English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Sticks and stones

Sticks and stones translate Turkish

115 parallel translation
Sticks and stones may break my bones, but words can never hurt me!
Belki şu ağaçlar ve taşlar canımı acıtabilir, fakat lafların asla.
Sticks and stones may break my bones, et cetera, et cetera, et cetera.
Acı sözler kalbimi yaralamaz ama... ve saire ve saire!
Sticks and stones may break my bones.
Sopalar ve taşlar kemiklerimi kırabilir
Darling, didn't your mother ever tell you about sticks and stones?
- Sevgilim, annen sana hiç kelimelerin canını yakamayacağını söylemedi mi?
- Sticks and stones, sticks and stones.
- Zırvalıyorlar.
Haven't you heard " sticks and stones will break my bones...
Siz duymadınız mı? Sopa ve taşlarla kemiklerini kıracağım.
- Sticks and stones, Sidney.
Beni üzüyorsun, Sidney.
With sticks and stones...
Taş ve sopayla...
Until Monday, this is Barry Champlain reminding you that... sticks and stones can break your bones, but words cause permanent damage.
Pazartesi görüşene kadar. Ben Barry Champlain. Unutmayın. "Taşlar ve sopalar kemiklerinizi kırabilir ama sözcükler kalıcı zarar verir."
Sticks and stones may break my bones... but nothing will ever kill me.
Sopalar ve taşlar belki kemiklerimi kırabilir ama hiçbir şey beni öldüremez.
Sticks and stones, Miss Kyle.
Sözleriniz beni incitemez, Bayan Kyle.
Sticks and stones.
İncitemez.
They're just sticks and stones.
Onlar sadece tahtalar ve taşlar değil.
"Sticks and stones may break my bones, but names will never hurt me."
"Sopalar ve taşlar kemiklerimi kırabilir, ama asla isimime zarar veremez"
Sticks and stones will break my bones, but names will never hurt me.
Taşlar ve sopalar kemiklerimi kırabilir ama isimler bana zarar vermez.
Sticks and stones will break my bones, but tanks will never hurt me.
Ne kadar uğraşırsanız uğraşın, tanklarınız bana zarar veremez.
Sticks and stones.
- İstediğin kadar konuş.
- Hey, sticks and stones, baby.
- Söylediklerin umrumda değil, bebek.
Oh, sticks and stones.
Ah, çok komiksin.
- Sticks and stones.
- Gün olur devran döner.
Is this about sticks and stones?
Yani duymazlıktan mı gelmeliyiz?
Sticks and stones won't break my bones, so you can imagine how I feel about being called names.
Sopalar ve taşlar kemiklerimi kıramaz, o yüzden isim takıldığında ne hissetimi anlayabilirsin.
Sticks and stones, Barber.
Boşa nefes tüketme, Barber.
He could've responded, espousing sticks and stones or walked away.
Ona uygun cevabı verebileceğini sanıyorum. Bu aşağılamaları kabullenerek çekip gidebilirdi.
Sticks and stones, Ling.
Söylediklerin bir kulağımdan girip, diğerinden çıkıyor.
Sticks and stones may break my bones, but touch my heart, I'll shoot you?
Aslında bir kulağımdan girer,.. ... diğerinden çıkar ama kalbime dokunursa seni öldürürüm.
Sticks and stones, Dawson.
- Ve de suçlu. Taşlar ve sopalar, Dawson.
* Sticks and stones and words that stuck to me like *
* Sopalar ve kayalar ve kelimeler yapışıyor üstüme aynen *
Ah, sticks and stones may break my bones, but words will never harm me.
Ah! Sopalar ve taşlar canımı yakabilir ama kelimeler bana asla zarar veremez.
Sticks and stones may break my bones, but I'm Jesus and you aren't.
Sopalar ve taşlar kemiklerimi kırabilir, ama İsa benden başkası değildir.
Now years ago... Captain Jack helped build Palm Corners by dragging sticks and stones from the swamps.
Yıllar önce Kaptan Jack Palm Corners'ın yapmına bataklıklardan dal ve taşları sürükleyerek yardım etti.
Sticks and stones may break my bones, but words can never hurt me.
Kelimeler beni asla yaralamaz fakat çubuklar ve taşlar kemiklerimi kırabilir.
Sticks and stones, but you'd have done the same if she double-crossed you instead of me.
Ama sen de aynısını yapardın benim yerime sana ihanet etseydi.
Well, you can fight monsters naturally, with sticks and stones.
Canavarlarla da doğal yoldan savaşabilirsin, sopalarla taşlarla.
Let me show you that sticks and stones may break my bones
Sana taş ve sopaların kemiklerimi kırabileceğini...
- Sticks and stones, love.
- Ne söylesen boş aşkım.
- Sticks and stones, sweet potato.
- Canını yakmaya çalışıyor patatesim.
You know what they say, sticks and stones.
Ne derler bilirsin, sopalarla taşlar.
Sticks and stones, fatso.
Saçmalama, şişko..
Sticks and stones.
Sopalar ve taşlar.
- Sticks and stones, compadre.
- Yeter artık, dostum.
- Well, it's like sticks and stones.
- Çelik çomak oynamak gibi işte.
I am the sticks and stones kind.
Değnekler ve taş türüyüm.
Sticks and stones.
Tahtalar ve taşlar.
Sticks and stones may break my bones...
Ama sözcükler sonsuza kadar acıtır.
Sticks and stones.
Sticks and stones.
Sticks and stones...
Taşlı sopalı...
Over sticks and over stones But don't go breaking any bones
Taşların sopaların üzerinden Ayaklarını kırmadan
STICKS AND STONES
Sen ölüsün. Taşlar ve sopalar kemiklerimi kırabilir
"Sticks and stones may break my bones," and meaning it!
Ciddiyim, bu çok doğru.
¶ Politics and dirty tricks. ¶ ¶ I got no time for stones and sticks. ¶ ¶ Politics and dirty tricks. ¶
Küçük bir araştırma yaptım ve bu olağanüstü. kitabı yazan o isimsiz genç adamın aslında kendi öğrencilerimden biri olduğunu buldum, inanılmaz değil mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]