English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ L ] / Looking like that

Looking like that translate Turkish

1,908 parallel translation
Girl. You ain't going nowhere with me looking like that.
Benim yanımda bu halde hiçbir yere gitmene izin veremem.
You will not sit at my table looking like that.
Bu halinle bu masaya oturamazsın. Hadi git!
You can't go on your first date looking like that.
İlk buluşmana bu kılıkta gidemezsin.
- So why are you looking like that?
- Peki neden böyle bakıyorsun?
You'll never clear custom's looking like that.
Bu kıyafetlerle asla saklanamazsın.
Why are you looking like that?
Niye öyle bakıyorsunuz!
Looking Like that?
Bu haldeyken mi?
It'd be embarrassing to come out looking like that in front of me.
Benim karşıma çıkmaktan utanıyor olmalı.
And now you just waltz in here, no warning, no phone call, looking like that?
Şimdiyse hiçbir haber vermeden, bir telefon bile açmadan bu şekilde çıkageliyorsun.
- Uh... - Why are you looking at me like that?
Neden bana öyle baktın?
Why--Why--Why are you looking at me like that?
Neden-neden-neden. NEden bana öyle bakıyor sunuz?
I want you to start looking for an abandoned suitcase... gym bag, knapsack, anything like that.
Etrafta sahipsiz bir çanta, valiz vs. aramanı istiyorum.
Well, well, Luke is a raging moron. He's gonna be so bummed when you show up at the ball looking like a total knockout in that dress.
Luke, aptalın biri, çünkü seni bu muhteşem elbiseyle görünce pişman olacak.
Y'all looking at me like that.
Hepiniz neden bana öyle bakıyorsunuz?
I'm not talking about myself, but say somebody else - I got a feeling looking at your picture and also looking into your eyes right now and the way you're doing that with your hair and the way you're wearing your little outfit there and all that kind of stuff - and I like your earrings -
Kendim hakkında konuşmuyorum ama herhangi birisi için seni gördüğünde kapılacağımız his şuan gözünün içine bakarak görebileceğimiz saçınla oynarken hissedebileceğimiz bu küçük kıyafetleri gödüğümüzde fark edebileceğimiz daha bunun gibi bir sürü şey...
Why are you looking at me like that?
Bunu söylerken niçin bana baktınız?
Why are you looking at me like that, Frank?
Neden bana o şekilde bakıyorsun, Frank?
And, uh.... you know, I watched the news and I saw the people posting fliers around town looking for their loved ones, and I just really felt like I'm sure everybody did, that I had to do something, you know?
Çok ateşliydi. İğrenç bir piçsin. Biliyorsun değil mi Frank?
Why's he keep looking at me like that?
Neden bana öyle bakıyor?
All those group homes, all those families, I think... it's like I've been looking for something permanent, something that I could hold onto.
Tüm o grup evleri, o ailelere baktıktan sonra bence kalıcı bir şeyler arıyordum. Tutunabileceğim bir şey.
Why are you looking at me like that?
Neden bana öyle bakıyorsun?
Try to convince her that if she doesn't wear the veil, she'll end up looking like a Victoria's Secret model.
Duvak takmadığı takdirde, iç çamaşırı defilesindeki mankenlere benzeyeceğine ikna etmeye çalış.
"But you see, I just knew you were gonna go for it, " what with you looking in your rear-view mirror like that.
"Dikiz aynasından öyle bir bakışın vardı ki hemen gaza geleceğini işte o an anladım."
Stop looking at me like that.
Bana böyle bakmayı kes.
Mum, quit looking at me like that.
Anne, bana şöyle bakmayı kes.
You wish he was looking at you like that.
Sana da öyle bakmasını istiyorsun.
Have you ever been on a subway car that breaks dow and there's some guy... some shy-looking kid who starts repeating something to himself over and over, like, "7 : 15, 59th and Lex. 7 : 15, 59th and Lex," over and over, louder and louder until just saying the words isn't enough and he starts hitting himself and thrashing around and finally has to be subdued and tranquilized?
