Making progress translate Turkish
1,047 parallel translation
- We are making progress.
- Nasıl gidiyoruz?
Well, we are making progress, sir.
Şey, ilerleme kaydediyoruz, efendim.
The incredible thing is, I'm paying for her analysis... she's making progress, and I'm getting screwed.
Onun doktor parasını da ben veriyorum... O sürekli iyileşiyor, olan bana oluyor...
And to correct your errors, so you are making progress and I am proud of you.
Hatalarını düzeltmek, böylece ilerleme kaydedebilirsin ve ben de seninle gurur duyabilrim.
Commander, we were making progress.
Komutanım, ilerleme kaydediyorduk.
We're making progress.
Anlaşılan doğru yoldayız.
What's not making progress is you and me.
Sana bir şey söyleyeyim. İlerleme göstermeyen şey, sen ve benim.
Your investigation is making progress.
Gördüğüm kadarıyla soruşturmanız ilerleme kaydediyor.
Just when we're making progress.
Tam da ilerleme kaydediyorduk.
I'm making progress.
İlerleme gösteriyorum.
Grownups have to feel like they're making progress with you.
Yetişkinler, seninle birlikte büyüdüklerini hissetmek zorundadır.
- I'm making progress on that microchip.
- Mikroçipte ilerleme kaydediyorum.
Well, Philippa, are you making progress with Mr. Papin?
Ee Philippa, Bay Papin ile ilerleme kaydediyor musunuz?
It looks like we're making progress, sir.
İlerleme kaydediyormuşuz gibi gözüküyor bayım.
- Are you making progress?
- İlerleme kaydedebiliyor musun?
- We're making progress, sir.
- İlerleme kaydediyoruz efendim.
You're making progress.
İlerleme kaydediyorsun.
I believe we're making progress.
Sanırım ilerleme kaydediyoruz.
Oh, we're really making progress now.
Gerçekten ilerleme kaydediyoruz.
We're making progress, gentlemen.
İlerleme kaydediyoruz, beyler.
Are you making any progress?
Hiç gelişme var mı?
See just how much progress you've you've been making.
Ne kadar ilerleme kaydettiğine bakmak için.
You've been making such fine progress with your music something that educates and ennobles our feelings!
Hislerimizi yüceltip incelten müziğinle o denli güzel gelişme kaydetmiştin ki! ..
Last time we were discussing Mr. Harding and the problem with his wife... and I think we were making a lot of progress.
Geçen sefer Bay Harding ile karısıyla olan sorununu tartışmıştık. Bence bayağı bir ilerleme kaydetmiştik.
Now, you said you were making some progress.
Bir ilerleme kaydettiğinizi söylemiştiniz.
How do you feel about the progress they're making here?
Kaydettiğiniz gelişmeler hakkında ne hissediyorsunuz?
Yes. I'm making excellent progress.
Evet, çok ilerleme gösterdim.
- I'm not making any progress.
- Hiç gelişme gösteremiyorum.
- Jane, I was making some progress.
- Jane, ilerleme kaydediyordum.
I don't appear to be making much progress.
Pek bir ilerleme kaydedemiyorum.
Is he making any progress, I wonder?
Merak ediyorum, bu konuda ilerleme gösteriyor mu?
You're making marvellous progress.
Olağanüstü ilerleme gösteriyorsun. Bekle. Sana bir şey söyleyeyim...
Are you making any progress?
Herhangi bir ilerleme var mı?
- We're making some progress.
Tamam. Çözdün sen bu işi.
Miss Fearing tells me you're making fine progress.
Bayan Fearing bana ilerleme kaydettiğinizi söylüyor.
He's making remarkable progress.
İnanılmaz gelişmeler gösterdi.
Now we're making some progress.
Şimdi, bazı şeyleri açıklığa kavuşturalım.
She's seen the progress I've been making.
Sağladığım gelişmeleri gördü.
Maybe we are making some progress.
Belki biraz ilerleme kaydediyoruzdur.
I was just talking to the ladies and making a bit of progress.
Hanımlarla konuşup, biraz işi ilerletiyordum.
He's making very nice progress.
Çalışmam çok iyi gidiyor.
We're making real progress here today.
Bugün çok yol kat ettik.
So we go in circles... making minimal progress with maximum effort.
O yüzden aynen dönüp duruyoruz maksimum çaba gösterip, minimum ilerleme kaydediyoruz.
Your plan, to ruin her daughter, are you making any progress?
Kızını mahvetmek konusundaki planınızda ilerleme kaydedebildiniz mi?
We're making some progress because you are here.
Burada olduğun için ilerleme kaydediyoruz.
We're covering a lot of ground, but making little progress.
Çok yer dolaşıyoruz, ama az yol kat ediyoruz.
I think we're making very good progress.
Sanırım, son derece iyi gidiyoruz.
- I thought we were making real progress.
Arabada bekle, Nance. Evet, ama neden?
The doctor thinks he's making a lot of progress.
Doktor durumunda düzelme olduğunu düşünüyor.
It gives me a chance to show you the progress we've been making.
Size yaptığımız ilerlemeleri gösterebilme fırsatını verdi.
- I thought we were making real progress.
- Sanırım gelişim gösteriyorduk.