She got away translate Turkish
507 parallel translation
You say she got away from you before.
Daha önce elinden kaçtığını mı söylüyorsun?
She got away, sir.
Kaçtı efendim.
She got away in the brush.
Çalılıkların arasına kaçmıştı.
She got away.
O kaçtı.
- Sir "She Got Away"?
- Efendim "O Kaçtı" mı?
I almost had her once but she got away.
Bir keresinde onu neredeyse yakalıyordum ama kaçırdım.
She got away.
Karın kaçtı.
Even if she got away with it in court... crime of passion, temporary insanity... those headlines would kill her.
Mahkemede, aşk cinayeti, anlık cinnet diyerek kurtulsa bile, gazete başlıkları onu öldürürdü.
She got away?
Kaçti mi?
I seem to remember she got away from the police when they broke up the gang.
Çeteyi dağıttıklarında polisten kaçabilmişti diye hatırlıyorum.
I don't know how she got away with it.
Nasıl kaçıp gider, anlamıyorum.
She got away from me.
Kadın benden kaçtı.
I left you alone with a girl, and she got away.
Seni kızla yalnız bıraktım ve kaçtı.
- She got away.
- Kaçtı.
She got away with it all.
Yanına kar kaldı.
She got away and he's searching for her.
Belki de kız kaçtı o da onu arıyor.
- She got away.
- Kaçtı!
I guess she got away long enough...
Sanırım epeyce uzaklara...
She got away.
Kadın kaçmış.
She got away clean.
Kız başarıyla kaçtı.
He would've killed her anyways. He tried to get at Cassie, only she got away.
Casie'ye de bulaşmaya çalıştı ama O yırtı.
- She got away.
- Kız kaçtı.
I'm looking after her, but she got away.
Elimden kaçırıverdim işte.
Find out right away if she's got a friend.
Hemen dostu var mı öğren.
She's worried about whether he got away.
Kaçamadığından endişe ediyor.
"Tom."... we could've been wrong about that smoke, or she might've got away.
Tom. O dumanlar konusunda yanılıyor olabiliriz. Ya da belki kaçıp kurtulmuştur.
MOMMY'S GOT TO GO NEXT DOOR AND SHE'LL GET YOUR BREAKFAST RIGHT AWAY.
Anneciğin yan kapıdan çıkıp sana hemencecik kahvaltını getirecek
She was glad he got away, Father.
Kaçtığına sevindi baba.
When she was my age, she put a little away each week... and got herself a license.
Benim yaşımdayken, her hafta biraz para biriktirmiş ve kendine ehliyet almış.
She's got that vase hidden away somewhere.
Vazoyu bir yerlerde gizliyor işte.
She's got it hidden away in that house somewhere.
Bu evin içinde biryerlere sakladı.
She made one slash, and then I got out, and I made her drop the blade... and I got it and threw it away.
Kesince anladım, usturayı elinden düşürttüm ve... Usturayı alıp, uzağa fırlattım.
Once you get her... get her away from her father's influence, she's got the makings of a wonderful wife.
Onu babasının etkisinden uzaklaştırırsan eminim harika bir eş olacaktır.
But if he got the idea... that we thought she was safely hidden away someplace- -
Ama eğer onu bir yere saklayıp... emniyette olduğunu düşündüğümüze inandırırsak- -
Well let's hope she was safely away last night before these men got into her room.
İnşallah dün gece şu adamlara rastlamamıştır.
Yuri, when they got away to Moscow, she left something here.
Moskova'ya giderken birşey bıraktı.
Do you think a girl could get away with murder just because she's beautiful and got nice legs?
Sence bir kız, güzel ve harika bacaklı olduğu için cinayetten yakasını kurtarabilir mi?
She got called away by a sick friend.
Hasta bir dostunu ziyarete gitmesi gerekti.
She wanted to escape the famine, so she got married and went away. Old Mr Wang, who used to live here, left a month ago for home to find a wife.
Yaşlı Bay Wang, bir ay önce memlekete dönmüştü, bir eş bulabilmek için.
Mummy's got to go away, she's got to leave.
Anne uzaklara gidecek, gitmesi gerekiyor.
She has just got in touch with me right away!
Anında temas kurdu benimle!
LIFTED THE GRAIN OF SAND AND STARTED TO CARRY IT AWAY. [laughing] WELL, I GOT SO EXCITED THAT I HOLLERED TO MY MOMMA, AND SHE RAN OUT
İkisi birlikte kum tanelerini kaldırdılar ve taşımaya başladılar.
She got scared and she ran away.
Sonra korktu ve kaçtı.
Cass had that special look that got to me while she's been blown away by the winds of eternity and was swimming back against the currrent.
Cass ebediyet rüzgârıyla sürüklenip akıntıya karşı yüzerken bana özel bir bakış atmıştı.
She got pregnant, and they sent her away.
Hamile kaldı ve onu uzaklaştırdılar.
She got to see you right away.
- Hemen seni görmesi lazımmış.
What matters is, she got the hell away from him.
Önemli olan, Ondan uzaklaşmış olması.
And she almost got away with it.
Neredeyse kaçıyordu da.
When you strip away every ounce of humanity, every shred of pride she has, just when she's bending down to kiss your feet, tell her you got the ring... from Al Bundy.
Sen gitmek istediğinde gururunun her bir parçası zedelenip ayaklarını öpmek isteyeceği zaman yüzüğü getirenin Al Bundy olduğunu söylersin.
I told my mother we were to be married, and she got well right away.
Anneme, evlendiğimizi söyledim ve o da hemen iyileşti.
- Yes. - She just got away? - Yes.
Demek öyle kolayca kaçabildi?
she got 31
she got married 26
she got sick 23
she got pregnant 32
she got what she deserved 16
she got it 33
she got out 26
got away 26
away 568
away from home 17
she got married 26
she got sick 23
she got pregnant 32
she got what she deserved 16
she got it 33
she got out 26
got away 26
away 568
away from home 17
away with you 30
away from me 19
away you go 17
away from here 45
away from you 37
away present 49
away party 43
she goes 59
she gone 24
she gave me 22
away from me 19
away you go 17
away from here 45
away from you 37
away present 49
away party 43
she goes 59
she gone 24
she gave me 22
she gets 19
she gets it 55
she gave it to me 33
she good 16
she gasps 38
she groans 17
she gave me this 22
she gets it 55
she gave it to me 33
she good 16
she gasps 38
she groans 17
she gave me this 22