaw, gerçek bir dinozordur.
In an institution?
Bir enstitüye?
My father would never put Chloe in an institution.
Babam Chloe'yi hiçbir zaman enstitüye göndermez.
They would've taken Chloe away. To an institution.
Chloe'yi götürürlerdi, bir enstitüye.
Doesn't she just end up in a hospital or an institution anyway?
Sonunda yine hastaneye veya enstitüye gitmeyecek mi?
Hugo was confined to a mental institution.
Hugo bir akıl enstütüsüne gönderilmişti.
He spent the last years of his life in a psychiatric institution, convinced he was an abnormal.
Niye? Ömrünün son yıllarını bir psikiyatrik enstitüsünde geçirmiş.
I don't think so. See, I don't feel that institution has anything more to teach me.
Bak, Oranın bana öğretecek daha fazla birşeyi olduğu sanmıyorum.
Well, if you rember, i'm holding a bit of a grudge... against this particular banking institution.
Hatırlarsan, banka kurumuna birazcık özel bir kin besliyorum.
Yale is the finest academic institution In the country.
Yale ülkenin en iyi akademik kurumu oluyor.
- They were ill, in an institution.
- Hastalarmış, tımarhanedeler.
For the Pope, the Church, the Institution, for those in need, for sinners, for unbaptised children.
Papa, Kilise derneğimiz adına ihtiyacı olanlar, günahkarlar, daha vaftiz edilmemiş çocuklar için.
We may be talking of the first girl from the Institution to be canonised.
Belki de cemaatimizden seçilip aziz olacak ilk kızdan bahsediyor şu anda.
We need to put someone inside that institution, and you'd be the bloody perfect candidate with that strange noggin of yours.
Enstitü'ye birini sokmamız gerek sendeki bu tuhaf kelle ile en uygun aday sensin.
Clearly, your husband... has no respect for the institution of marriage.
Açıkçası, kocan bu evliliğe saygı göstermiyor.
Each of these windows contains malicious computer code ready to be sent to a server inside a financial institution.
Bu pencerelerin hepsi şeytani bilgisayar kodu içeriyor Bir finans kurumunun içine sunucu göndermeye hazırlar.
Jealousy is this fine institution's main attribute.
Kıskançlık bu güzel kurumun esas özelliğidir.
Well, you and Willie Ray have a great marriage, Clay, which just goes to prove that the institution doesn't have to be a complete horror show.
Sen ve Willie Ray'in harika bir evliliğiniz var, Clay bu da bu kutsal kurumun bir korku filmi olması gerekmediğini ispatlıyor.
This is a maximum-security business institution and if you can't break rocks, you get shot in the head.
Burası yüksek güvenlikli bir iş kurumu. Ve eğer taşları kıramazsan, kafandan vurulursun.
They, Ivan Gieorgiewiczu, build a third institution for people like you.
Orasını Ivan Georgevic senin gibiler için inşa ediyorlar.
You know, you'll only be released from this psychiatric institution if we cure you of your delusions.
Eğer saplantılarını tedavi edebilirsek bu akıl hastanesinden, kurtulabilirsin.
From where I sit, barging into a mental institution waving the Patriot Act... Which is what you'd need. - And demanding face time with some old lab rat who you think might be behind the most terrifying terror I can imagine...
Anladığım kadarıyla, akıl hastanesine girmek, vatansever ayaklarında ki tam ihtiyacın olan şey korkunç bir terör olayının arkasında olabileceğini düşündüğün yaşlı bir laboratuar faresi ile konuşmak için...
The man who was released from the mental institution wants to give you an overdose, stick a rod in your head and put you naked into a rusty tank of water.
Akıl hastanesinden yeni çıkmış bir adam aşırı dozda ilaç vermeye sonra da kafana metal parçası takıp seni çıplak şekilde paslı bir su tankına yatırmak istiyor.
The reason this store seems like such a miracle to you is because you've been in a mental institution for two decades which effectively does two things :
Bu mağazanın sana mucizevî gelmesinin nedeni 20 yıla yakın bir akıl hastanesinde yatmış olman. Ki bu da iki şeye neden oldu.
Until he was committed to the St. Claire's Mental Institution for manslaughter.
Ta ki adam öldürme suçundan St. Claire akıl hastanesine tıkılana kadar.
You're already committed to a mental institution.
- Akıl hastanesinde yatmış adamsın.
In the mental institution where I lived...
Kaldığım akıl hastanesinde.
If the federal government wants to get Walter out of a mental institution they can't without his son's consent?
Yeni Walter'ı yeniden akıl hastanesine kapatmak isteseler bunu oğlunun rızası olmadan yapamazlar mı?
Now think about a time before he was sent away to the institution. A happy time.
Şimdi de baban tımarhaneye gönderilmeden öncesini düşün.
And in those rare and unpredictable moments of clarity, he rambles on about the foods and beverages that he missed while he was incarcerated in a mental institution for the better part of the last two decades.
Ve aklı başında olduğu o nadir anlarda da akıl hastanesinde geçirdiği yaklaşık 20 yılda hasret kaldığı yiyecek ve içecekleri sayıklıyor.
This is the institution's.
Burası bir enstitü.
Well, he tried. A patient at the institution, Jasper.
Hastanede Jasper adlı bir hastayı öldürmeye yeltendi.
You want to send my mentally unstable father back to the institution that made him that way.
- Akli dengesini yeni yeni bulmuş birini, onu o hale getiren yere geri gönderiyorsun. - Başka şansımız yok.
Santa Claus would not be working in a mental institution.
Noel Baba zihinsel bir kurumda çalışıyor olamaz.
Before the diamond heist, Vittorio served four years in the Maryland Correctional Institution in Hagerstown.
Elmas soygunundan önce Vittorio, Marylan Islahevi'nde dört yıl yatmış.
A minute before the 911, a call was made to the Federal Correctional Institution in Parkerville.
911'den hemen önce, Parkerville Federal Cezaevi aranmış.
You were in an institution like me.
Sen de benim gibi bir merkezde kalmışsın.
In a small, exclusive Gourmet institution
Küçük, lüks bir Gurme kurumunda
This place is more like an institution than a home.
Burası evden çok akıl hastanesi gibi.
I can't forget that institution.
Akıl hastanesi aklımdan çıkmıyor.
Taking on nearly religious proportions, the established monetary institution exists as one of the most unquestioned forms of faith there is.
Para kurumu, neredeyse dini düzeye varan, sorgulanmayan bir inançla benimsenmiştir.
Therefore, understanding this institution of monetary policy is critical to understanding why our lives are the way they are.
Bu nedenle, para politikası kurumunun anlaşılması... hayatlarımızın neden bu şekilde olduğunun anlaşılmasında kritik öneme sahiptir.
Stating that one point : "The bold efforts the present bank has made to control the government... are but premonitions of the fate that awaits the American people should they be deluded into a perpetuation of this institution or, the establishment of another like it." Unfortunately this message was short lived.
Bir noktada şöyle demiştir : "Bu bankanın hükümeti yönetmeye yönelik cesur girişimleri... bu kurumun varlığını sürdürmesi halinde, veya benzeri başka bir kurumun kurulmasına kandıkları takdirde Amerikan halkının başına geleceklerin bir işaretçisidir" Ne yazık ki bu mesaj kısa ömürlü olmuştur.
/ RAJ In the world after death, between heaven and hell, built a third institution.
Öbür dünyada Cennetle Cehennem arasında üçüncü bir bölge inşa ediliyor.