Not one of them translate Turkish
1,710 parallel translation
Just remember, if you ever feel intimidated, not one of them has a musical bone in their body.
Güzel. Aklında bulunsun, eğer gözün korkarsa, hiçbirinin içinde müzikal kemik yok.
Well, he's obviously not one of them, and if I don't suture his wound, he's going to bleed to death.
Görünen o ki onlardan da değil, ve eğer yarasını dikmezsem,.. ... kanamadan ölecek.
You might have some of them believing this political bullshit, but I'm not one of them.
Belki bu politik saçmalıklarınıza inanan birileri vardır ama ben onlardan biri değilim.
Are you telling me not one of them made their free throws?
Bir tanesi bile serbest atışları sokamadı mı yani?
You know, of all the guys I dated in New York, not one of them ever named a shot after me.
New York'ta çıktığım erkeklerin hiçbiri... bir içkiye adımı vermemişti.
Not one of them had been out.
Hiçbiri dışarı çıkmamış.
There are those who can change form, but I'm not one of them.
Tür değiştirenler var ama, ben onlardan değilim.
Mikey! Mikey, he is not one of them!
Mike, bu onlardan biri değil.
Clearly you're not one of them, can you step aside.
Açıkça görülüyor ki, sen onlardan değilsin, bu yüzden nazikçe kenara çekil.
Not one of them English nor any use for conversation in their own language.
Hiçbiri İngilizce bilmez kendi dillerinde de faydalı bir konuşma yapamazlar zaten.
Yeah, that's not one of them.
Bu onlardan biri değil.
I'm not one of them.
Ben onlardan biri değilim.
Plus, I've wanted to cook dinner for sarah for a while, so... you have many skills, chuck, but the kitchen is not one of them.
Hem bir süredir Sarah'ya yemek yapmak istiyordum. Yetenekli olduğun çok alan var, Chuck. Ama mutfak buna dahil değil.
She's not one of them.
Onlardan biri değil.
You're being a friend, and there are times when I need that from you or from my mother. This is not one of them.
Arkadaşça davranıyorsun ama bu öyle davranmanı beklediğim zamanlardan değil.
I'm not one of them, and I got to tell you, this whole suicide theory just doesn't add up for me.
Ben onlardan değilim, ve söylemeliyim ki, bu intihar teorisi bana uymadı.
Not one of them was surprised or upset to hear about Eddie Green's death.
Hiç biri Eddie Green'in ölümünü duyduğuna şaşırıp üzülmedi.
I have a lot of skills. Time travel is not one of them.
Bir çok yeteneğim var, ama zaman yolculuğu bunlardan biri değil.
And I'm not one of them.
Ve ben onlardan biri değilim.
I, however, am very good at recognizing my parishioners, and you're not one of them.
Ben, öte yandan, cemaatimden olanları iyi tanırım ve siz onlardan biri değilsiniz.
Joy might be right about the code, but Clyde and Bedbug said themselves, I'm not one of them anymore.
Joy sıralama konusunda haklı olabilir ama Clyde ve Bedbug'a göre artık onlardan birisi değilim.
Not one of them called to congratulate me on our engagement.
Nişanlandığımız için arayıp tebrik bile etmediler.
He's not one of them.
Bu onlardan değil.
And not one of them Has looked at you.
Ve biri bile sana bakmadı.
The amount of people who have stayed in M-108 over the years... Mind-boggling. Not one of them died.
Bu kadar yıldır M-108'de kalan insan sayısı çok fazlaymış ve hiçbiri de ölmemiş.
Not one of them is holding anything close to ten million.
Hiçbirinde bu civarda bir meblağ yok.
But arson's not one of them.
Ama kundakçı onlardan biri değil
You're clearly not one of them.
Kesinlikle onlardan biri değilsin.
She's not one of them.
O onlardan biri değil.
Tara's not one of them.
Tara onlardan biri değil.
Four parents and not one of them taught you to cover your mouth.
Dört ebeveyn, ve hiçbiri öksürürken ağzını kapatmayı öğretmemiş.
I'm not becoming one of them.
