English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ P ] / Presentable

Presentable translate Turkish

262 parallel translation
Now you're presentable again.
Şimdi, gene yerli yerindesin.
Well, I'm - I'm hardly presentable, sir.
Şey, giysilerim uygun değil, efendim.
Make yourself presentable?
Kendine çeki düzen versen?
Am I presentable, darling?
- Düzgün müyüm canım?
By degrees you minimize your ugliness, your lameness... and you begin to think of yourself... as a presentable young man with a slight limp.
Çirkinliğini, sakatlığını bir derece azalmak için kendini kısa boylu, hoş bir genç olarak tanıtabilirsin.
If I've gotta be a corpse, I want to be... presentable.
Eğer bir ceset olacaksam... iyi görünümlü olmak isterim.
Not stylish, but presentable.
Son moda değil ama idare eder.
Make yourself presentable.
Kendine çeki düzen ver.
She's washing her face now to make herself presentable.
İyi görünmek için yüzünü yıkıyor.
- Am I presentable now?
- Artık bakımlı mıyım?
I am presentable.
Tamamım.
I'D LIKE TO TAKE YOUR PICTURE. GOODNESS. TRY TO MAKE YOURSELF PRESENTABLE.
Teşekkürler, arkadaşlar.
And not a presentable man under 50 within miles.
Üstelik çevrede, 50'sini geçmemiş tek bir yakışıklı yok.
All I'm saying is that it's time we took some pride in that orphanage, and put up a decent, presentable building that we could all be proud of.
Bazı değişikliklerin zamanı geldi. Şimdi, Bu yetimhaneyle ilgili gurur duyduk, ve yine hepimizin gurur duyacağı güzel ve iyi bir bina yaptık.
16 plastic surgeons and a reconstruction job on my face so I could be presentable!
16 plastik cerrah ve yüzüme büyük bir yeniden yapılanma işi bu görünüşüm başka nasıl olabilir ki! - Oh, Maggie...
Make yourselves presentable.
Kendinizi toparlayın.
Trouble is, this is my only presentable skirt.
Mesele şu ki, tek düzgün eteğim buydu.
I'm quite a presentable old party, you know.
Ben oldukça eli yüzü düzgün bir yaşlıyım.
I thought, perhaps, I could find a way to make myself... presentable to you.
Sandım ki, belkide size kendimi daha iyi tanıtmak için bir yol bulabilirdim.
Let's see if we are indeed presentable.
Gerçekten düzgün müymüşüz bakalım.
Am I more presentable now?
Şimdi daha iyi görünüyor muyum?
I have something very presentable for you.
Sana çok hoş bir şey getireceğim.
Make yourself presentable, Susan.
Kendini toparla Susan.
I'm just making myself look presentable.
Ben hoş görünmeye çalışıyorum.
I'm not presentable!
Üstüm müsait değil.
Come on, try. I'd like you to be presentable tonight.
Bu gece elinin yüzünün düzgün olmasını istiyorum.
Am I not presentable?
Derli toplu değil miyim?
I'd like you to look presentable.
Güzel görünmeni istiyorum.
I would like it if you would help me... get her into a more presentable outfit.
Eğer onu daha düzgün bir kıIığa sokmama... yardım edersen memnun olurum.
We'll make you more presentable for your court appearance.
Mahkemede düzgün görünmen için sana biraz çeki düzen vereceğiz.
You may examine the object in a more presentable state now, michael.
Nesneyi şimdi incelersen daha düzgün bir kanıya varabilirsin Michael.
I'LL PUT ON SOMETHING PRESENTABLE.
Haydi ama bana biraz zaman ver, tamam prezentabl biri olmak için giyinirim.
He does look presentable in that bow tie.
Papyonuyla çok hoş duruyor aslında.
Because Dante may not be presentable any more.
- Çünkü, Dante saygıdeğer olmaktan çıkacaktı.
CHARGE A PRETTY PENNY TO MAKE THEIR LOVED ONES LOOK PRESENTABLE. HEH HEH.
İnsanlar sevdikleri güzel görünsün diye iyi para öder.
The menus are very presentable.
Menüler gayet düzgün.
Well, you can start by making yourself more presentable. Straighten up.
Pek ala, kendinize biraz çeki düzen vermekle başlayabilirsiniz.
- Yes, sir. - Is his hotel of yours presentable, is it?
- Oteliniz güzel mi?
Well, sorry will not make me presentable for tea.
Özür dilemen beni çay daveti için yeterince şık yapmaz.
I just didn't really feel too presentable.
Bu halimle görünmekten utanıyordum.
I like my aides to be presentable.
Yaverlerimin eli yüzü düzgün olsun isterim.
Well, I'm going to make myself a bit more presentable.
Ben de üzerime güzel bir şeyler giyeyim.
We must look presentable.
İyi görünmemiz gerekiyor.
Later on, it was "Kid Presentable." Then "Kid Gruesome."
Daha sonra Hoş Çocuk oldum. Sonra da Çirkin Çocuk.
Find a way to make him presentable. And then we'll leave.
- Onu prezentable yapmanın bir yolunu bul... ve sonra gideceğiz.
What did she mean, make you presentable?
Seni prezentable yapmakla neyi kastetti?
You have to get presentable.
Şık ve bakımlı olmalısın.
Well-spoken. Presentable.
İki lafı bir araya getirebilen, ele yüzü düzgün.
You look like an almost-presentable version of someone - who works with my brother.
Ağabeyimle çalışan bir kadının eli yüzü düzgün bir kopyasısın.
Would you please make yourself presentable?
Lütfen kendine çeki düzen ver Rose.
But presentable in any case.
Gene de çok kötü bir görüntü olmayacak.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]