English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / Making out

Making out translate Turkish

3,570 parallel translation
Which one have you been making out with?
Hangisi ile yakınlaştın?
I haven't been making out yet'cause I'm never alone with whoever it is I'm dating!
Henüz bir şey yapmadım çünkü asla çıktığımla yalnız kalmadım!
We're making out.
- Sevişiyoruz.
Just making out.
Sevişiyoruz.
Mm, that's because we were too busy making out for you to notice.
Sen etrafı inceleyemeyecek kadar fazla yiyişiyorduk da ondan.
Kissing him was like making out with a shish kebab.
Onunla öpüşmek şiş kebapla yiyişmeye benziyordu.
Making out in the bushes just isn't what it used to be.
Ağaçlarda yiyişmek eskiden daha farklıydı.
Look at you, up out of bed, making the rounds.
Vay canına, yatağından çıkmış, dağıtım yapıyorsun.
We were making like pioneers as we blazed a trail through the Rocky Mountains in an attempt to find out which of our modern-day covered wagons was the toughest.
Modern at arabalarımızın hangisinin... en sağlam olduğunu anlamak için... Rocky Dağları boyunca yol açarken, aynen öncüler gibi yapıyorduk.
And nobody else would have thought of making an opera out of the blues.
Ve hiç kimse caz müziğin içinden bir opera çıkarmayı düşünmezdi bile.
Making sure you have a better way out of here.
Buradan çıkışını kolaylaştırmaya çalışıyorum.
Because someone's been poisoning me, and something is making my hair just fall out.
Çünkü biri beni zehirliyormuş ve bu yüzden de saçım dökülüyor.
He can now speak out, making suggestions as to what he thinks we should do.
Düşünüyor, konuşuyor hatta ne yapılması gerektiğini bile söylüyor.
Guys making fake chips out of dental cement.
Adamın biri dolgu malzemesinden fiş yapıyormuş.
As you know, I'm an auburn girl, and not very political, but I was helping Lemon Breeland out one afternoon, making posters, and Lavon was speaking with such passion for Bluebell.
Bildiğiniz gibi, ben bir Auburn kızıyım, Ve politik değilimdir pek, Ancak bu öğleden sonra Lemon Breeland'e posterleri hazırlamasında yardımcı oluyordum, ve Lavon
Don't feel bad about making me move out, Mrs. D.
Beni yolladığınız için üzülmeyin, Bayan D.
Dorothy's making me take a vet out to some stupid dinner.
Dorothy beni zorla bir veterinerle aptalca bir yemeğe çıkartıyor.
The stress is making my hair fall out in clumps.
Stres saçlarımı döküyor.
Now I'm probably gonna get stuck making sure Hardison's doesn't go out of business.
Şimdilik muhtemelen Hardison'ın işten vazgeçmeyeceğinden emin olmakla uğraşacağım.
He's very good at talking kids out of making dumb decisions, and, let's face it, you guys are acting like a couple of kids.
Çocukları aptalca kararlardan vazgeçirme konusunda çok başarılı ve yüzleşmek gerekirse sizler de çocuk gibi davranıyorsunuz.
- If saving a kid's life is now a criminal offense, then maybe it's your damn protocol that's out of whack, and the wrong people are making the rules.
Eğer bir çocuğun hayatını kurtarmak suçlanmak demekse belki de sizin kurallarınız işe yaramıyordur veya kuralları yanlış insanlar koyuyor demektir.
I'm just making some scratch out on Hollywood Boulevard, aka the enormous skid mark Los Angeles found in its undies.
Hollywood Bulvarında, aynı zamanda Los Angeles'ın en pis yerinde para kazanıyorum
Stop making me out to be the bad guy.
Zorla kötü adam yapıyorsun beni!
I'm making a fool out of myself.
- Çok komik duruma düştüm.
Well, it turns out Siskel may not be the one making your friends sick after all.
Görünen o ki arkadaşlarınızı hasta eden Siskel değilmiş.
Just start tasting this stuff so we can figure out what we're making.
Şunları tatmaya başla da ne yapacağımızı bulalım.
( Victoria and Molly laugh ) ( laughing ) : Okay, okay, okay, we are technically trying to get pregnant, but, you know... we're just not telling everybody and making a big deal out of it.
Tamam, tamam, tamam, biz teknik olarak benim hamile kalmam için uğraşıyoruz, fakat, bilisiniz... şu an bunu herkese söylememekle ilgili bir anlaşma yaptık.
And it takes all the fun out of making the baby.
Ve bu bebek yapmanın tüm eğlencesini kaçırır.
