My good translate Turkish
19,152 parallel translation
They don't just bring me along for my good taste and my sense of humor.
Benı sadece damak tadım ve mızah anlayışım ıçın getırmedıler.
That's my good girl.
Güzel kızım benim.
My good arm.
Iyi kolum
And here is my good friend Benjamin Grant.
Yakın dostum Benjamin Grant.
Oh my good, look at that!
Oha şuna bak!
Uh, this is my good friend, Cisco Ramon.
Bu benim iyi bir arkadaşım, Cisco Ramon.
He gonna be my good luck charm.
George bana şans getirecek.
Boy's gonna be my good luck charm, Kizzy.
Çocuk bana şans getirecek Kizzy.
Reads, too, by my good graces.
İsteğimle okuma da öğrendi.
You know, Miles, I'm gonna put in a good word for you, but it's not my job to give.
Biliyor musun, miller, senin için iyi bir söz söyleyeceğim. Ama vermek benim görevim değil.
It's a good idea - - my column.
İyi bir fikir. Makalem.
What good does my forgiveness - do him now?
Affetmem şu an onun ne işine yarayacak?
I passed along to my associate, Mr. Kruger, the papers of provenance that you sent me, and his interest in the item is greater than ever. That is good news.
Bana gönderdiğiniz kaynağın sayfalarını meslektaşım Bay Kruger'a ilettim ve eşya oldukça fazla ilgisini çekti.
Doing good work there, in my opinion.
Bana kalırsa, orada iyi iş yapıyordu.
Good night, my dear one.
İyi geceler, bir tanem.
Such good advice, my Lord Aelle.
Çok iyi bir tavsiye Lordum Aelle.
♪ My mother told me ♪ Someday I would buy ♪ ♪ Galley with good oars ♪
Annem dedi ki bana bir gün güzel küreklerle kadırga alacakmışım.
♪ My mother told me ♪ ♪ Someday I would buy ♪ ♪ Galley with good oars ♪
Annem dedi ki bana bir gün güzel küreklerle kadırga alacakmışım.
You may all leave, content in my good graces.
Gidebilirsiniz.
You're a good friend to my father.
Sen babamın iyi bir arkadaşısın.
You just want me to make good with my FBI agent son so he doesn't go tell them about it and they come close this little science project, and then bam!
Bu mu yani? Benden FBI ajanı olan oğlumla aramı iyi yapmamı istiyorsun böylece gidip olanlar hakkında onlara bir şey söylemeyecek ve onlar da bu projeyi araştırırlarsa projeyi güm diye patlatırlar.
My father may have been all those things, but whatever he did, he did it for the good of this city.
Ama yaptığı her şeyi bu şehrin iyiliği için yaptı.
And my very expensive iPad isn't good enough for him?
Benim çok pahalı iPad'imi niye almamış peki?
I know you always got my back, girl, and I appreciate that, but I'm good.
Her zaman arkamda durdun benim, sağ ol kızım ya ama iyiyim böyle.
My defenses were coming down and - I'd never say it out loud, but it felt pretty good.
Gardım düşüyordu, dışımdan asla söylemem ama bu iyi hissettiriyordu.
Oh, so I should just stay here, like a good girl, while my hero saves the day?
Yani kahramanım günü kurtarırken, ben de uslu bir kız gibi bekleyecek miyim?
I just said it to get out of an awkward situation, but, actually, now that I think about it, yeah, that would be a really good way to get you out of my hair. No. Okay, that is officially the grossest thing I have ever heard.
Bu, resmen şimdiye kadar duyduğum en iğrenç şey.
Um, it was just good to talk to my mom.
Annemle konuşmak iyi geldi.
What few good things I done, that the blood of my granddaddy.
Yaptığım birkaç iyi şey büyükbabamın kanı sayesinde.
Tom, I don't know if you'll take my words to heart, but I wish you and your family good fortune.
Tom, sözlerimi ciddiye alır mısın bilmiyorum ama sana ve ailene bol şans dilerim.
First thing good my daddy ever did for me.
Babamın benim için yaptığı en iyi ilk şey.
On Easter Sunday, in front of my wife and these good people.
Pazar günü paskalyada eşimin ve bu insanların önünde!
My hero cop boyfriend is all over TV telling people they're gonna be ok, so I tell everyone here to believe him, because, you know, he's one of the good ones.