Senin hiç metro geçidinde araban bozulup yanında utangaç bakışlı bir çocuğun sürekli, durmadan " 7 : 15, 59. ve Lex arasında, 7 : 15, 59. ve Lex arasında diye tekrarladığını ve sürekli daha yüksek sesle bağırdığını yaşadın mı üstüne üstlük bu yetmiyormuş gibi....... kendisine vurmaya başladığını ve etrafta dolaştığını ve sonunda yavaş yavaş sakinleştiğini?
You hold up that neutral face pretty well, but I see when it slips and you're looking at my neck... or my legs... or my breasts and you're wondering what it would be like.
Yüzünde doğal bakışını korumaya çalışıyorsun ama gözün kaydığında boynuma bakıyorsun bacaklarıma ya da göğüslerime ve bunun nasıl olacağını merak ediyorsun.
So, to a young boy looking down on his father's dead body, that would look a lot like ice.
Babasının cesedine bakarken, cam çocuğa buz gibi görünmüş olabilir.
LOOKING AT PEOPLE LIKE THAT IS NOT PART OF MY JOB DESCRIPTION.
İnsanlara o gözle bakmak işimin bir parçası değil.
I feel like we're looking for that thing together, and we're kind of like finding some of it.
Beraber bakınca sanki ben de onunla yapıyorum sanıyordum.
So, like I said, I'm looking for my foster daughter, sam, and I think that she's friends with your brother.
Dediğim gibi, bakıcılığını yaptığım kızım Sam'i arıyorum,... ve sanırım kardeşinizle arkadaşlar.
I was afraid of a dead fish on my plate looking at me like that.
# Eskiden tabağımdaki balıktan korkardım. # Çünkü ölü balıklar, sana böyle bakar.
Why are you all looking at us like that?
Neden hepiniz öyle bakıyorsunuz?
Without looking like you trying to warm up him'cause, you know, that's the game you just not gonna win.
Onu havaya sokmaya çalışıyor gibi görünmeden çünkü biliyorsun, bu senin kazanabileceğin türden bir oyun değil.
You were looking at me like that.
Eger baktiysam...
* oh, i like you so very much * * so much, in fact, i gotta wake you up * * it's not that i have words to speak * * i just wanna see you looking at me *
* Seni çok seviyorum. * * Çok sevdiğim için uyandırıyorum. * * Konuşmak için kelimelere ihtiyacım yok. *
Why are you looking at me like that?
Niye öyle bakıyorsun?
I was looking for a car till the morning, so I fell asleep like that.
Sabaha kadar bir araba arayınca, uyuya kalmışım böyle.
Why are you looking at me like that?
Bana neden öyle bakıyorsun?
Stop looking at me like that.
Bana öyle bakmayı kes.
I'm not asking you to do anything, except... please don't ask me to go into that party looking like this... by myself.
Hiçbir şey yapmanı beklemiyorum. Sadece... Lütfen o partiye bu halimle, tek başıma..
You'll take me to that ball and everyone will see you looking like you like it.
Beni baloya götüreceksin. ve herkesin senin bunu beğendiğini görmelerini sağlayacaksın..
If I didn't have you out there looking for JD, you never would have run into your dad like that.
Seni JD'yi aramaya yollamasaydım babana asla o şekilde yakalanmayacaktın.
When you told her that she could crash with you in L.A., she got all bouncy happy, I mean, not like someone looking to end it.
Ona seninle birlikte L.A.'e gidebileceğini söyleyince deliler gibi mutlu oldu, yani her şeye son vermek isteyen biri gibi değildi.
So... So, if you can stop looking at it like that and put aside your desire to find the perfect man, you might just find the man that's perfect for you.
Yani... aslında olaya bu açıdan bakarsanız, mükemmel erkeği bulmaktan vazgeçip, sizin için mükemmel erkeği bulabilirsiniz.
Honey, why are you just looking at me like that?
Tatlım? Neden sadece bana öyle bakıyorsun?
Girls who call boys at all hours of the night like that are only looking for one thing :
Ne güzel işte. Gecenin bir vakti erkekleri arayan kızlar, tek bir şeyin peşindedir :
Why are you looking at me like that?
Neden bana böyle bakıyorsun?
It's not official, like I'm so looking for a ring and all that...
Henüz resmi değil, bir yüzük bakıyorum falan.
But looking like him would be a sign to the outside world that I am his child.
Ama ona benzediğimde diğer insanlar onun öz oğlu olduğumu düşünecek.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]