Police brutality translate Turkish
221 parallel translation
The only result is citizens committees screaming about police brutality.
Tek sonuç ; vatandaşlar komitelerinin polis barbarlığı diye haykırması.
This is police brutality.
Bu kanun zulmüdür.
You slap a cigarette out of some hoodlum's mouth... five minutes later he's in the mayor's office yelling "police brutality"... rallying the bleeding heart squad.
Bir serserinin ağzındaki sigaraya bir fiske vurursun... beş dakika sonra "polis zulmü" diye belediye başkanına koşar... ve yufka yüreklileri de ayağa kaldırır.
Maybe I can give you a little story about police brutality.
Belki polis gaddarlığı hakkında küçük bir hikaye anlatırım.
Police brutality.
Polisin kontrolsüz güç kullanması.
Hmm. Talk about police brutality.
Polisin kontrolsüz güç kullanması.
Police brutality!
Ne yapıyorsunuz?
You know he could have your badge for police brutality?
Polis şiddeti yüzünden seni rozetinden edebilir, biliyor muydun?
Ooh, police brutality!
- Polis gaddarlığı!
What about corruption, police brutality?
Yolsuzluk ve polis şiddeti ya da?
Police brutality is immoral
Polisin şiddet uygulaması alaksızlıktır
I read your article about police brutality in Stapleton.
Stapleton'daki polis vahşetiyle ilgili yazınızı okudum.
But we can't have the public crying, "police brutality" every time you're on the street.
Ama sen her dışarı çıktığında halkın "polis vahşeti"... diye yakınmasına izin veremeyiz.
I'm gonna sue ya for false arrest, police brutality!
Seni yanlış tutuklamadan dava edeceğim! Polisin vahşiliği.
If he scratches a fender, you may use police brutality.
Çamurluğu bile çizse, polis, kaba kuvvet kullanabilir.
If I wasn't in uniform, I'd split your skull with the butt of this revolver faster than you could say, "police brutality."
Üniformalı olmasaydım, tabancanın kabzasıyla kafanı patlatırdım. Çok çabuk olurdu, "polis vahşeti" bile diyemezdin.
When police brutality becomes an Olympic event fine then boxing can be a sport.
Polis vahşeti Olimpik bir müsabaka olursa boks da spor sayılabilir.
Police brutality!
Orantısız güç!
Then let go of my arm or I'll holler police brutality.
O zaman kolumu bırakın, yoksa bağırmaya başlayacağım.
- This is police brutality!
- Bu polis zorbalığı!
Police brutality!
İmdat! Polis zorbalığı!
Your Honor, I'm a victim of police brutality.
Sayın yargıç, ben polis şiddetinin bir kurbanıyım.
You want to check him for police brutality?
Şiddet kullandıkları için şikayetçi misiniz?
Police brutality complaints have been pouring in from the East L.A. division all morning.
Sabahtan beri East LA'den polis tacizi şikayetleri yağıyor.
Police brutality, boys.
Polis vahşeti bu çocuklar.
Police brutality!
Polis şiddetine son!
It's just right for a police brutality video.
Operasyon birazdan başlayacak.
Police brutality!
Polis vahşeti!
Otherwise, everybody in Macau will cry police brutality.
Aksi takdirde, Makao da herkes polis vahşeti diye ağlaşır.
The police brutality trial of Detective Jimmy Detillo is over.
DetektifJimmy Detillo'nun polis şiddeti davası sona erdi.
It's to denounce police brutality.
Polisin, nasıl vahşi olabileceğini göstermek istiyoruz.
Alleged police brutality sparked the riots 2 days ago.
2 gün önceki gösteriyi polisin kaba kuvvet kullanmasının kışkırttığı iddia edildi.
- Hey, police brutality!
- Hey, polis vahşeti!
That's beside the fact... you'll have every black militant and left-wing group in the city blocking every bridge, disrupting every highway and... screaming police brutality under your window every night... when you're trying to get some sleep.
Bütün siyah militanlar ve solcu gruplar tüm köprüleri tutacak, tüm yolları kapatacak ve sen uyumaya çalışırken pencerenin altında "polis vahşeti" diye bağıracaklar. Senin kahraman polis avukatını canlı canlı yer.
This is police brutality!
Buna polis şiddeti denir!
I'm an attorney, I'll sue you for police brutality.
Bayan! Çekme beni! Ben bir avukatım ve sana kötü muameleden dava açarım.
Police brutality.
Polis şiddeti.
Police brutality!
Kaba polisler!
He's been investigated 5 times for police brutality.
Polis barbarlığından beş kez tutuklanmış.
Hung a poster in my window for a police brutality protest.
Polis vahşetini protesto etmek için biri pencereme bir poster astı.
Ten years ago, 18 people were murdered for standing up against police brutality.
On yıl önce, 18 insan polise karşı geldiği için öldürüldü.
Accused me of police brutality.
Beni polis gaddarlığıyla suçladı.
And then he'll learn the fine art of police brutality.
Sonrasında polis zulmünün nasıl olduğunu görecek.
- Police brutality!
Yeni evimde uyuyordum. Sadece kendi işime bakıyordum.
Police brutality.
Haydi. Polis vahşeti.
We're civilian friendly and practise painless police brutality.
İnsanlara yakınım. Yumuşak bir otorite kuruyorum
And he was in the news again recently... when alleged killer Leonard Stokes accused him of police brutality.
Ve geçenlerde yine haberlerdeydi... katil olduğu iddia edilen Leonard Strokes, onu aşırı şiddetle itham ettiği zaman.
Adam Kirk v Leonard Stokes, in which Lieutenant Kirk is accused of police brutality.
Leonard Stokes, Adam Kirk'e karşı, Teğmen Kirk'ün ağır şiddetten dolayı suçlandığı.
Police brutality!
Polis zulmü!
This is police brutality!
Bu polis şiddeti!
We'll shine a light on this precinct and give people a view of the brutality of the police that'll make Mark Fuhrman look like Gentle Ben.
Biz bu bölgenin en karanlık köşelerini aydınlatacağız polisin vahşilik ve duyarsızlığını halka açıkça göstereceğiz ve bu da polisin prestijini fazlasıyla mahvedecek.
brutality 17
policia 27
police 2934
policy 99
policeman 131
police radio chatter 156
police officer 89
police department 47
police headquarters 23
police emergency 18
policia 27
police 2934
policy 99
policeman 131
police radio chatter 156
police officer 89
police department 47
police headquarters 23
police emergency 18