Benim kahraman erkek arkadaşım televizyondan herşeyin iyi olacağını söylüyor, ben de herkese ona inanmalarını çünkü onun iyi adamlardan biri olduğunu söylüyorum.
I'm out here living the good life, you know what I mean? I'm-I'm doing my thing rock star-style, slanging and banging.
Rock yıldızı gibi kendi olayımdayım, sallıyorum, dağıtıyorum...
But I can't imagine my husband did either. He was a good man.
Kocamın tanıdığını da düşünemiyorum.
'cause my mom said you're not that good at doing stuff.
Çünkü annem işleri yapmakta pek iyi olmadığını söyledi.
My father did well enough to send me to good schools.
Babam beni iyi okullara götürecek kadar iyi yaptı.
I was very good at my profession, and my practice turned out to be quite lucrative.
Mesleğimde çok iyiydim, Ve benim uygulamanın oldukça kârlı olduğu ortaya çıktı.
I'd hire myself some hotshot lawyers and hope for 12 men and women, good and true, who would appreciate my vision of a a better world.
Kendime bazı avukat avukatları kiralardım. Ve 12 erkek ve kadın için umut, iyi ve gerçek, Daha iyi bir dünya hakkındaki vizyonumu kim takdir edecekti.
You know, my therapist says that revenge doesn't give you any real satisfaction, but clearly she's an idiot because this feels really, really good.
Psikologum intikam gercek bir tatmin vermez diyor kendisi gercekten tam bir aptal. cunku bu cidden, gercekten harika hissettiriyor.
I see good enough. I found my way here.
Yeterince iyi görüyorum ki buraya gelebildim.
Good. She can be my wife.
Karım olabilir.
Great, good, the, uh, the address is... right here on the form under my name.
Süper. Harika. Adresim... şu formda ismimin altında yazılı.
I'm good, uh, as my coach says, horizontally and vertically. What does that even mean?
Yaşam koçumun da dediği gibi hem yatay hem dikey olarak iyi durumdayım .
I'm working on my speech right now. Good.
- Evet, şu an konuşmamı hazırlıyorum.
This is a good time for me to put my... Put my mind towards something else.
Aklımı başka bir şeye vermek için şu an şu an gayet iyi bir zaman.
The good people in the world are far from being satisfied with each other, and my arms are the best peacemaker.
Dünyada iyi insanlar birbirlerini tatmin etmekten uzaktır benim kollarımsa en iyi barış gücüdür.
First, so that you can hear my voice and know that I was not injured and am in good health.
İlki, bu şekilde sesimi duyup yaralanmadığımı ve sağlıklı olduğumu bilmenizdir.
So, here is my gesture of good faith.
İyi niyetimi göstermek istiyorum.
Good-bye, my love.
Elveda aşkım.
Will this make a good impression on a woman who could help determine my future?
Bu kıyafet, geleceğimi belirleyebilecek bir kadın üzerinde iyi izlenim bırakır mıydı?
my goodness 1843
my good friend 50
my goodness gracious 17
my goodness me 20
my good god 20
my good man 164
my good sir 17
my good lord 56
good 48980
good night 12775
my good friend 50
my goodness gracious 17
my goodness me 20
my good god 20
my good man 164
my good sir 17
my good lord 56
good 48980
good night 12775
good morning 12476
goodbye 8643
good luck 6133
good evening 5411
goodnight 1676
goody 261
good morning to you 106
goodness 671
good job 2434
goodspeed 27
goodbye 8643
good luck 6133
good evening 5411
goodnight 1676
goody 261
good morning to you 106
goodness 671
good job 2434
goodspeed 27
goodweather 34
goodie 48
good boy 1464
good luck tomorrow 38
good afternoon 2327
goodwin 111
good morning to you too 27
good to see you 2547
good for you 2168
good to hear from you 16
goodie 48
good boy 1464
good luck tomorrow 38
good afternoon 2327
goodwin 111
good morning to you too 27
good to see you 2547
good for you 2168
good to hear from you 16
good girl 941
good to know 481
good call 326
good work 1533
good day 1886
good one 705
good luck to you all 17
good work today 50
good on ya 17
good to know 481
good call 326
good work 1533
good day 1886
good one 705
good luck to you all 17
good work today 50
good on ya 17