Bırakın beni!
No. Not at all. We're probably not even as good as most of them, unless one of them is a crackhead or something.
Hayır... hiç değiliz belki çoğu kadar bile iyi değiliz tabii içlerinden biri dangalak falan değilse.
He's not on the take, he's one of them.
Bunun rüşvetle falan alakası yok, o onlardan biri.
This is not the first time that one of the Cartier's stunts has landed them in hot water.
Bu, Cartier erkeklerinin ailenin başını belaya soktuğu ilk olay değil.
Well, I still don't understand why you're marking dice you're not gonna use, and don't give me that bull about them wanting to see them after because I'm the one who's supposed to get rid of them.
Hala anlamıyorum, neden kullanmayacağın zara işaret koyuyorsun, bir daha göreceğini de söyleme sakın çünkü senden sonra onlar benim elimde olacak.
We might not be able to save one of them.
Bir tanesini kurtaramayabiliriz.
If one of them follows you here- - Not the FBI. - -one of them you'll have killed us.
Eğer onlardan biri seni takip ederse, FBI değil diğerlerinden biri bizi öldürtürdün.
My parents focused on celebrating achievements, and being expelled from a birth canal was not considered one of them.
Ailem başarıları kutlamaya odaklanmıştı ve ana karnından çıkabilmek onlara göre, bir başarı değildi.
I saw one of them climb up and get in my bath. That's not on.
Birini arabama tırmanıp küvete girerken gördüm.
Oh, I'm not sure I can look at one of them.
Onlardan birine bakabileceğimi zannetmiyorum.
Yeah, you have a lot of good qualities, but, uh, I'm not sure "bodyguard" is one of them.
Senin de kendine göre maharetlerin var ama "koruma" onlardan biri değil.
Nobody dared cross them, not even one of their own.
Kimse onları karşına almaya cesaret edemiyor, kendi içlerindekiler bile.
YOU'RE NOT ONE OF THE PEOPLE SHE ASKED TO TAKE CARE OF THEM.
Çocuklarınıza bakmasını istediği insanlardan değilsiniz.
Sooner or later, every one of them gave me a reason not to.
Er ya da geç, hepsi bana güvenmemem için bir sebep verdiler.
But we only had to read one, so technically, we just didn't read one, which is a lot better than not reading all of them, right?
Gerçi sadece bir tanesini okumak zorundaydık yani teknik olarak sadece bir tanesini okumadık ki bu da hepsini okumamaktan iyidir, değil mi?
Lieutenant Tao, there is one last set of prints I want you to pick up for me, and if you could match them to one of the unidentified pair we found on the not-so-stolen pickup, I would be eternally grateful.
Teğmen Tao, bakmanızı istediğim son bir parmak izi var onu alıp o kadar da çalıntı olmayan pikapta bulduğumuz tanımlanmamış izlerle karşılaştırırsanız çok minnettar olurum.
Not one of them.
Bunlardan biri değil.
Why not keep them in one of the cabins?
Neden kulübelerden birinde olmasınlar? Her yere bakmalıyız.
I'm not one of them, and neither is he.
Ben onlardan biri değilim, ve o da.
I mean there're not many of them out there so to get an opportunity to work for somebody who figured out a way to shatter that glass ceiling before anyone even acknowledged that there was one,
Yani dünyada bu tip insan çok yok. Kimsenin varlığından haberdar olmadığı etrafımızdaki camdan hücreyi kırmayı başaran biriyle çalışma imkanı ilham vericidir.
not one bit 68
not one 244
not one word 69
one of them is 20
one of them 249
of them 508
not on my watch 160
not okay 100
not often 56
not only that 217
not one 244
not one word 69
one of them is 20
one of them 249
of them 508
not on my watch 160
not okay 100
not often 56
not only that 217
not on your own 16
not out 28
not ours 163
not once 292
not out here 16
not on your life 98
not on my account 16
not on purpose 75
not only 29
not on 18
not out 28
not ours 163
not once 292
not out here 16
not on your life 98
not on my account 16
not on purpose 75
not only 29
not on 18