English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / She gave me

She gave me translate Turkish

2,223 parallel translation
This is the one thing she gave me to do, and if I mess it up she'll kill me and not in a fun, game way.
Benden sadece bunu istedi, eğer yapamazsam beni öldürür. - Mecâzi anlamda söylemiyorum.
She gave me a box of Manami's things I had left with her.
Manami'nin orada kalmış eşyalarından oluşan bir kutu verdi.
She gave me money.
- Bana para verdi.
It--it's that look she gave me, like I had done something bad.
Bana bunu verdi... Sanki kötü birşey yapmışım gibi.
She gave me foot rubs - long ones.
Bana ayak masajı yaptı. Hem de epey uzun.
She gave me this glare, like a death ray. - And I thought maybe it was her. - What's her name?
Bana öyle dik dik bakıyordu ki o zaman notu gönderenin o olduğunu düşündüm.
You know she gave me a pocketbook?
Bana bir el çantası hediye etti biliyor musun?
She gave me work...
O bana iş verdi...
I flirted with a cute girl, and she gave me her number.
Ben hoş bir kızla flört ettim ve o da bana numarasını verdi.
She gave me a moon cake box And Boom!
Ve hop.. burada uçtum
Clive didn't seem to mind but..... she gave me the creeps.
Clive umursamıyordu ama beni ürkütüyordu.
She gave me a Jane Hathaway.
Jane Hathaway yaptı bana.
She gave me back my strength.
bana gücümü geri verdi.
She gave me back some old t-shirts, some CDs she had of mine, said she felt bad about the way things ended.
Eski tişörtlerimi, CD'lerimi iade etmek istemiş, bitiş şekli yüzünden üzgün olduğunu söyledi.
She gave me eating issues.
Bende yeme problemi yaratmıştı.
She gave me the watch.
Bana bu saati vermişti.
She gave me the money, Mr. Bass.
Parayı bana verdi, Bay Bass.
And I met an extremely young lady the other day, and she gave me this hickey.
Geçen gün çok çıtır bir bayanla tanıştım. - O yaptı bunu.
She gave me her number to call her at home in case I needed to.
Eğer ihtiyaç duyarsam diye aramam için ev numarasını verdi.
She gave me a ride back to the medical school.
Beni fakülteye bıraktı.
Geez! She bit me! I think she gave me the rabies!
Beni ısırdı Sanırım bana kuduz bulaştırdı.
It was the one last thing she gave me before she died.
Ölmeden önce bana verdiği son şeydi.
She gave me some information about the man who murdered her.
Onu öldüren adamla ilgili bana bilgiler verdi.
When I woke up this morning, she gave me a whole list of crimes and criminals to tell the D.A. about.
Sabah uyandığımda bana suç ve suçlular listesini verdi. Bunu Bölge savcısına vereceğim.
That's why she gave me the pull-back.
Bu yüzden geri çekiliyormuş.
Growing up, she gave me three pieces of advice... always remember who you are, work harder than everyone else and don't screw up.
Büyürken bana 3 tane tavsiyesi oldu... Hiç bir zaman kim olduğunu unutma herkesten daha çok çalış ve sakın eline yüzüne bulaştırma.
I mean, she knew that I wasn't sleeping, So she gave me those pills.
Uyuyamadığımı da bildiğinden bana o haplardan verdi.
And she gave me a gift...
Bana hediye de verdi.
She already gave me what I want.
Zaten istediğimi verdi.
She married the most unspectacular person you could imagine and gave birth to me.
Hayal edebileceğin en basit insanla evlenmiş ve beni doğurmuş.
Like Britta swore that she didn't like Jeff and then gave him a copy of my poem so he could laugh at me with that Sherri Shepherd Lady?
Britta'nın bana Jeff'ten hoşlanmadığına dair yemin edip şiirimin bir kopyasını ona verip ve sonra bana Bayan Sherri Shepherd ile gülmeleri gibi mi?
- That I shouldn't be happy? - When I gave Amber a ride home last night, it was pretty clear to me she has a major crush on the guy.
- Dün Amber'ı eve bırakırken kızın öğretmenine âşık olduğunu anladım.
I fucked Sophia and gave her the drugs and now she's punishing me for it.
Sophia'yla yattım ve ona uyuşturucu verdim şimdi beni bu yüzden cezalandırıyor.
She gave it to me.
Bana verdi.
She gave me a moon cake box
Boğa Şeytan Kralın kadın olanı gibisin
She asked me for some water and I gave it to her.
Su istedi ve verdim. - Hemen ambulans çağır.
My mother... Your grandmother... Gave it to me before she died.
Benim annem senin büyükannen ölmeden önce bana vermişti.
She gave me a hug.
Sarıldı.
She gave birth 2 hours before me.
benden iki saat önce doğum yaptı.
It's the keepsakes my mom gave me after she found out she had cancer.
Kanser olduğunu öğrendikten sonra annemin benim için ayırdıkları.
I gave her a day pass, but she is not to move one inch outside that building without me knowing.
Ona bir gün izin verdim... ama ; benim haberim olmadan o binadan bir metre dışarı bile adım atmayacak.
Robyn gave this to me, and she swore it was her only copy.
Bana bunu Robyn verdi ve elindeki tek baskı olduğuna yemin etti.
You know, I gave her my old blackberry And she uses it against me.
Eski blackberry'mi ona verdim ve şimdi onu benim aleyhimde kullanıyor.
She even gave me a book... "the wisdom of menopause."
Hatta bana "Menopozun Bilgeliği." adında bir kitap bile verdi.
She just gave me a private show.
Bana daha yeni özel bir şov yaptı.
She gave it to me when I went over to her house to talk business.
Evine iş konuşmaya gittiğimde verdi.
She never gave me the necklace.
Bana kolyeyi vermedi.
She doesn't want me to be a spy, but our dad gave me this mission to find our mom, to know the truth.
Ajan olmamı istemiyor. Ama babam annemi bulma ve gerçeği öğrenme görevini bana verdi.
The bartender gave me a list of names of people she hung out with, guys she dated.
Barmen Barbara'nın takıldığı adamların listesini verdi.
When I was a little girl, Granny gave me that key, said she'd made a terrible mistake by taking it, and told me to bring it to the place in this article, on this very day.
Ben daha küçük bir çocukken, büyükannem bu anahtarı verdi ve bunu alarak büyük bir hata yaptığını ve belirtilen günde onu buraya getirmemi söyledi.
My mum gave me this, she said my dad gave it to her... to protect me.
Annem bunu verdi. Babam beni koruması için...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]