English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ M ] / My go

My go translate Turkish

33,407 parallel translation
There's my go-getter.
İşte benim tuttuğunu koparan elemanım.
Building the instruments is hard and maybe if you haven't done enough test time and you're thinking to yourself, my goodness, you know, this is going to go in another one of these damn rockets.
Gereçleri inşa etmek zor. Yeterince uzun süre test yapmadıysanız "aman Tanrım" diyorsunuz. "Bu da o lanet roketler gibi güme gidecek."
Where did all my food go?
Yemeklerim nereye gitti?
As far as I'm concerned, my only statement to you is that I saw my boyfriend go brainless last night at dinner.
İlgilendiğim kadarıyla, benim tek ifadem, sevgilimi gördüm düşünmeden onunla yemeğe gittim.
We'll go to my office.
- Evet. - Ofisime geçelim.
I got to call my lawyer. - Got to go.
- Gitmeliyiz.
You decide to go after my sister-in-law, and you say nothing to me?
Baldızımın peşine düşmeye karar verip bana haber vermiyor musun?
Give me my keys. - I have to go.
- Anahtarlarımı ver, gitmem gerek.
You let me and my family go through that horror show when you were working with my father the whole time.
Sen bunca zaman babamla ortaklık yaparken, ben ve ailemin bu korku filmini yaşamamıza izin verdin.
My whole political future would go up in smoke.
Tüm siyasi geleceğim mahvolacaktı.
I am gonna do my job. And if Cam or Garrett, or anyone else in your family has anything to do with SBK I am gonna make sure that they go to prison.
İşimi yapacağım ve Cam, Garrett ya da ailenden birisinin GZK Davası'yla herhangi bir ilgisi varsa onların hapse girmesini sağlayacağım.
Let's go to my house, okay?
Hadi benim evime gidelim, olur mu?
How can I let that go and then look my daughter in the eye?
Bunu görmezden gelip, kızımın yüzüne nasıl bakabilirim?
I want you to go home, and I want you to get my gun.
Eve gidip silahımı almanı istiyorum.
I'll go tonight, on my own.
Bu gece tek gideceğim.
My Air Force buddies call them'go pills.'
Hava kuvvetleri kankalarım gibi "hapları getir."
My store. - Yeah. You go.
Mağazamdan.
See, the thing about that is... you'd only have my word to go by, which forces my inner boy scout to not take advantage.
Bu konuda söyleyebileceğim her şeye inanabilirsin her ne kadar bunu yapmak istesem de, bu konudan yarar sağlamayacağım.
You can fix my flashlight. I'll go clean cups.
El fenerimi tamir edersen bulaşıkları yıkarım.
Go to the front. - Wait for my signal.
- işaretimi bekle.
Just let my daughters go.
Sadece kızlarımın gitmesine izin ver.
I have to go get supplies of my own.
Kendi malzemelerimi almalıyım.
Of course she waited for my dad to go first so she could watch him for a while.
Tabi önce babamın gitmesini bekledi böylece onu bir süre izledi.
I'm gonna go get my heart back.
Kalbimi geri alacağım.
I could go out on Fifth Avenue with a flamethrower, and they'd still kiss my feet.
Beşinci caddeye çıkıp alev makinesi ile gezsem, yine de ayağımı öperler.
Plus, no one tells my girl she can't go to their bar!
Ayrıca kimse benim sevgilime barlarına giremeyeceğini söyleyemez!
All right, I gotta go to the DMV and pick up my vanity plates. Ciao, bitches.
MTB'ye özel yaptırdığım plakamı almaya gidiyorum.
I'm gonna have to go over there for five minutes to show my face.
Beş dakikalığına oraya gidip yüzümü göstermem gerek.
It's my family, when I go there, that world, I...
Ailemin yanına gittiğimde o dünyaya...
This is my job. We could go to jail if we conceal stuff.
Bu benim işim.
I'll happily go back, but only to retake my throne.
Tahtımı geri almak için seve seve geri dönerim.
Now, please, let me just go out with my remaining dignity intact.
Şimdi lütfen, kalan azıcık onurumla gitmeme izin verin.
Before I go, I'd like to get a few things off my chest.
Gitmeden önce birkaç şey itiraf etmek istiyorum.
Me! I just need to go home and put on my special sweat pants.
Sadece eve gidip özel eşofmanlarımı giymem lazım.
You'll be having dinner with my mother and she'll go, " Ah... maybe I will have some chocolate cake.
Annemle yemek yersiniz, söze başlar... " Biraz çikolatalı pasta yiyeyim.
So anyway, cut to three days later. I go to the doctor to get the results of my physical, and Hank's dangling off me.
Üç gün sonra muayene sonuçlarımı almaya doktora gittim.
Like, I'm not gonna go back to Africa and find my roots, because you know what?
Afrika'ya geri dönüp kökenimi araştırmayacağım. Nedenini biliyor musunuz?
Tell Louise I went to go see my client, who surrendered peacefully.
Olaysız bir şekilde teslim olan müvekkilimi görmeye gittiğimi Louise'e söylersin.
While I'm innocent of the hit and run, my prayers go out to Nathan's parents.
Vurup kaçmadan masum olana kadar, dualarım Nathan'ın ailesiyle olacak.
My prayers go out to Nathan's parents.
Dualarım Nathan'ın ailesiyle olacak.
I thought we'd go back to my place.
Eve döneceğimizi sanıyordum.
But I would prefer to be allowed to go my own way... as I am.
Ama kendi yoluma gitmeme izin vermenizi tercih ederim.
Man, this reminds me of a place I used to go with my father when I was a kid.
Vay canına. Burası bana küçükken babamla gittiğim yeri hatırlatıyor.
I could wear a fedora. You could be my client whose legs go all the way down to the floor.
Ben fötr şapka takarım, sen de sütun gibi bacakları yerden göğe uzanan müşterim olursun.
Because you're my sister, and I love you, I'll go sneak some spanakopitas into my purse and give them to you later, so you can feed your baby.
Kardeşim olduğun ve seni sevdiğim için sonradan sana vereyim de bebeğini besle diye gidip biraz ıspanaklı börek aşıracağım çantama.
Please don't make me go back on my word.
Lütfen beni sözümden geri döndürme.
You've got to go a long way to earn my trust.
Güvenimi kazanmak için daha çok yok katetmen gerek.
I'm ready to go see my father now.
Şimdi babamı görmeye gitmeye hazırım.
I can always go on my own.
Ben her zaman kendi başıma gidebilirim.
- Donna, I would never go back on my word.
- Donna ben asla sözümden dönmem.
Well, if you're in the mood to regret things, why don't we go back to my place?
Pişman olma modundaysan benim eve gidelim mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]