English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / Most of us

Most of us translate Turkish

1,725 parallel translation
When it comes to the terrorists most of us don't understand their extremist views and beliefs.
Çoğumuz ne zaman bir terörist geleceğini - - Onların radikal görüşlerini ve inançlarını anlamıyoruz.
I think it's fair to say that most of us go about our daily lives completely unaware that underneath our feet, our planet is incredibly hot.
Sanırım çoğumuzun günlük hayatına, ayaklarımızın dibindeki gezegenimizin inanılmaz derecede sıcak olduğundan tamamen bîhaber devam ettiğini söylemek yanlış olmaz.
If these videos would prove that the Pentagon was really hit by a 757 most of us would assume the Government would release them.
Eğer bu görüntüler gerçekten Pentagon'un bir Boing 757 tarafından vurulduğunu kanıtlayacaksa çoğumuzun bunların açıklanması konusunda hükümete baskı yapması gerekir.
And this is my hommage, to former great thinkers, who without most of us, even having heard of them, have profoundly influenced the nature of our age, and who's stories have, i think,
Bu, bizsiz, hatta onları hiç duymamışken bile, çağımızın doğasını temelden etkileyen ; hikayelerinin, bu gün bizler için önemli mesaja sahip olduğunu düşündüğüm, bu eski büyük düşünürlere saygı duruşumdur.
I guess that's more than most of us can expect.
Belki de çoğumuzun beklediğinden daha da fazla.
This is the circle of life that most of us, in our urban lives, have lost touch with.
Bu, oldukça gergin bir paylaşım. Zamanla, filler su kuyusuna hâkim oluyorlar.
I want you to suffer the fate that awaits most of us.
Acı çekmeni istiyorum. Hepimizi bekleyen kaderde olduğu gibi.
I wouldn't say we had it bad since it was all most of us knew.
Bunu çok kötü karşıladığımızı söyleyemem çünkü bu çoğumuzun bildiği tek histi.
For most of us, it is about an icy moor.
Çoğumuza göre, donmuş boş bir arazi.
Most of us just die of slow poisoning.
Ama birçoğumuz, kendimizi yavaş yavaş zehirleriz.
Well, most of us, anyway.
Yani, çoğumuz, ne olursa.
They're employed on a very casual basis rather than regular contracts that most of us would understand.
Onlar çoğumuzun anlayacağı düzenli, sözleşme usulü bir çalışmadan ziyade yevmiyeli usul, geçişi işlerde çalışıyorlar galiba.
He admitted to something that most of us would be ashamed to admit to.
Pek çoğumuzun itiraf etmeye utanacağı bir şeyi itiraf etti.
Most of us are from there.
Çoğumuz oradan geldik.
Well, most of us.
En azından çoğumuzu.
In fact, most of us don't really even like coming here.
Aslında çoğumuz buraya gelmekten hoşlanmıyor bile.
You know, for most of us, this thing with Elizabeth isn't over yet.
Farkındaysan çoğumuza göre, Elizabeth'in olayı daha bitmedi.
- Yeah. Emily, most of us made it back.
Emily, çoğumuz dönmeyi başardı.
They might be imaginary, but they're more important than most of us here.
Hayal ürünü olabilirler ama çoğumuzdan daha önemliler.
We come to you live from a small American town... a town most of us had never heard of just a few weeks ago.
Şimdi birkaç hafta öncesine kadar pek çoğunuzun adını bile duymadığı küçük bir Amerikan kasabasından canlı yayındayız.
Most of us never leave the curb.
Çoğumuz kaldırımdan şaşmayız.
Most of us do not kill people who anger us.
Çoğumuz bizi kızdıran insanları öldürmeyiz.
Most of us don't.
Çoğumuzda ayrılmayız.
For Earth, a warmer atmosphere will be nothing new, but for us humans, this is uncharted territory, because now we're in the vulnerable position of having placed ourselves at the mercy of the most fickle of all forces, the atmosphere.
Dünya için atmosferin daha sıcak olması yeni bir şey değil ancak biz insanlar için bunun doğuracağı sonuçlar belirsiz çünkü kendimizi tüm güçler içerisinde en kararsızı olan atmosferin insafına bırakarak gezegendeki varlığımızı çok hassas bir noktaya getiriyoruz.
This tube is the most awesome goddamn force in the whole godless world and woe is us, if it ever falls in the hands of the wrong people.
Bu ekran, bu inançsız dünyadaki en muhteşem lanet olası güç, ve eğer yanlış ellere geçerse de olacakların tek sorumlusu biziz.
A story that lead us through some of the most exciting and exhilarating ideas ever conceived of by the human race.
Bizi, insan irki tarafindan tasarlanmis heyecanlandirici, canlandirici fikilerin içine çeken bir hikaye...
Yoon-ho was the most talented doctor of us all but he didn't get the recognition he deserved because of people's misconceptions.
Yoon-ho aramızdaki en başarılı doktordu. Fakat insanların yanlış fikirlerinden dolayı itibar kazanamadı.
You're the most human of us all.
Hepimizden çok insan olan sensin.
