English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ P ] / Prioritize

Prioritize translate Turkish

203 parallel translation
Prioritize ships in the D block for the transferral of crew.
Önceliği D bloğundaki gemilerin personelinin taşınmasına verin.
We will not maximize, prioritize or finalize, and we definitely will not interface.
"Üst düzeye çıkarmayacağız" "önceliklendirme" ya da "nihayetlendirme" yapmayacağayız ve kesinlikle "arayüzle" meyeceğiz.
You prioritize.
Öncelik veriyorsun.
The first task is to triage or to assess the relative condition of each of the victims and then to prioritize treatment accordingly.
İlk olarak her iki kurbanda aynı oranda tedaviye ihtiyaç duyuyorlardı.
You've got to marshal your strength. Prioritize.
Gücünü ortaya çıkarmalısın.
You've got to prioritize.
Daha önemli bir mevzu mu var?
Prioritize his phone bill.
Telefon faturasını incele.
If two people prioritize space and fun and freedom, it's fine.
İkimiz de daha sonra âşık olduk. Eğer iki insan eğlenceye, özgürlüğe öncelik veriyorsa sorun yok.
They figure once women have children, they prioritize them. I want children, so this is a good firm for me.
Ayrıca bir kez çocuk sahibi olmuş bir kadının, önceliği küçük şeytanlara vereceğini de biliyorlar.
We can start to prioritize career, money, hair plugs.
Eğer dikkat etmezsek hayatımızdaki öncelikleri, kariyer, para ve saç ektirmeye kaptıracağız.
Prioritize these.
Önceliğin bunlar.
Six years I gave them, they prioritize some ridiculous policy. We'll fight this fight.
Ben onlara altı yılımı verdim, onlar ise saçma sapan bir şirket politikasını bunun önünde tuttular.
I don't prioritize a personal life.
Önceliği özel hayatıma vermem.
Chastity is a virtue I prioritize far less than honesty, Kimmie.
İffetli olmak, benim için dürüstlükten çok sonra gelir, Kimmie.
I did prioritize friendship.
Önceliği arkadaşlığımıza verdim.
How many men do you know who don't prioritize sex?
Önceliği sekse vermeyen kaç erkek tanıyorsunuz?
Okay, Mom's only going to be gone for about four or five days, so we have to prioritize.
Tamam, annem sadece dört ya da beş günlüğüne gidiyor, yani önceliklerimizi belirlemeliyiz.
Way to prioritize, Maxwell.
Önceliğimize yer ver, Maxwell.
When your resources are limited, you have to prioritize.
Kaynaklarınız sınırlıysa, öncelik sırasını belirlemek zorundasındır.
Prioritize, prioritize, prioritize!
Öncelik, öncelik, öncelik!
But right now, we've got to prioritize.
Ama şu an, bazı önceliklerimiz var.
Prioritize.
Önceliklerimiz değişti.
I say we prioritize the picotransducers, nanothrusters, and... an AP solenoid valve.
Gemide onarılması gereken birçok yer olduğunu söyleyebilirim.
" Ability to prioritize :
Olağanüstü. Öncelik sıralaması :
You're not a good partner unless you can prioritize.
Derecelendirmedikçe iyi bir ortak sayılmazsın.
Basically, you've got to prioritize.
Öncelikleri belirlemelisin.
I NEED TO PRIORITIZE, CONCENTRATE ON MY ART.
Önceliğim, sanatıma konsantre olmak olmalı.
Me, I've got to prioritize.
Ben, önceliğim var.
Prioritize and personalize.
Öncelik belirlemek ve şahsiyete dökmek için.
Which is why you prioritize based on severity of illness.
Bu yüzden hastalığın ciddiyetine göre önceliklendirme yapılıyor.
The only way we're gonna get this done is if we prioritize.
Bunları önem sırasına koymalıyız.
Do I prioritize in or outpatients?
Poliklinik ve yatan hastalar.
I'd love nothing more, but we have to prioritize, don't we?
Bu çok hoşuma giderdi, ama daha önce yapmamız gereken şeyler var, değil mi?
You're right to prioritize loyalty, Doctor.
Sadakati her şeyden önde tutmakta haklısınız, doktor.
But since my hours were cut back last November, I've had to prioritize my "fix-ums."
Geçen kasımda çalışma saatlerim azaltıldığından beri tamiratları öncelik sırasına göre yapmak zorundayım.
You prioritize, you set your goals, you write a mission statement.
Önceliklerini belirlersin, amaçlarını düzenlersin, bir görev tanımı yazarsın.
You'll have to prioritize.
Önceliklerini iyi belirlemelisin.
We were trying to prioritize some little things we need to do around the house.
Evde ihtiyacımız olan şeyleri belli bir önem sırasına koyduk.
Prioritize. Here we go.
İşte başlıyoruz.
How can you prioritize the lives of one group over those of another?
Bir insan topluluğunun hayatını bir başkasının önünde nasıl tutabilirsiniz?
You're gonna prioritize the needs of your family above those of your other patients.
Ailene, diğer hastalarına verdiğinden, daha fazla önem vereceksin.
It's true that we didn't prioritize Aloysius Claybon as a potential suspect.
Aloysius Claybon'a potansiyel şüpheli muamelesi yapmadığımız doğru.
So I'm sure you'll prioritize.
Eminim ki önceliklerini belirleyebilirsin.
dr.Karev didn't page you because he knows how to prioritize.
Dr. Karev sana haber vermedi çünkü öncelikleri belirlemeyi biliyor.
Should I re-prioritize, sir?
Öncelik sırlamasını değiştireyim mi, efendim?
I MEAN, HOW DO YOU, UM, PRIORITIZE MURDERS, ANYWAY?
Yani, cinayetleri nasıl öncelikli hale getiriyorsunuz?
Think of the possibilities, assign values, then prioritize.
İhtimalleri düşün, değerleri belirle, öncelik sırasını kararlaştır.
Abandon stock transfer. Prioritize the transferring of all personnel to another vessel.
Tüm önceliği personelin aktarılmasına verin!
- Prioritize? - What to see and hear.
- Derecelendirmek?
Good point, Lucas, but we need to prioritize infected humans first.
İyi bir nokta.
A girl must prioritize.
Bir kız önceliklerini belirlemeli.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]