English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / Must've been

Must've been translate Turkish

3,838 parallel translation
You must've been too busy falling from heaven to notice.
Cennetten düşerken telaşınız vardı herhalde ki farkında olmadınız.
It must've been last summer.
Geçen yazdı.
He must've been hit by Tae San!
Tae San dövdüğü için olmalı!
It must've been a really deep relationship.
Cidden derin bir ilişki olmalı.
You must've been really busy yesterday.
Dün bayağı meşguldün herhalde.
You must've been here.
Ooo geldin demek buraya.
You must've been worried sick looking for me.
beni düşünmekten helak olmuş olmalısın.
She must've been disappointed since she likes that kind of corny drama.
O tür bayat dizileri sevdiği için hüsrana uğramıştır mutlaka.
- It must've been the Renegade.
- Hain yapmış olmalı.
Oh, well, she must've been cleaning in here.
Temizlik yapıyormuştur.
We've been drawn together like magnets, and I must admit I didn't fully understand why until now.
Birbirimizi birer mıknatıs gibi çekiyoruz ve kabul etmeliyim ki şu ana kadar sebebini tam anlamıyla anlamamıştım.
So Betsy's 24th birthday party must've been the healthiest night of your life.
O zaman, Betsy'nin 24. doğumgünü, hayatının en sağlıklı günü olmuştur.
Wow, that must've been hard.
Vay be, bu zor olmuş olmalı.
That must've been a hard thing to keep quiet about.
Böyle bir şeyi içinde tutmak zor olmalı.
It must've been contaminated by one of the alien pumpkins.
O uzaylı balkabaklarından bulaşmış olmalı.
She must've been knocked from her mount by some force.
Biri tarafından, atından düşürülmüş olmalı.
♪'cause I've been living in a half-light ♪ ♪ not sure which way to turn ♪ ♪ why must a man lose everything ♪
#'cause I've been living in a half-light # # not sure which way to turn # # why must a man lose everything # # to find out what he wants #
In truth, he was a pretty rotten farmer, and to start with, there must have been a bit of rural sniggering behind his Lordship's back.
Aslında çiftçilikte çok kötüydü. ... ve işe ilk başladığında köylüler, arkasından sırıtıyorlardı.
Killer must've been wearing it while he was cutting him up.
Katil keserken onu giyiyor olmalı.
If Lieutenant Torres had that much under his nails, he must've really been holding on to the captain.
Eğer Üsteğmen Torres'in tırnaklarının altına işleyecek kadar olduysa mutlaka yüzbaşıya kuvvetli bir şekilde tutunmuş olmalı.
He and Seaman Brown must've been working together.
- Er Brown'la birlikte çalışıyor olmalılar.
Must've been those chairs at the restaurant.
Restorandaki sandalyelerden dolayı olmalı.
I mean, whoever set me up for the Cytron explosion must've been pretty unhappy I slipped through their fingers.
Cytron patlamasını üstüme yıkmaya çalışanlar beni ellerinden kaçırdıkları için çok üzülmüşlerdir.
The head injury must have been the trigger and he woke up with the delusion that he was a boy again.
Başından aldığı darbe tetikleyici olmalı ve uyandığında kendinin tekrar çocuk olduğunu sanıyor.
Must've been hard, doing the right thing, especially when it's not something you want to do.
Doğru olanı yapmak zor gelmiş olmalı özellikle de yapmak istemediğin bir şey olduğunda.
Must've been a weaker flu than I thought.
Düşündüğümden daha hafif bir nezle olmalı.
I may have been wrong about Jeremy Lopez, and I doubt Amelie Widomski could throw a man out of a window, so if Lopez is not our man, then Alex Wilson must be.
Jeremy Lopez hakkında yanılmış olabilirim. Ve Amelie Widomski'nin bir adamı camdan dışarı atabileceğinden emin değilim, eğer aradığımız kişi Lopez değilse Alex Wilsom olmalı.
You must've been top of your class at the police academy, huh?
Polis akademisini dereceyle bitirmiş olmalısın.
Guess it must've been the person who knew I needed hope most of all.
Sanırım benden daha çok umuda ihtiyacı olan birisidir.
Yeah, she should keep complaining to Amelia... about pregnancy because it must've been really fun to go through the nine months and then give birth to a baby with no brain.
Evet, gerçekten de Amelia'ya hamileliği şikayet etmeli çünkü aylarca hamile kalıp beyinsiz bir bebek doğuran bir kadına bunları anlatmak gerçekten eğlenceli olmalı.
You took care of your teeth, but it looks like you ground them, so you must've been hiding your nervousness from others.
Dişlerine çok iyi bakmışsın fakat onları pek göstermemişe benziyorlar, galiba sinirlerini diğerlerinden saklamak zorunda kalmışsın.
There must've been sticklewort.
Civan perçemi olmalı.
It must've been also hard on So-yeon
So Yeon için de çok zor olmuş olmalı.
I must've been nervous.
Gerginlikten olmalı.
Looking at his face, he must've been dumped.
Yüzünden aptal olduğu okunabiliyor.
It must've been the late Magistrate Lee's idea.
Yargıç Lee'nin fikri olmalı.
At all rates, whatever may be proven by blood and sacrifice must have been proved by now.
Zaten kan ve fedakarlıkla ne ispatlanabilirse şimdiye kadar ispatlanmış olmalı.
Uh, Jimmy got shot down must've been, what, two weeks ago?
Jimmy vuruldu, iki hafta önce miydi?
You must've been really shocked yesterday!
Dün sahiden şok olmuş olmalısın. Tamam.
It seems that you still did your job even though I'm sure you must've been busy.
Meşgul olduğunuzdan emindim ama buna rağmen çalışmışsınız.
Must've been like two weeks ago.
İki hafta önce bir sürü vardı.
He must've been afraid of what was coming.
Doğacak sorunlardan korkmuş olmalı.
Must've been difficult for you to tell me all that.
Bütün bunları bana anlatman senin için zor olmalı.
Must've been tracking us.
Bizi izliyor olmalılar.
Must've been a reason.
Mutlaka sebebi olmalı.
And he must have been really tired.
Ve gerçekten çok yorulmuş olmalı.
Those terrifying eyes It must've been hard to hide them all these years
Bu korkunç gözleri bunca yıl saklamak zor olmuş olmalı.
Poor boy must've been so scared inside the bag
Zavallı çocuk çok korkmuş olmalı.
Poor boy must've been so scared inside the bag
Zavallı çocuk çantanın içinde çok korkmuş olmalı.
That must've been Varner waiting to follow me home... to bust me for Fungus Bob's murder.
Beni evimde Rob'un cesedi ile yakalayıp tutuklayacaktı.
You must've been drunk tonight, because nobody else heard anything.
Bu akşam sarhoş olmalısın çünkü başka kimse bir şey duymadı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]