Most wanted translate Turkish
975 parallel translation
# Who is the most wanted?
# Who is the most wanted?
I'm one of the fbi's most wanted men.
- FBI'ın arananlar listesindeyim.
The most wanted man in the territory.
Bölgedeki en çok aranan adamı...
Even if he's not the most wanted criminal
Arana bir suçlu olmasa bile
But I'm the most wanted criminal, I have no future
Ama ben aranan bir suçluyum, Geleceğim yok
For your information, Mayor Wilker and Deputy Boyle, John McKay is one of the most wanted outlaws in the country.
Bilginiz olsun Başkan Wilker ve Başkan Yardımcısı Boyle, John McKay bölgede en çok aranan kanunsuz bir adamdır.
You know he never made the "Ten Most Wanted" list.
Hiçbir zaman "En Çok Aranan 10" listesinde olmadı.
Although he doesn't make the "Ten Most Wanted" list, he does win "gangster of the year" award and is asked to speak at many luncheons and universities.
"En Çok Aranan 10" listesine giremese de "Yılın Haydudu" ödülünü alır. Ve birçok davet ve Üniversitelerde konuşma teklifleri alır.
Like a fool, I secured for her what she most wanted.
# Salak gibi, ben de onun en çok istediği şeyi garantilemiş oldum.
The wealthiest and most wanted Nazi left alive.
Hayatta kalan Nazilerin içinde en varlıklısı ve en çok arananı.
For authority on female aggrandizement consult the FBI's 10 Most Wanted List. Let's look it up.
Büyük kadınları arıyorsan FBl'yın en çok aranan... 10 kişi listesine bak.
Most wanted man in Texas, the way I hear it.
Duyduguma göre Teksas'taki en çok aranan adam.
Well, I don't think that's wise, considering you're now on the 10 most wanted list.
Şey, bunun akıllıca olduğunu sanmıyorum. Şu anda en çok aranan 10 kişi listesinde olduğunu düşünürsek.
I better get home, before my mom puts me on the "10 Most Wanted List."
Eve gideyim bari, yoksa annem beni FBl'nın arananlar listesine sokacak.
One of the most wanted criminals!
En azılı aranan suçlulardan biri!
Gee, Al, do you think this means you'll be on America's Most Wanted?
Sence bu senin "Amerika'nın En Arananı" programına çıkacağın mı demek oluyor.
I was gonna cook a big bowl of pasta, and we're all gonna sit around and watch America's Most Wanted, and see if we could rat on our neighbors.
Bir tencere makarna yapacağım ve hep beraber ihbar edilecek komşumuz var mı diye "Amerikanın En Aranan Yüzleri" ni izleyeceğiz.
It was the one place in the galaxy they most wanted to be.
Galakside en çok olmak istedikleri yerdi.
You know, then I suppose you're not interested that I believe I remember seeing someone... who looked like Bryan's twin on America's Most Wanted.
Öyleyse Amerika'nın En Çok Arananları programında Bryan'a ikizi kadar benzeyen birini gördüğümü söylemem de ilgini çekmez herhâlde.
When I wanted to help you most I forgot you most.
Size en fazla yardım etmek istediğim zamanlar, en uzak olduğum zamanlar oldu.
When you were unattainable - when he thought you were dead - that's when he wanted you most.
Sen ulaşılmazken, senin ölmüş olduğunu düşündüğünde işte seni en çok o zaman arzuladı.
They all say that with the woman they wanted the most, in fact happened... the same thing that happened to me.
Bir kadınla olmak istediklerini anlatırlar, Aslında olanlar... benim durumumla aynı.
That's what I wanted most, I guess.
En çok da dürüst birini istemiştim sanırım.
Most likely, she wanted him dead just as much as you did... only she couldn't.
Onun ölmesini en az senin kadar o da istiyor olsa da... yapmasi mümkün degil.
- I wanted to admire you... to feel that you were superior to most men.
- Birçok adamdan üstün hissetmen için sana hayran olmak istedim.
I've wanted a lot of things in my life, most of which I never got.
Hayatım boyunca birçok şey istedim, çoğuna da asla sahp olamadım.
They got the 10 best-dressed dames, the 10 top teams, the 10 top tunes and now the 10 most-wanted.
En iyi giyinen on kadın, en iyi on takım, en sevilen on şarkıdan sonra... şimdi de arananların ilk on listesi.
But I think the thing I hated most was that I knew... that deep down, under that small-town emperor... there was a human being that I wanted to know... and you wouldn't let come out.
Ama sanırım asıl nefret ettiğim şey o küçük kasaba imparatorunun içinde, derinde bir yerlerde tanımayı isteyeceğim bir insan bulunduğunu bilmem ama senin onun dışarı çıkmasına izin vermemendi.
When you were unattainable- - when he thought you were dead- - that's when he wanted you most.
Sen ulaşılmazken, senin ölmüş olduğunu düşündüğünde işte seni en çok o zaman arzuladı.
