English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ R ] / Room

Room translate Turkish

118,514 parallel translation
You can stay in mom's old room.
Annemin eski odasında kalabilirsiniz.
There wasn't enough room for us there,
Orada bize yetecek yer kalmamıştı.
I make this decision with a heavy heart, but it's with the interest of every man, woman, and child in this room.
Bu kararı istemeye istemeye verdim fakat bu odadaki her kadının, erkeğin ve çocuğun iyiliği içindir.
Um, listen, I need a room key.
Dinle. Oda anahtarımı almalıyım.
Okay, I need a room key.
Oda anahtarımı almalıyım.
- I'm in room 412.
- 412 numaradayım.
Dude, you weren't in your room, man.
Abi, odanda değildin ki.
Listen, I'm not going anywhere until I get in my room.
Dinle, odama girene kadar hiçbir yere gitmiyorum.
I am locked out of my room.
Odama giremiyorum.
Your belongings are, in fact, in room 412 at the Palmetto Hotel.
Eşyaların gerçekten Palmetto Hotel 412 numarada.
I need to get in my room.
Odama girmeliyim.
You're going back to your room.
Odana dönüyorsun.
- It's in my room.
- Odamda.
Give him room now. Give him room.
Ona yer açın.
I was in my hotel room with them all night. Third, if I wanted to ruin your wedding, I'd just let you walk in there right now.
İkincisi, gece otel odasında birlikte olduğumuzu teyit edecek kadınlar var ve üçüncüsü, düğünü bozmak istesem içeri girmene izin verirdim.
Yeah, that ain't got room for that.
Evet, sığmıyor. Tamam.
Someone abducted me from my hotel room last night because they didn't wanna see me at the wedding.
Birisi dün gece beni otel odamdan kaçırdı çünkü beni düğünde görmek istemiyordu.
Yeah, Kimber, I need to speak to room 412.
Kimber, 412 numarayla konuşmalıyım.
But she did have a key to my room because she was the one that made the reservations.
Ama onda odamın anahtarı vardı çünkü rezervasyonları o yaptırmıştı.
When we get to the room, I can show you.
Odaya gittiğimizde gösterebilirim.
- Did she have her own room, her own bed?
- Kendi odası, kendi yatağı var mıydı?
It's a nice room.
Güzel bir oda.
I came by your room this morning.
Bu sabah odana uğradım.
If I know you, you're gonna stop at a cart, or, even worse, order room service.
Seni tanıyorsam yol üstü bir büfede işini görürsün veya..... daha kötüsü oda servisine sipariş vereceksin.
That's the shaker room.
Burası karıştırıcı odası.
He has his own IV stand in his room.
Kendi odasında bir serumluğu var.
She needs a trip to the shaker room.
- Karıştırıcı odasına gitmeli.
I do like looking at you across a large room.
Büyük bir salonda karşıdan sana bakmayı seviyorum.
Claire and I need the room for a moment.
Claire'le biraz yalnız kalmak istiyoruz.
Just a door between your room and hers?
Annenin sadece bir kapı ötede olması?
Unlock the treasure room.
Hazine odasını aç.
She broke into the palace treasure room.
Sarayın hazine odasına girdi.
Will you please allow my mother from that room?
Annemi o odadan çıkarmama izin verir misin?
I'm doing a war room.
Evde toplantı düzenleyeceğim.
You can almost feel all the history in this room, all the deals that've been made.
İçeride tarihi hissedebiliyorsun adeta. Burada yapılmış onca anlaşmayı.
There was a time not long ago I could have put you in a room with him.
Bir zamanlar seni onunla aynı odaya sokacak nüfuzum vardı, çok çok eskiden de değil.
Yo, yo, Kurt, on the real, can I fuck in your room?
Yo Kurt. Cidden soruyorum.
Why are you living yours for him? He pays my room and board?
Sen hayatını neden onun için yaşıyorsun?
Hot room, gun loaded.
Sıcak oda, silah yüklendi.
This imbecile wasn't even in the room when you took him down, so you should ask yourselves, how did he do it?
Bu embesil sen onu yatırdığında odada değildi yani kendinize sormalısınız bunu nasıl yaptı diye.
You could come visit me in my room, for a change.
Değişiklik olsun diye sen, beni odamda ziyarete gelebilirsin.
I left instructions with one of the guards to prepare a guest room for him. Good.
O'na misafir odası hazırlanması için korumalardan birine talimat verdim.
- A sublevel utility room.
- Aşağı kat hizmet odasında.
All that crap you brought with you. You didn't have room for one little data file?
Getirdiğin tüm o ıvır zıvırın arasında küçük bir veri dosyasına yer bulamadın mı?
Well, he was paranoid about keeping stolen goods in his room, so he made me hold it for him.
Çaldığı malları odasında tutma takıntısı vardı beni onun için tutmuştu.
He's got a sweet setup there, and he's got room for more.
Orada güzel bir ayarlama yaptı ve daha fazlası için de yer var.
There's always room for improvisation.
Doğaçlama için her zaman yer vardır.
Plenty of room at my cousin's place.
Kuzenimde oldukça fazla yer var.
First an empty room, and... now this.
İlk önce boş bir oda... ve... şimdi de bu.
We have a conference room set aside.
Müsait bir konferans salonumuz var.
You really didn't have to walk me to my room.
Beni odama bırakmana gerçekten gerek yoktu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]