English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ N ] / Not one bit

Not one bit translate Turkish

302 parallel translation
You know, Tarzan, when a man meets a young lady in the outside world... he doesn't dare behave not one bit like you did.
Tarzan, ormanın dışında bir erkek genç bir bayanla karşılaştığı zaman... senin gibi davranmaya kesinlikle cesaret edemez.
Not one bit?
Hiç mi?
But, Rosie, I'm not one bit sorry I came.
Ama Rosie... geldiğim için hiç üzgün değilim.
Because if he's not here when Miller comes, my hunch is, there won't be any trouble, not one bit.
Çünkü Miller geldiğinde burada olmazsa içimden bir ses, bir problem çıkmayacağını söylüyor.
Not one bit.
Kesinlikle.
And you know something? It don't bother my sleep not one bit.
Biliyor musun, vicdanim hiç sizlamiyor.
Not one bit
Bir müzik parçası değil.
That was after your first concert, two roses and a card, and I never received an answer - not one bit of thanks.
Evet, ilk konserinden sonraydı iki gül ve bir kart ve sen bana bir teşekkür dahi etmemiştin.
Not one bit.
- Beni ilgilendirmez! - Doğru söylüyorum!
He hasn't changed, not one bit.
Hiç değişmemiş.
Not one bit.
Hiç te bile.
Jerries do not like a knife, not one bit.
Almanlar bıçağı sevmezler, hem de hiç.
Not one bit.
Birazcık bile.
Not one bit... never!
Hem de hiç. Asla.
Not one bit.
Azıcık bile olsa.
No, sir, not one bit!
Hayır, hem de hiç gitmedi!
Not one bit.
Bunu sevmedim.
Not one bit.
Hem de hiç.
Not one bit.
Bir parça bile.
You won't like that one little bit when you find out it means your workingman expects something as his right, and not your gift.
Çalışanlarının bazı şeyleri verdiğin hediyeler değil hakları olarak görmesi anlamına geldiğini anlayınca hiç hoşuna gitmeyecek.
I told him you're not to be blamed one bit for your failure.
İşin altından kalkamazsan seni suçlamamalı demiştim.
I don't blame you for being scared, miss, not one little bit.
Korktuğunuz için sizi suçlayamam bayan, bu çok normal.
But why linger on details when the D.A. has not presented one bit of conclusive evidence that the car ever was tampered with.
Ama savcı arabanın kurcalandığına dair bir tane bile kesin delil sunamamışken biz neden detaylar üzerinde oyalanıyoruz ki?
'Cause I'm not a bit like that made-up one.
Çünkü onun hayalindeki kişiye benzemiyorum.
He's not gonna like this one bit.
Bundan hiç hoşlanmayacak.
You're not to worry about that one bit.
Onu hiç dert etme sen.
- I do not like this - one bit.
Bunu hiç beğenmedim.
Their food is not me try it one bit.
Yemeğiniz canımı yeteri kadar sıktı zaten.
I'm not going to hurt you one bit.
Sana zarar vermeyeceğim, sadece azcık.
And now, please forgive me if my voice trembles a bit more than usual,... but how can one not be thrilled to introduce our guest of honour...
Sesim heyecandan titrerse lütfen beni affedin. Nasıl heyecanlanmam ki? Şu anda onu sahneye davet etmekten onur duyuyorum.
The devotchka smeched away, not caring about the wicked world one bit.
Kadın kahkaha atıyordu, dünya yansa umurunda değildi.
I'm a bit worried too, but Bessonov is not one to take an unnecessary risk.
Ben de biraz endişeliyim, ama Bessonov gereksiz risk.. alacak adamın biri değil.
Just to put your mind at rest... you needn't be worried one bit... because if you saw me, I'm short, I'm fat... and I'm not very attractive.
Bayan Armbruster, sizi rahatlatmak için söylüyorum. Endişe etmenize gerek yok. Çünkü kısa boyluyum, şişmanım ve hiç çekici değilim.
Not one frigging bit, pal.
Hiç etmiyor dostum.
No, Admiral, I don't think you're sorry, not one damn bit.
Hayır, Amiral, üzgün olduğunuza inanmıyorum.
A half nelson... a half nelson and a Philadelphia Half-Lotus and Colin bit himself on purpose there, and he has been given a public warning by the referee, and Colin did not like that one little bit!
Tekkle. Tekkle ve Philadelphia yarım bağdaşı. Colin kasıtlı olarak kendini ısırdı.
Not one little bit.
Zerre kadar kolay değil.
Rocky's face : Absolutely like stone, a picture of concentration, and the booing crowd here does not seem to bother him one bit.
Rocky'nin yüzü : tamamen taş gibi, konsantre olmuşa, ve yuhalayan kalabalık onu rahatsız etmiyor görünüyor.
Chocolate cake's a bit rich too, but I'd like to eat one once in a while. Not my style.
- Çikolatalı kekler de pahalıdır ama arada bir yemek sorun olmuyor.
That's right, Mr. Schnizer, my ass belongs in a chair, not in your lap, which is where you keep trying to put it, which I don't appreciate one little bit.
Bu doğru, Bay Schnizer, kıçım bir sandalyede olmalı, kucağınızda değil, sürekli bunu yapmaya çalışıyorsunuz, ve bu benim hiç hoşuma gitmiyor.
Tom, I'm not doing it. I pulled a fast one and it's come back and bit me on the ass.
Yanlış bir hamle yaptım... ve maalesef ters tepti.
He's not remorseful one bit. What the fuck was that?
Serseri herif bir suç şiiri yazıyor ve sonra bir de tutup masum olduğunu iddia ediyor.
And if I may say so, Peggy that beauty has not faded one bit.
Ve bu arada Peg,.. ... o güzellik bir nebze olsun azalmamış.
" And we did not like it, not one little bit.
"Oturmayı hiç sevmedik, hem de hiç."
Alas, I did not understand one bit of what he was talking about.
Konuştuklarından tek bir kelime bile anlamıyorum.
You're not part of your body, and you don't mind one bit.
Bedeninin bir parçası değilsindir ve buna biraz bile aldırmazsın.
Not ashamed of it one bit.
Bundan kesinlikle utanmıyorum.
Gambit not enioying this vacation one bit.
Gambit bu tatilden hiç hoşlanmadı.
Not one little bit.
Bu çok garip.
And I never understood you, not one little bit.
Ama seni hiç anlayamadım, birazcık bile.
But, finally, I managed to set it up so all he has to do is to pot the black to win one game, to salvage a little bit of pride and maybe not kick my head in, right?
Ama sonunda her şeyi öyle bir ayarladım ki, ona sadece siyahı sokmak kaldı. Bari bir oyunu alıp şerefini kurtarsın diye yani. Ya da beni tepelemesin diye...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]