- You have what you wanted most?
- En çok istediğine sahip misin?
I wanted you like a schoolboy who has just seen the most desirable woman he can remember.
Hayatında gördüğü en hoş kadını arzulayan bir liseli gibi, istedim seni.
What did you offer the others? What they wanted most.
- Yenselerdi onlara ne önerdiniz?
And most of all, she wanted to murder James Kirk, a man who once loved her.
Ve her şeyden öte, James Kirk'ü öldürmek istedi, bir zamanlar onu seven bir erkeği.
Even the guys that spend most of their time in the library, secretly wanted to play football.
Zamanlarının çoğunu kütüphanede geçiren çocuklar bile gizlice futbol oynamak isterlerdi.
I wake up, suddenly I'm on the ten-most-wanted list!
Uyanıyorum ve kendimi ülkenin en çok aranan on kişisi arasında buluyorum.
'Most of the fences I knew'wanted to smell my breath when I mentioned Fei Tsui jade,'but one sent me to a joint in Chinatown.'
'Tanıdığım alıcıların çoğu... Fei Tsui yeşiminden bahsedince ağzımı aramak istedi.' 'Ama biri beni Çin Mahallesi'ndeki bir kulübe gönderdi.'
Everybody wanted me to do it... him most of all.
Herkes yapmamı istemişti... en çok da o.
They wanted to see this horse that was the biggest... and the blackest and the strongest, most beautiful horse that ever was.
O zamana kadarki en büyük, en siyah,.. ... en güçlü ve en güzel olan bu atı görmek istemişler.
I wanted to ask you to help me sound my father concerning my present feelings and if I find him opposed to them I am determined to go and live elsewhere with this most charming girl and to make the best of what Providence offers us.
Eğer düzgün kıyafetler giyebilmek için sizinle her gün esnaftan yardım istemek zorunda kalıyorsak... Neyse... Sizinle babamı ikna etmeniz için konuşmak istedim.
Mr. Ten-Most-Wanted.
Bay En Çok Arananlar Listesi'ndeki adam!
And when I allowed myself to consider the possibility... of not spending the rest of my life with Chiquita... I realized that what I wanted most in life was to always be with her.
Kendime, ömrümün kalanını Chiquita ile beraber geçirememe ihtimalimin olduğunu düşünmeme izin verdiğimde fark ettim ki hayatta en çok istediğim şey onunla beraber olmaktı.
I spent most of my life looking for somebody I even wanted to be in love with.
Hayatım boyunca aşık olmayı isteyebileceğim birini aradım.
To him, those were the most important discoveries, I think the kind he wanted you to experience.
Bunlar onun için en önemli keşiflerdi. Sanırım bunu seninde yaşamanı istedi.
Well, it seems, somebody wanted to find his way to Winchester, and George, he really is such an eccentric, you might mistake him for a scarecrow, I mean, his legs are all astray, his arms always thrust out like this, his head shaved like a turnip, and on his head he wore the most extraordinary hat -
Winchester, yolunda onu görenler yardım isterdi, ve George, gerçekten, garip biriydi, korkuluğa benzediği için yanılabilirsiniz, kastettiğim, bacakları korkuluk gibi, her zaman harbe hazır, bunun gibi, tıraşlı başı şalgam gibiydi,
And most of the time they were wrong. They had no idea what I said, wanted, thought.
Ne söylediğimin, ne istediğimin, ne düşündüğümün kimse farkında değildi.
You just made number four on the "most-wanted" list.
"'En çok arananlar " listesinde 4. sıraya çıktın.
The result was that I wound up drinking most of it, and while I really wanted to find out about her it was me who did most of the talking.
Şarabın çoğunu ben içtim. Ve onu gerçekten tanımaya çalışırken genelde daha çok konuşan kişi ben oldum.
I'm here to tell you, Wyatt, when he wanted to be he could be the most charming, considerate giving, funny man.
Şunu söylemek için geldim, Wyatt, canı istediğinde, dünyanın en sevimli, düşünceli, cömert komik adamı oluyordu.
You wanted to be a member of the most powerful clique in school.
Okulun en güçlü grubuna üye olmak istemiştin.
I just wanted to stress the fact that most people rest on a Friday.
Demek istediğim çoğu insan cuma günü dinlenir.
Amanda wanted most in life love and family.
Amanda hayatında en çok aşk ve aile istedi.
wanted 149
wanted to 31
most people don't 23
most of them 115
most people 94
most definitely 69
most of us 33
most of all 127
most days 56
most of the time 326
wanted to 31
most people don't 23
most of them 115
most people 94
most definitely 69
most of us 33
most of all 127
most days 56
most of the time 326
most interesting 19
most of it 102
most important 37
most of my life 16
most impressive 32
most recently 37
most people do 23
most times 18
most kind 19
most likely 309
most of it 102
most important 37
most of my life 16
most impressive 32
most recently 37
most people do 23
most times 18
most kind 19
most likely 309