She's amazing translate Turkish
746 parallel translation
She's just- - she's amazing.
Hayret edilesi biri.
She's amazing.
Çok iyi biridir.
She's amazing.
O inanılmaz.
A lady of real culture. But the amazing part is, she was trained as a schoolteacher.
Gerçekten kültürlü bir bayan ancak asıl ilginç olan yanı, bir öğretmen olarak eğitim almış olmasıdır.
You know, Sam, it's amazing the way she reminds me of Jenny.
Biliyorum, Sam, O beni şaşırtacak kadar çok Jenny'i hatırlatıyor.
She's amazing!
Çok güzelmiş.
She was a pretty amazing girl herself.
Kendisi parmak ısırtan çok güzel bir kızdı.
The most amazing thing is not so much what she's kept hidden from us but "why" she kept it hidden from us.
İşin asıl ilginç tarafı bizden ne sakladığı değil "niçin" sakladığı.
She's an amazing woman.
Olağanüstü bir kadın.
She's amazing, Andrews.
Neden bize hiç ondan bahsetmedin?
It's amazing the commander is not discouraged at all even though she's lost Gunboat.
Komutanın, hücumbotu kaybetmesine rağmen cesaretini koruması inanılmaz.
It's amazing, she'll bury us all
- Harika bir şey! Hepimizi toprağa gömer.
It's amazing the way she looks like her mother!
Hık demiş burnundan düşmüş! Annesine bu kadar benzemesi inanılmaz!
I think she's amazing.
Harika biri olduğunu düşünüyorum.
- She's an amazing writer, right?
- Harika bir yazar, değil mi?
It's amazing what she did with a few throw pillows some wallpaper and a staple gun.
Birkaç yastık, duvar kağıdı ve zımba ile çok güzel şeyler yaptı.
She's amazing that way.
İnsanı hayrete düşürüyor.
What's more amazing is she - she seemed to know me.
Daha da şaşırtıcı olan şey, o da beni tanımış gibiydi.
mom, she's amazing!
Anne, kızın harikaydı. Takımın en hızlısı o.
Amazing, since you told us she's dead already.
Şaşırtıcı, bize zaten öldüğünü söylemiştin.
She's really amazing.
İnanılmazdı.
She's quite amazing
Oldukça şaşırtıcı biri.
Then you realise she's amazing
Sonra şaşırtıcı biri olduğunu idrak ediyorsun.
She's amazing. She's 93. She's a writer.
Harika biridir. 93 yaşında.
She tells me that's what gives her that amazing figure.
Harika vücudunu buna borçluymuş.
She's amazing!
İnanılmaz!
But she's amazing. All the musicians she works with love her.
Harika biridir, birlikte çalıştığı tüm müzisyenler onu sever.
God, she's amazing.
Tanrım, hayret verici.
She's an amazing woman.
Müthiş bir kadın o.
What she's done with the children is amazing.
Bu çocuklarla yaptığı şeylere inanamıyorum.
Yeah. It's amazing she's still alive.
- Onun hâlâ hayatta olması inanılmaz.
Master, she's amazing!
Usta! Amma havalı biri!
Then she lands in a split... and, uh, Mr. Natural starts talking about what an amazing body this woman has.
Sonra sıfır açarak yere çöker. Bay Doğal bu kadının ne harikulade bir vücudu olduğundan bahsetmeye başlar.
She's now married to a brilliant CPA with an amazing sweater collection.
Şimdi inanılmaz süveter koleksiyonu olan bir CPA ile evli.
She's amazing.
İnanılmaz bir kadındır.
Wow, she's amazing.
Hey, inanılmaz.
She's amazing!
Harika bir kadın!
She's had an amazing life!
Muhteşem bir hayatı var.
She's amazing.
O harika.
I mean, she's this astounding person with this amazing spirit.
Yani, bu kadın inanılmaz bir ruha sahip olağanüstü bir kişilik.
It's amazing she's gotten anywhere in life.
Bu inanılmaz, başından geçmeyen kalmamış.
She's amazing.
İnanılmaz biri.
Except she'd have these amazing dragon tattoos all over her body and pierced nipples with little gold peace signs hanging from'em.
Özel yapılmış tam korse giymiş. Ben de o çırılçıplak kalana dek üzerindekileri dişlerimle çıkarmak isterim. Vücudunda baştan başa ejderha dövmeleri var.
And what's even more amazing, so did she.
Ve daha da etkileyici olan onun da hayatta kalması.
She's amazing. I mean, I've learned so much about inner strength just from watching her...
Demek istediğim, sadece onu seyrederek içsel kuvvetle ilgili çok şey öğrendim.
Oh, well, she's amazing too.
- Şey, o da inanılmaz.
Xena's pretty amazing, isn't she? Yeah.
- Zeyna oldukça hayranlık uyandırıcı, değil mi?
The Queen Mother is amazing, she's got artificial hips, she has an artificial arm, a bionic eye.
Ana Kraliçe inanılmaz, kalçaları yapay, kollarından biri yapay ve bir gözü biyonik.
- She's amazing.
- Çok güzel.
It's amazing how fast she's growing. She's perfect.
- Bu kadar hızlı büyümesi şaşırtıcı.
I mean, Robin's lovely, you know, she's a little neurotic, but... I don't wanna spend my life the husband of a schoolteacher writing the occasional travel piece and... and never knowing what it's like to make love to that amazing, sleazy blonde that's married to Monroe Gordon.
Robin çok tatlı, biraz nörotik ama hayatımı bir öğretmenin kocası olarak, gezi yazıları yazarak ve Monroe Gordon ile evli olan muhteşem sarışınla sevişmenin nasıl bir şey olacağını bilmeden geçiremem.
amazing 1747
amazing grace 39
amazingly 89
she's my sister 210
she's my cousin 38
she's a teacher 19
she's crazy 250
she's an angel 39
she's a doctor 61
she's my friend 189
amazing grace 39
amazingly 89
she's my sister 210
she's my cousin 38
she's a teacher 19
she's crazy 250
she's an angel 39
she's a doctor 61
she's my friend 189
she's a student 17
she's my girl 23
she's a bitch 68
she's my niece 28
she's a nurse 43
she's my mother 114
she's my best friend 111
she's nice 199
she's beautiful 582
she's 3411
she's my girl 23
she's a bitch 68
she's my niece 28
she's a nurse 43
she's my mother 114
she's my best friend 111
she's nice 199
she's beautiful 582
she's 3411