She gone translate Turkish
8,850 parallel translation
Sorry to hear she gone off.
Gittiğini duymak üzücü.
She gone out? She don't live here no more.
Artık burada yaşamıyor.
I can't believe she's gone.
Onun gittiğine inanamıyorum.
She's gone.
Gitti.
She's just one of these people where everything has gone her way and she thinks she did it, but it's luck.
Her şeyin istediği gibi gittiği şu insanlardan ve kendi becerisi olduğunu sanıyor ama şans.
Kenna knew that exposing my plan could get us both killed, But she wanted me gone.
Kenna bu planın ikimizi de öldürtebileceğini biliyordu, ama yine de gitmemi istedi.
She's gone crazy.
Kafayı yedi karı.
No, she hasn't "gone crazy."
Hayır, kafayı falan yemedi.
Well, she's gonna be gone all day, i figured you could come here. I don't care. Yeah, i'll heat the pool.
şey bütün gün dışarıda olacak, buraya gelirsin diye düşündüm umrumda değil evet habuzu ısıtırım
She's gone to France!
Karım Fransa'ya gitti!
She's packed her bags and gone to France,
- Eşyalarını topladı ve Fransa'ya gitti.
She's gone out.
Dışarı gitti.
One minute she was there, and then she was gone.
Bir dakika önce oradaydı ve sonra gitti.
So, mom's not here, but she couldn't have gone far.
Annem burada değilmiş ama fazla uzağa gitmemiştir.
One day, we woke up, she took all her stuff and she was gone.
Bir gün uyandık işte eşyalarını alıp gitmiş.
Ever since she left, my bowels have gone from irritable to delightful.
Gittiğinden beri bağırsak düzenim bir harika.
That pretty little Señorita that Truett and Yancey are sweet on - she must need comforting with them boys gone.
Şu Truett'le Yancey'in asıldıkları han'fendi çocuklar gittiğine göre biraz rahatlatılmaya ihtiyacı vardır herhalde.
My darling Becca, she's gone.
Sevgilim Becca öldü.
She's been gone a little over 12 hours.
12 saatten biraz fazla süredir kayıp.
She's gone to London.
Seni seviyorum.
We'll be gone as soon as she's able.
Kalkabildiği gibi gideceğiz.
Nieman cleared out. She's gone.
Niemann mekanı boşaltmış.
She's gone.
- O da gitmiş. - Nasıl gidebilir ki?
How can she be gone? We've been on her place the whole time.
Başından beri evini izliyorduk.
And then she was gone.
Sonra da öldü.
She's gone!
Gitmiş!
And now... that beautiful, brilliant mind is gone because she couldn't see a way out.
Ve şimdi o güzel, o parlak zekâ gitti çünkü bir çıkış yolu bulamadı.
She says I've gone soft.
Yumuşadığımı söyledi.
- We searched for her, but she is gone.
Onu her yerde aradık ama o gitmiş.
She's gone.
Gidiyor.
When... Maria was reported missing, I'd hoped that she'd just gone back to her country, but...
Maria'nın kaybolduğu haberini alınca ülkesine geri dönmüştür diye ummuştum.
She's gone... and it's gonna be okay.
O artık yok ve her şey iyi olacak.
When I went home this morning, I was going to ask her to forgive me, and then she was gone.
Bu sabah eve gittiğimde ondan beni affetmesini isteyecektim.
I know she's gone.
Öldüğünü biliyorum.
She's gone.
Telefon kesildi.
A month later, she was gone.
Bir ay sonra, öldü.
Forget about it, Ray. She's gone.
Boş ver atkıyı, kadın gitti işte.
She hasn't gone anywhere.
Bir yere gittiği yok.
Her attacker broke in while she was gone and waited for her to get home.
Saldırgan o evde yokken içeri girmiş ve eve gelmesini beklemiş.
But she's been gone for five hours!
Ama kaybolalı 5 saat oldu!
With him gone, she got everything.
Onun gidişiyle her şeyin sahibi oldu.
Next thing I remember... She's gone.
Sonra hatırladığım tek şey kadın gitmişti.
"Well, if she's got the money to travel all the time, " and she's gone for months on end, what's she doing living in this dump? "
"Eğer sürekli seyahat edecek parası varsa ve aylarca dönmeyebiliyorsa, neden bu çöplüğün içinde yaşıyor?"
Played by you, and then in 1982, khht, she was gone.
Onu sen oynamıştın ve 1982 yılında kadın ortadan kayboldu.
- She's gone.
- Kayıp.
Okay, she's gone.
gitti.
She would've gone to jail if it wasn't for what Combo did.
Combo'nun yaptıkları olmasaydı hapse girecekti.
She would've gone to jail, Kelly, and she wouldn't have had us to look after her.
Hapse girecekti Kelly, ona sahip çıkmak için bize yardım edemeyecekti.
- Sam, she's gone.
Sam o gitmiş.
She's gone.
- O öldü.
She's gone.
Öldü.
gone 1510
gone with the wind 52
gone forever 35
gone where 80
she goes 59
she got 31
she gave me 22
she gets 19
she got married 26
she gets it 55
gone with the wind 52
gone forever 35
gone where 80
she goes 59
she got 31
she gave me 22
she gets 19
she got married 26
she gets it 55