Organs translate Turkish
2,528 parallel translation
It leads to harder organs.
O da daha sert organların yolunu açar.
Thinking about taking it up, actually. Lungs are overrated organs.
Düşündüm de alayım, aslında.Akciğerler en değerli olan.
I would've done it. I stabbed him in the abdomen, low and to the center, avoiding all the vital organs.
Adamı karnından bıçakladım, aşağıda ve tam ortaya doğru hayati organlarından uzak durdum.
Did it damage any organs?
Organlarına zarar vermiş mi?
Organs are only viable for a very limited window - -
Organlar belli bir süre kullanılabilir kalıyor ve...
And remove whichever organs they please?
Ve organların yerini değiştirirler?
Its organs are swimming in the stuff.
Organlar bu şeyin içinde yüzüyor.
The part which controls his consciousness, the organs and the nerves already lost its functions.
Bilincini kontrol eden sistem ve organlar zaten işlevi yitirdi.
The cocaine payload is carried on to the major organs in his body.
Kokain vücudunun en önemli organlarına taşınır.
Or the putrefaction of the internal organs, it may well be that the victims perished at different intervals.
... iki cesedi karşılaştırmam gerek. İki ceset farklı zaman aralıklarında çürümeye uğramış olabilir. - Dr. Bishop.
His organs are shutting down.
Organları iflas ediyor.
If Jonah, a human being, had been swallowed, he first of all would have been ripped up by the creature's teeth, then been crushed as it was swallowed, and perhaps stomach acids would have destroyed his skin and internal organs.
Eğer Jonah, bir insan, yuttu olmuştu, o her şeyden önce olurdu Yaratığın tarafından sökük dişler, daha sonra ezilmiş belki yuttu, ve oldu mide asitleri yok ederdi Onun deri ve iç organları.
The people who need heart transplants and lately, you know, you have a pig's heart inserted into your body and, you know, with certain drugs to prevent the organs being rejected you could live a full and viable life.
Kalp nakli ihtiyacı olan insanlara ve Son zamanlarda, bilirsiniz, bir domuz kalbi var vücudunuzun içine yerleştirilir ve, bilirsin, organları önlemek için bazı ilaçların yapabildin reddediliyor tam ve kalıcı bir hayat yaşamak.
The mets will start affecting her organs and her organ function.
Metastazlar organlarını ve organ işlevlerini etkilemeye başlayacak.
And then I could donate my other organs, heart, lungs.
Böylece diğer tüm organlarımı da bağışlayabilirim. Kalbim, akciğerlerim.
According to the surgeon, they did everything they could to save him, but the bullet turned all his vital organs to mush, so he died in recovery.
Cerraha göre, kurtarmak için ellerinden geleni yapmışlar ama mermi hayati organları dağıtmış. Ameliyattan sonra da ölmüş. Tamam.
Well, the, BHRTs are great for your skin, organs.
Hormon yenileme tedavisi derinize ve organlarınıza iyi gelir.
So there's no organs or glands or anything, right?
- Yani organın falan yok, sadece sıvısın, öyle mi?
Now let's get out of here. This thing's squishing all my organs around.
Gidelim artık, bu şey organlarımı hareket ettiriyor resmen.
In fact, all of the vital organs, her brain included, are well within normal parameters.
Hatta, beyin dahil bütün hayati organları normal sınırlar içinde sağlıklı.
Well, I opened up the neck, and I found bruising on her organs consistent with manual strangulation.
Boynunu açtım ve organlarında boğulma sonucu oluşan eziklere rastladım.
He bought a lot of his organs from questionable sources.
Pek çok organını tartışmalı kaynaklardan edinmişti.
And once the bones are removed, we can separate the packing material from the decomposed organs and tissue.
Kemikler ayrıldığında doku ve organları kutudan ayırabiliriz.
Ooh, triple spicy barbecued stingray stuffed with pig organs.
Üçlü baharatla mangalda pişirilmiş ve içi domuz organlarıyla doldurulmuş vatoz balığı.
Get lost before I take your organs and get $ 4000 more.
Organlarını çıkarıp 4000 dolar daha almadan kaybol.
You can't even sell her organs.
Onun organlarını bile satamazsın ki!
Did your husband donate all of his organs to research?
Kocanız tüm organlarını araştırma için bağışlamış mıydı?
Listen, I'm all for standing up for the Johnson, but this is a transplant, and transplant patients reject organs.
Bakın, ben de çavuş için en iyisini isterim ama bu bir organ nakli ve nakil hastaları organları reddedebiliyor.
Donating your organs.
Organlarını bağışlamak gibi bir şey.
Let's talk about the dangers of ingesting raw organs.
Çiğ organ yemenin tehlikelerinden bahsedelim.
Your motel vic's organs are pale as a result of exsanguination due to severing of the carotid jugular complex.
Motel kurbanınızın organları, boyundaki şah damarın kesilmesi sonucu meydana gelen kan kaybına bağlı olarak soluklaşmış.
I now have the liver of a mid 20's person who died in a car crash and was generous enough to donate their organs.
Şu anda 20'li yaşlarının ortasında bir araba kazasında hayatını kaybeden ve organlarını bağışlayacak kadar cömert olan birinin karaciğerini taşıyorum.
Their organs are still functioning, but their minds are- -
- Organları hala çalışıyor, ama zihinleri...
Most of the organs have to be harvested from living bodies.
Organların çoğu, canlı bedenlerden çıkarılmak zorundaydı.
It disintegrates your organs, and then you die.
- Organların iflas eder ve ölürsün.
She signed the donor card so she could save a lot of people with her organs.
- Organ bağış kartını imzalamış. Bir çok kişinin hayatını kurtarabilir.
No damage to the internal organs.
İç organlarına zarar vermemiş.
Your organs would go into shock.
Organların şoka girerdi.
Down he goes, morsels of vital organs spinning off into flesh orbit.
Yere düşecek, iç organları parça parça etrafa yayılacak.
Certain organs of the disgrounded stiffs are indispensable for use in ouangas.
Cesetten çıkarılan belli organlar ounga büyüsü yaparken olmazsa olmazlardandır.
Some of the less vital organs.
Hayati olmayan organlar zarar gördü.
My organs were shutting down, my liver, kidneys, everything.
Organlarım iflas ediyordu. karaciğerim, böbreklerim, hiçbiri.
Soon, we're gonna be able to regenerate organs.
Yakında organları yenilemeye başlayacağız.
It's eating their organs.
İnsanların organlarını yiyor.
You just show up with your sexual organs and you're good to go.
Cinsel organınızı ortaya çıkarınca, sevişmeye hazırsınız.
It's engorged around the organs.
Organların etrafı tıkanmış.
Forget my organs!
Organlarımı boşverin!
They were clogging up your blood vessels, causing your organs to shut down, one by one.
Büyük,'Y'şekilli antikorlar kan damarlarını tıkayıp organlarının teker teker iflas etmesine neden oluyordu.
- He didn't rupture any major organs or arteries, but he lost a lot of blood.
İnsanlar o kadar hızlı dönüşebiliyor ki buna hazır olmamız gerekebiliyor. Tedbir amaçlı.
All the meat will be eaten, they eat an awful lot of the internal organs as well, they use the skin, they use the sinews, they use the stomach for making drums, so it'll get used very heavily and it is completely free-range,
Bütün et yenilecek. İğrenç iç organları da yiyorlar. Deriyi, tendonları kullanıyorlar.
He missed my vital organs.
Kanser kristalleri hayatımı kurtardılar.