Then why is your hand glowing? Because... When I found out some nerd was making real Thorian blasters,
Çünkü... ineğin birinin Thorian silahı yaptığını öğrenince,
You're making such a big deal out of your anniversary.
Yıldönümünüz için ne kadar büyük bir şey yapıyorsun.
We met at a workshop on making bug-out bags.
Çanta hazırlama atölyesinde tanıştık.
Are you thinking about making a mess out of this room again?
Tekrar odada kargaşa çıkarmayı mı düşünüyorsun?
And step 2 was making sure that Sabrina was out of the way.
İkinci adım da, Sabrina'yı olaydan uzak tutmaktı.
Yeah, and it's nice day out, but I really don't feel like making small talk.
- Güzel bir gün bitimi havadan sudan konuşma havamda değilim.
I'm sorry it's taken me this long to figure it out, but I promise... I'm done making a fool of myself.
Bunu anlamam bu kadar uzun sürdüğü için özür dilerim ama söz veriyorum artık kendimi aptal yerine koymayacağım.
Barney, you haven't been making a fool out of yourself... It's okay.
Barney, kendini aptal yerine koyduğun falan yok.
The good news is that they're notoriously inaccurate at long distances, so if you keep moving, you've got a pretty good chance of making it out in one piece.
İyi haberse o silahların uzun mesafede başarısız olmalarıdır. Yani hareket ederseniz tek parça halinde kurtulma şansınız epey yüksektir.
If you want your best friend to get out of jail, your stepmother to enjoy her happy marriage, your girlfriend to continue making her pretty little dresses... then a new life on the other side of the world is your only option.
En iyi dostunu hapisten çıkarmak istiyorsan, üvey annen mutlu bir evlilik yaşasın istiyosan, sevgilinin küçük sevimli elbiseler yapmaya devam etmesini istiyorsan dünyanın öbür ucunda yeni bir hayata başlamak senin tek seçeneğin.
Why are you making such a big deal out of this?
Bu kadar küçük bir şeyi niye büyütüyorsun?
One making breakfast for a husband who stayed the night out.
Geceyi dışarıda geçiren kocasına kahvaltı hazurlayan yeni gelin.
He was... prancing around here, - making a damn fool out of himself.
Buradalarda şahlanan at gibi zıplayıp, kendini rezil etti.
In Athens, the death sentence was carried out by making the prisoner drink the poisonous juice of the hemlock plant.
Atina'da idam, baldıranotundan yapılan bir içecek ile gerçekleştiriliyordu.
Hey, get out of here, you crazy lesbos, with your baby-making!
- Tamam. Defolun gidin buradan, bebek yapmaya çalışan çılgın lezbiyenler.
If anything, it's making me want to move out faster.
Yaptığın şey, beni daha hızlı taşınmaya itiyor.
You would have blundered around, making a mess of it like all of us, but in the end, oh, man, it's a glorious mess, and I'm truly sorry you're gonna miss out on it.
Etrafta pot kırardın, bizler gibi ortalığı karıştırırdın fakat sonunda, dostum, o harika bir şey olurdu ve bunları kaçırdığın için çok özür üzgünüm.
- And making a bigger deal out of this than it already is, okay?
- Olduğundan daha büyük bir sorun haline gelmesin, olur mu?
Look, as long as that gang likes hanging out together, they're gonna keep making those pictures.
Bak, o grup birlikte takıldığı sürece, O resimleri yapmaya devam edicekler.
Adam had lost out to Rut, making me the overall winner by default.
Adam Rut'a karşı kaybetmişti, bu da beni tüm yarışmanın galibi yapıyordu.
So as your friend... and a leading expert in the field of making an ass of yourself... I say to you... from the heart... get the hell out of this car.
Bir dostun ve kendini aptal durumuna düşürme alanında uzman bir kişi olarak sana gönülden diyorum ki çık git şu arabadan.
So, as your friend and a leading expert in the field of making an ass of yourself, I say to you from the heart, get the hell out of this car.
Bir dostun ve kendini aptal durumuna düşürme alanında uzman bir kişi olarak sana gönülden diyorum ki çık git şu arabadan.
The Doctor always has these kinds of challenges, where he has to make a decision whether to save a life or let history play itself out and it's tough and he ends up making the wrong decision.
Doktor her zaman böyle zorluklarla karşılaşır,... insan hayatını kurtarmakla, tarihin kendisini yazmasına izin vermek arasında bir seçim yapmak zorundadır zor bir karar ve o da yanlış seçimi yapıyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]