And as general counsel, what I do what our in-house department does is to analyze the dimension of the problem or the opportunity to determine the jurisdiction and to outsource our business to those firms and talents that we think can help us the most.
Genel anlamda, benim işim yani departmanımın işi sorunların veya fırsatların boyutlarını analiz ederek yargı sürecini tanımlayıp bize en iyi yardımı verebilecek şirketi tespit ederek, işi onlara vermektir.
And most of them are made for us.
Çoğu bizim içindir.
These legends become a part of us. They show who we are and who we'd like to be. Now, I know you've heard of few about Hazzard's most infamous residents.
Evet, aslında buradaki her şey biraz daha yavaş hareket eder tabi ki, soyadınız Duke değilse.
Drum is the most seductive musical instrument its rhythm reminds us of our beating hearts
Davul en baştan çıkarıcı enstrümandır. Ritmi bize kalp atışlarımızı hatırlatır.
He has offered his most handsome apologies for any former appearance of neglect in his duties towards us.
Önceden bize karşı görevlerini ihmal eder göründüğü için özürlerini sundu.
We have files that identify the most of individuals civilians, with their photos. And the reality makes us think. We have a team of lawyers which will be along with us over this event.
Evet bu işte bize yardım edecek çok iyi bir avukat numarasına sahibiz.
Most often murder isn't a one-sided attack on a completely unaware victim, it's more of a dynamic interaction between a victim, an attacker and a witnesses of the event, that is us.
Cinayet çok sık olarak, tamamen bihaber kurbana tek taraflı saldırıdan ibaret değildir,... daha çok, bir kurban, bir saldırgan ve olaya şahit bir tanık... yani bizler arasında geçen dinamik bir etkileşimdir.
Patagonia in particular, offers us some of the most amazing discoveries in the history of palaeontology, the science of ancient life.
Özellikle Patagonya, bizlere kadim hayatın bilimi olan paleontolojinin tarihindeki en önemli keşifleri sunuyor.
Is that true? I've gotten most of my people and the governments that support us to agree to a cease fire with the West.
Adamlarımdan birçoğu ve hükümet, Batı ile ateşkes yapmamızı destekliyor.
Most of my people and the governments that support us agreed to a cease-fire.
Adamlarımdan birçoğu ve hükümet, Batı ile ateşkes yapmamızı destekliyor.
We lied, dad lied. In fact, right now holly's probably the most honest one of us all.
Hatta şu anda aramızdaki en dürüst insan Holly galiba.
Most of what we are is what people expect us to be.
Olduğumuz şeylerin çoğu insanların bizden beklediği şeyler
Because, actually, most of the world hates us.
Çünkü, aslında, dünyanın çoğu bizden nefret ediyor.
And most importantly, point number three, now that the Japanese have perfected synthetic blood which satisfies { \ all of } our nutritional needs, there is no reason for anyone to fear us.
Ve en önemlisi, üçüncü nokta ise artık Japonlar bizim tüm besin ihtiyaçlarımızı karşılayan sentetik kanı tamamladılar. Kimsenin bizden korkması için bir sebep yok.
- It seems that most of the country is still in favor of an Imperial alliance, so it would serve us nothing to swim against the tide.
Ülkenin büyük bir çoğunluğu, İspanya ile işbirliğine meyilliyken akıntıya karşı kulaç atmanın bize bir yararı olmaz.
It is what I love most about them that they left so much of themselves for us to find.
Onların en sevdiğim özellikleri bulmamız için çok fazla eser bırakmış olmaları.
I used to have, like, twice as much glassware until my dumb-ass ex-partner drove us into a ditch and wrecked most of it.
İki kat daha fazla cam malzemem vardı. Benim salak eski ortak bizi bir hendeğe sürüp çoğunu kırana kadar.
We usually do most of our business through the mail or by phone, so in the future, just give us a call.
Biz genelde posta ya da telefon yoluyla çalışırız. O yüzden bir dahaki sefere telefon aç.
It's part of what allows us to love and hurt, and in the end, inspires us to make the most of the time we're given.
Bu, sevebilmemizi ve incinebilmemizi sağlayan ve en sonunda verilmiş zamanımızın nasıl yaşayacağımıza ilham veren şeyin bir parçası.
And that brings us to the most unlikely team of Jen Crowe and Kelly Reyes.
Jen Crowe ve Kelly Reyes'ten oluşan en umulmadık takımlayız.
The trick... is to gain the most from men... until they tire of us.
İşin hilesi, onlar senden kurtulmadan önce erkeklerden alabildiğin kadar çok şey almak.
All through this affair, the problem... it has been to clear out of the way... all the extraneous matters... which, though criminal in themselves... obscure the thread most important... the thread that leads us to a killer who is determined... ruthless, and in your midst.
Bu olayın çözümündeki en büyük zorluk her biri suç oluşturan, ikincil öneme sahip olayların en önemli ipucunu gizlemesiydi. O önemli ipucu ise bizi şu anda aranızda olan kararlı ve acımasız bir katile götürecekti.
and let us prepare ourselves for the most important Summit Meeting of all.
ve kendimizi en önemli zirve toplantısı için hazırlayalım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]