Sem translate Turkish
151 parallel translation
You're the nosiest guy I ever met, and it's always in my business.
Sem tanïdïgïm en meraklï adamsïn, ve hep isimin içindesin.
Sam!
Sem!
I plundered from the wreck many chests with all manner of clothes, tallow, gunpowder, the carpenter tools and scores of useful articles, not to forget that fellow survivor, Sam.
Harabeden biraz sandık ve kumaş aldım, donyağı, barut, marangoz araçları ve bazı önemli makaleleri, tabi ki hayatta kalan dostumu da unutmadım, Sem'i.
- And who are you?
- Peki sem kimsin?
Yes, you can, if I give it to you.
Evet, eger sana söz vermiºsem, buna güvenebilirsin.
Marcello, where are you?
Marcello, neredesin sem?
But your greater crime was to throw away what I'd kill for to destroy in a minute what I work for until the day I die and not get!
Mas seu maior crime foi tirar tudo pelo que eu mataria. Foi destruir em um minuto o que terei que trabalhar até o dia da minha morte sem nunca conseguir.
CRIME NA RUA MORGUE Polícia sem pistas
MORG SOKAĞINDAKİ TYATRODA ASİTLİ CİNAYET Polis ipucu arıyor
And the Sem drawings...
Sem çizimleri...
This morning, the idiot discussed with her boyfriend... and I took all day... to make your peace and sa炄sem together.
O salak bugün sevgilisine herşeyi anlattı. Onları, barıştırmak için çok uğraştım.
I'll coat the bite mark pattern on the brownie and run it under the SEM.
Kekteki ısırığın izinden bir kaplama yapıp, bir prototip çıkaracağım.
How about this, David?
Sem ne dersin David?
Sem... and what's-his-name...
Sem... bir de öbürünün ismi neydi...
Oh, that- - Eww. That's only a sem.
Dikiş yerinden gitti.
But the sem'hal stew could use a little yamok sauce.
Fakat sem'hal güvecine biraz daha yamok sosu konur.
And you believe that?
Sem de buna inandın mı?
You're going to make a great mom.
Sem mükemmel bir anne olacaksın.
And he is definitely semi-interested.
O kesinlikle kısem ilgi duyuyor.
Professor Taylor's at a semiotics conference in Seattle so you're stuck with me again.
Profesör Taylor, Seattle'da semıyoloji konferansında. Yani bana kaldınız.
If I'm Max, I want no part of this.
Ben Max'sem bu işe karışmak istemem.
I'm not leaving you!
Sem burada bırakamam!
No offense, Donna, but, dude, you're on fire!
Fakat ahbap, sem aşmışsın.
That's Bebel Gilberto's composition, "Sem Contencao"... recorded in 1999.
Bebel Gilberto'nun 1999'da 6 Degrees plak şirketi tarafından basılan "Sem Contencao" sunu dinliyorsun.
Kiss my butt, if I'm Linda Blair, why am I telling'you guys anything
Kıçımı öp, eğer Linda Blair'sem niye siz çocuklara hiçbir şey anlatmıyorum
This is an SEM image pulled at random from anonymous donors.
Bu, rastgele bir vericinin kanından alınmış elektron mikroskobu görüntüsü.
if I were gay.
Eğer ben gay'sem.
If you go back to Caprica and bring me the arrow... I will show us the way.
Eger sem Caprica'ya geri gidip bana oku getirirsen... bize yol gösterecegim.
The SEM doesn't take this long to kick up skate dust.
TEM'in paten tozunu taraması bu kadar uzun sürmez
Next, I'm going to run the SEM for GSR for Y-O-U.
Şimdi senin için, GSR'yi bulmak için SEM'e bakıyoruz.
You are on thin ice as it is. From now on, you are going to do exactly as I say.
Bundan sonra ben ne e sem onu yapacaksın.
Mandaste-lhe uma equipa sem a minha autorizaçao?
Takım yolladın hem de benim iznim olmadan!
Yeah, and these are the SEM results.
Bunlar da elektron mikroskobuyla tarama sonuçları.
Who are you?
Sem kimsin?
Thinking of you gets me hard.
Seni düşünmek beni sem sert ediyor.
Um, we know that, um, you, um, killed Lois.
Um, biliyoruz ki, um, sem, um, Lois'i öldürdün.
Did you enjoy my wife's company? Did you?
Sem benim karımı iyi siktin mi değil mi?
Definitely wood.
Sem sert.
If I'm Jane, then why do I still remember everything about me?
Ben şimdi Jane'sem niye hâlâ kendi anılarımı hatırlıyorum?
Would you...
Sem...
- If I'm 35...
- Eğer ben 35'sem...
And who are you?
Peki, kimsin sem?
Hello. Yeah, Sem Alma.
Alo, konuş.
then you're a full stop.
Ben virgül'sem, sende noktasın.
- That's a shim-sham.
- Şim-Şem.
They even gave me a line- - "It's chew-rrific."
Bana bir başlık bile buldular. "Çiğne-şem"
Jack is a gr-r-r-r-eat man. " No.
Jack, tehlikeli Jack, Muhh-tttee-şem bir adam " dediler.
Very well, take this document To the continental congress.
Muh-te-şem! Hayır! Jeff!
Fa-bu-lous.
Muh-te-şem.
I don't know much about this camp, but it sounds spec-tac-ular!
Kamp hakkında pek birşey bilmiyorum, Ama kulağa muh-te-şem geliyor!
And we were enjoying a quiet morning, if you don't mind.
Şem.. panzeler. Eğer kusura bakmazsan ; sessiz, sakin bir sabahın keyfini çıkartacağız.
Be-Au-ti-ful!
Çok muh-te-şem!