English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ P ] / Pointing

Pointing translate Turkish

2,602 parallel translation
He's not pointing the weapon at us.
Silahini bize dogrultmaya yeltenmedi.
Good, because the cases i've seen Where the different sides pursue separate lawsuits, Pointing the finger at how the other kid was raised -
Güzel, çünkü farklı tarafların olduğu bu tür davalarda gördüğüm, genelde diğer çocuğun nasıl büyütüldüğüne yönelir.
Pointing the finger at how the other kid was raised always turns into a bloodbath.
Olay, diğer çocuğun nasıl büyütüldüğüne yönelirse sonu her zaman kötü biter.
No more pointing fingers at us.
Herkesin gözünü bize dikmemesini değil.
If Jimmy's pointing us there...
Jimmy, bize burayı işaret ediyorsa...
As I've been saying, but as you keep pointing out, none of the other possibilities make any sense.
Dediğim gibi, ama senin dediğin gibi, diğer ihtimallerin hiçbiri mantıklı gelmiyordu.
- Uh... - Why are you pointing at us?
- Niye bizi işaret ediyorsun?
Or maybe why you were pointing a gun at a police officer.
Ya da bir polise neden silah doğrulttuğunla mı başlayalım?
Please ask the guy with the gun to stop pointing it at him.
Lütfen adamına, silahını arkadaşıma doğrultmamasını söyle.
No, I-I'm pointing out a pattern.
Hayır, hayır. Ben desen çiziyorum.
Nine guys, nine guns all pointing at one another.
Dokuz adam, dokuz silah birbirlerine doğrultulmuş.
He's not pointing the weapon at us.
Küçük mü? - Bilmiyorum, küçük galiba.
Troubled by a past transgression and then pointing her elegant finger at your guy for poisoning children and then covering it up.
Geçmişteki bir suçtan dolayı başı beladayken zarif parmağını sizin adamınıza çocukları zehirlediği gerekçesiyle çeviriyor ve kendininkini örtbas ediyor.
How do you explain him pointing a gun at your face?
Suratına silah dayamasını nasıl açıklayacaksın?
Randy was pointing the gun at you.
Randy silahını sana doğrultmuştu.
You had me pointing this way and that.
Başından beri beni yoldan uzak tuttun.
You are pointing this gun at the wrong man.
Silahı yanlış adama doğrultuyorsun.
I knowexactly who I'm pointing this gun at!
Silahı kime doğrulttuğumu çok iyi biliyorum.
Thank you very much for pointing that out.
Bunu belirttiğin için çok teşekkürler!
Okay, but there are no open cases pointing to him.
Tamam ama onu işaret eden açılmış bir dava yok.
I'm just pointing out that it's from the bank...
Sadece bu bir bankadan gelmiş.
You see this gun I'm pointing at you?
Sana doğrulttuğum silahı görüyor musun?
Heart's pointing up, means someone's missing her.
Yukarı bakan kalp, birinin onu özlediği manasına geliyor.
His feet were pointing right at you.
Onun ayakları sana bakıyordum.
It's been decoded, pointing to a deposit box at a bank in Seoul, and the access code.
Şifresi çözülünce, Seul'da bir bankanın kasası ve ona erişim şifresini gösterdi.
That said uh, 16 miles pointing to Placerville.
Placerville'e 16 mil tabelasıydı.
Don't start pointing the finger at me because of this lunatic, who's clearly a fake.
Düpedüz sahte, akıl hastası yüzünden beni suçlamaya başlama.
He catches her and he's pointing a gun at her.
Onu yakaladı ve silahını doğrulttu.
Tell me how we went from being partners and friends to you pointing a gun at me?
Dost ve ortak olmaktan bana silah doğrultmaya nasıl geldiğimizi anlat.
Pointing in all different places.
Hepsi farklı yerlerde, aynı yeri işaret ediyordu.
He filmed with three cameras mounted on top of each other, each pointing in a slightly different direction.
Üç kamerayı üstü üste koyar ve her birini hafifçe farklı bir yöne doğrultur.
Not pointing any fingers or anything, but let's just keep those pants on, okay?
Hiçbir suçlama yaptığım yok ama pantolonun üstünde kalsın, olur mu? Konuştuğumuza sevindim.
His gun was pointing this way.
Silahı şu tarafa doğrultulmuş.
She's pointing at number three.
3 numarayı gösteriyor.
I am just pointing out my motive for taking a crossbow with me.
Yanıma yay alma sebebime dikkat çekmek istiyorum.
If we adjust the images to compensate for the angle of viewing, in other words, turn all the cameras so they're pointing true north...
Eğer görüntülerin görünümünü ve bakış açsını düzeltirsek, yani tüm kameraları gerçek kuzeye doğru çevirttirirsek...
We're going to use the best pointing device in the world.
Dünyadaki en iyi işaret etme aracını kullanacağız.
We're going to use a pointing device that we're all born with - born with ten of them.
Hepimizin doğarken sahip olduğu bir işaret etme aracını kullanacağız. On tanesiyle beraber doğduk.
Would you mind pointing that somewhere else?
Fotoğraf işini sonra yapsan olur mu?
And he's pointing, to the closet.
Dolabı gösteriyordu.
The bison form a defensive circle around their young, - horns pointing outwards.
Bizonlar boynuzlarını dışa doğrultarak yavrularının etrafında savunma hattı oluşturuyorlar.
I am. Why are you pointing guns at us?
Neden silahlarınızı bize doğrultuyorsunuz?
Black box is pointing to a bird strike.
Kara kutuya göre uçak kuşlara çarpmış.
- No, no pointing, honey.
- Hayır, gösterme yok tatlım.
- I was pointing to the truck.
- Kamyonu işaret ediyordum.
Pointlessly, inevitably, the father and Garrett end up pointing their guns at each other.
Saçma ve kaçınılmaz bir şekilde baba ve Garrett tüfeklerini birbirlerine doğrultur.
Uh, I also took the liberty of pointing out some other jobs that I'd love for you to do.
Ayrıca, yapmanı istediğim diğer bazı işleri de yazma cesareti gösterdim.
Look for the searchlight pointing straight up.
Yukarınızda bulunan projektörü takip edin.
or pointing at myself with "The Thumbsters,"
Ya da kendime başparmavar ile işaret etmek.
They're pointing the finger at you.
Seni suçluyorlar.
If you just point at one thing, like, people are looking straight at you, and you have to make sure that your pointing is believ... Listen, it's just hard, okay?
Eğer bir şeyi işaret edersen insanlar tam sana bakar ve senin de gösterdiğin şeye inancının tam olması - Dinle, bu çok zor iştir, tamam mı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]