Max translate Turkish
22,927 parallel translation
Elliot, don't let Max go like this.
Elliot, Max'in böyle gitmesine izin verme.
Max, you're hurt.
Max, incindin.
Max, wait.
Max, bekle.
Max, hurry!
Max, acele et!
Aw, come on, Max, cheer up.
Hadi ama Max, biraz neşelen.
Max, please, you have to put Randy behind you.
Max lütfen, Randy'i arkada bırakmalısın artık.
Now I get it, Max.
Şimdi anlıyorum Max.
Max.
Max.
Max, I can see your balls behind that pillow.
Max, o yastığın arkasından toplarını görebiliyorum.
Max, I'm sorry about the way I handled things.
Max, bu şekilde davrandığım için özür dilerim.
Max, I've done the long-distance thing.
Max, uzak mesafe ilişkisini yaşadım ben.
Are you okay, Max?
İyi misin Max?
Audra, this is Max and Caroline.
Audra, Max ve Caroline.
Oh, my God, Max.
Aman tanrım, Max.
How are you, Max?
Nasılsın Max?
Max, Caroline, you're back!
Max, Caroline, geri dönmüşsünüz!
Max, Caroline, where's Sophie?
Max, Caroline, Sophie nerede?
All right, Max, what do you got?
Pekâlâ Max, neler buldun?
Max stayed with the boys.
Max evde çocuklarla kaldı.
That can't really be the law, right, Max?
Böyle bir yasa olamaz, Max?
Max?
Max?
- Max, do you need a pen right now?
- Max, kaleme gerçekten ihtiyacın var mı?
My good one. - Max?
Güzel olan kalemim.
Oh, Lordy.
- Max? Tanrım.
Ugh, Max.
Of, Max.
How goes it, Mad Max?
Nasıl deli max, gider?
Good, Max.
Aferin Max!
Max and I are going to prison to visit my dad.
Max ile ben hapishaneye babamı ziyarete gideceğiz.
[sniffing] I know I'm either at Max and Caroline's or a petting zoo.
Kesin ya Max ve Caroline'ın evindeyim ya da hayvanat bahçesinde.
( Max ) Caroline, you hold on to this until it's time to bake the cake.
Caroline pastayı yapma zamanı gelene kadar sende kalsın bu. Neden ona veriyorsun?
I'm gonna tell you.
Gördün mü Max?
See, Max? That's why I didn't want to give it to her.
Bu yüzden ona vermek istemedim.
I have my own business with Max.
Max'le bir işim var zaten.
Max had the genius idea of making it a dessert bar.
Max onu Tatlı Barına çevirmek gibi çok zekice bir fikir buldu.
Max, listen to me.
Max, beni dinle.
I think I left an envelope here, and I think it ruined me and Max's friendship and our partnership.
Sanırım burada bir zarf unuttum ve sanırım bu Max ile olan arkadaşlığımı ve ortaklığımı mahvetti.
Hey, um... I'm real sorry to hear about you and Max.
Sen ve Max adına çok üzüldüm.
Max, you... all right, it's just Max and you.
Max, sen... Pekala sadece Max ve sen.
Daddy, did you and Max talk about this?
Baba, Max ile bu konuyu konuştun mu?
You could still be friends with Max.
Max'le yine arkadaş olabilirsin.
See, Daddy, I'm Taco Bell, and Max is Dunkin'Donuts.
Gördün mü Daddy, ben Taco Bell'im ve Max de Dunkin'Donuts.
Well, not here, even though I will miss the lighting, but with Max.
Yani buraya değil tabii ışıklandırmayı özleyeceğim. Ama Max ile birlikte.
Max, Caroline, come on!
Max, Caroline, hadi gelin!
Well, you might have to wait a little longer to find out the sex of the baby, because Max and I have a new business announcement too.
Bebeğin cinsiyetini öğrenmek için biraz daha beklemek zorunda olabilirsiniz çünkü Max ile benim de yeni bir işletme duyurumuz var.
Max, what's a five-letter word for "happy"?
Max, "mutluluk" kelimesinin eş anlamlısı nedir? 5 harfli.
Max, here comes Han.
Max, Han geliyor.
Well, my Hollywood money has finally arrived, and as you know, Han, Max and I want to convert the cupcake window into a dessert bar.
Hollywood param sonunda geldi ve bildiğin gibi Han, Max ve ben kapkek penceremizi tatlı barına çevirmek istiyoruz.
Does Max work here?
Max burada mı çalışıyor?
And I thought I'd come by and see if Max wanted to see me.
Ben de bir gelip, Max beni görmek ister mi görmek istedim.
Max... you're not gonna turn around?
Max. Arkanı dönmeyecek misin?
Max, what is going on with you?
Max, neyin var?