English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Institutionalized

Institutionalized translate Turkish

212 parallel translation
People are institutionalized so they won't harm themselves or others.
İnsanlar kendilerine ya da başkalarına... zarar vermesinler diye akıl hastahanesine konurlar.
But many are not institutionalized.
Ama bir çoğu kurumsallaşmış değil.
Hope she's not institutionalized.
Umarım onu bir akıl hastanesine tıkmamışlardır.
What is the difference between a gang that robs a bank and organized subversion, legalized and institutionalized?
Bir banka soyan çeteyle bir grup organize olmuş,... yasallaşmış ve kurumsallaşmış bozguncu arasında fark var mıdır? Yoktur.
Because their privileges have not been institutionalized, and they are the most alienated part of the Western White working class
Çünkü imtiyazları kurumsallaşmadı ve Batı Beyaz çalışma sınıfının en yabancılaşmışları da onlardır.
Crime isn't just organized, it's institutionalized.
Suç sadece organize değil, kurumsallaştı aynı zamanda.
I haven't even seen Leonard since he was institutionalized.
Tedavi altına alındığından beri Leonard'ı görmedim.
Lieutenant, you're asking me to comment on a catatonic schizophrenic who was disfigured and institutionalized six years ago.
Komiser, benden 6 yıl önce toplumdan izole edilip tedavi altına alınmış bir katatonik şizofreni ile ilgili yorum yapmamı istiyorsunuz.
And already some of these new monasteries... or communities or whatever we've been talking about... are becoming institutionalized... and I guess even in a way, at times, sort of fascistic.
Ve bu yeni çıkan manastırların veya cemiyetlerin veya bahsettiğimiz şeylerin kimileri kurumsallaşmaya başladılar bile ve bunun böyle olması bir bakıma faşistçe geliyor.
Maybe I am an institutionalized person.
Belki de öyleyimdir kurumsallaşmış bir kişilik.
Murdock, you've been institutionalized for 10 years.
Murdock, on yıldır hastanedesin.
Like mother like daughter. You know how Lila Loomis feels about you. She can't wait to see you re-institutionalized.
Lila Loomis'e kalsa siz şimdiye kadar tımarhaneyi boylardınız.
So he was institutionalized for a year with the brothers.
Sonra bir yıI kardeşlerin yanına yerleştirildi.
juvenile delinquency, periodically institutionalized.
Gençlik suçları, zaman zaman ıslahevine yollanmış.
A kind of an institutionalized showing off.
Kurumsallaşmış bir şov. YARIŞMA JÜRİSİ
Institutionalized until his recent escape.
Hastaneye yatırıldı, kaçana kadar da oradaydı.
Two years ago she had to be institutionalized for seven months.
İki yıI önce, yedi ay boyunca klinikte yatması gerekmişti.
I have further evidence to support my conclusions. X rays taken while Mr. Fenig was institutionalized show an object lodged in his cerebellum.
Elimde, Bay Fenig'in beyinciğinde bir maddenin olduğunu gösteren, saygın bir kurumda çekilmiş röntgenlerden oluşan çok güçlü kanıtlarım var.
He's just institutionalized.
O sadec kurumsallaşmıştı.
"Institutionalized," my ass.
"Kurumsallaşmış mış," kıçım.
That's "institutionalized."
İşte bu "kurumsallaşmak."
When I was institutionalized, my brain was studied exhaustively... in the guise of mental health.
Ben hastanede yatarken akıl sağlığı adı altında... beynimi kapsamlı bir şekilde incelediler.
DMV's an old address, but he spent a good part of the past 15 years... institutionalized for a bipolar condition.
Araç ruhsat kayıtlarında eski bir adres var ama son 15 yılın büyük kısmını manik depresyon nedeniyle hastanede geçirmiş.
Mr. Kryder was institutionalized soon after. Institutionalized for what?
Kısa süre sonra Bay Kryder ıslahevine kondu.
And Mr. Baker was found insane and institutionalized.
Bay Baker'ın akıl hastası olduğuna karar verildi ve hastaneye yatırıldı.
Either you are seriously mentally ill and you should be institutionalized immediately, or you are a first-year psychology student.
Ya çok büyük bir ruhsal rahatsızlığın var ve en kısa zamanda hastaneye yatırılmalısın, yada birinci sınıf psikoloji öğrencisisin.
I was institutionalized.
Psikolojik tedaviye alındım.
I was not jailed, I was institutionalized.
Hapse girmedim. Psikolojik tedaviye alındım.
She's institutionalized.
Davranış bozukluğu varmış.
You ever been incarcerated or institutionalized?
- Hiç tutuklanıp hapse girdiniz. - Hayır
- You've never been institutionalized?
Bunu adet haline getirdin mi? - Henüz değil.
His friendstold us he's alittle retarded... and has been institutionalized.
Arkadaşları biraz idrak sorunu olduğunu ve ruhsal tedavi gördüğünü söylediler.
You were institutionalized, with schizophrenia.
- Şizofreni teşhisiyle hastaneye yatmışsın.
The idea of being institutionalized is a little repugnant to me.
Kurumsallaşma fikri bana bir parça aykırı.
Could possibly have been institutionalized.
Kliniğe de yatmış olabilir.
The greatest hoax in the history... of institutionalized education... is the myth of the permanent record.
Eğitim sistemi tarihindeki... en büyük palavralardan biri... kalıcı sabıka efsanesidir.
The greatest hoax... in the history of institutionalized education...
Eğitim tarihindeki... en büyük palavralardan biri...
She's been institutionalized, and the color red makes her bark like a dog.
Akıl hastanesinde tedavi görüyor ve kırmızı onun köpek gibi havlamasına sebep oluyor.
The closest thing our society has to institutionalized torture.
İnsanların sıkı fıkı olmaları, resmi bir eziyettir.
Diagnosed paranoid schizophrenic... voluntarily institutionalized in 1990.
Paranoyak şizofren tehşisi konmuş... 1990'da kendi isteğiyle hastaneye yatırılmış.
I remember Linda was institutionalized the very next day.
Evet, ertesi gün Linda akıl hastanesine yatırılmıştı.
We're institutionalized.
Biz akıl hastanesindeyiz.
Don't even say that. Two of her nannies were institutionalized.
- Böyle söyleme, iki dadısı akıl hastanesine kapatıldı.
One of those institutionalized-raised guys?
O islah evinde büyümüş sorunlu çocuklardan biri misin?
Dennis Longboat was institutionalized.
Dennis Longboat hastaneye yatırıldı.
She was institutionalized.
Kliniğe kapatılmıştı.
The thing is, while I was institutionalized... the only person who wrote to me, who came to visit me... who called me, was you.
Sorun şu ki, kliniğe kapatıldığım sırada... bana mektup yazan, ziyaretime gelen... bir tek sen vardın.
Since then he's been institutionalized.
O günden beri tedavi altında.
If he continues his experiments, his father will have him institutionalized.
Eğer bu deneylere devam ederse, babası onu enstitüye yatıracak.
"Her refusal to let me be institutionalized, caring for me herself, " has certainly saved my life.
"Akıl hastanesine yatırılmamı reddetmesi ve bana bakması hayatımı kesinlikle kurtardı."
She was institutionalized.
Yolu açın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]