English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ S ] / Stick it

Stick it translate Turkish

4,727 parallel translation
Can't I just stick it in Skinner's sloppy joe?
Skinner'ın kıymalı sandviçine koysam olmaz mı?
Got down on one goalie pad, I said, "Robin, could we keep dating but I get to stick it to other babes?"
Bir dizliğimin üzerine çöküp dedim ki : "Robin biz çıkmaya devam ederken diğer cıvırlara da çufçuflasam olur mu?"
I really wanted to stick it to Louise Marsh.
Louise Marsh'a çufçuflamayı çok istiyordum.
I told her where she could stick it, of course.
Cehenneme kadar yolun var dedim, tabii ki.
Stick it to your old man.
Babanın gözüne sokmaya mı?
You don't stick it up your own freakin'ass.
- Kendi götüne sokmamalısın.
Let's... let's shack up... and stick it to our cable providers.
Hadi, bir çatıyı paylaşalım ve kablolu TV sağlayıcılarımıza günlerini gösterelim.
I did stick it to his ex-wife... repeatedly.
Onun eski karısına, çaktım... defalarca.
I did stick it to his ex-wife... repeatedly.
Onun eski karısına çaktım... Defalarca.
A chance to finally stick it to the management for once.
Nihayet yönetime gününü gösterme şansı olacaktı.
Ta your pizza and stick it up your ass.
Al pizzanı, götüne sok.
Stick it under my arm, if you can.
Mümkünse kolumun altına sıkıştırın.
Stick it under my arm if you can.
- Yapabiliyorsanız kolumun altına sıkıştırın.
I hope you told him where to stick it!
Nerede değiştireceğini söylemişsindir umarım!
No, I'll stick it on charge in a minute.
Hayır, üstüme bir şeyler geçireceğim.
Please, let's just stick it in and get this over with.
Lütfen, şunu sokalım da bitirelim.
I was gonna take her to Chez nous, get the chef to stick it in a cream puff.
Onu Chez Nous'ya götürüp, yüzüğü kremalı pastanın içine koyduracaktım.
The least she can do is stick it out at a little- -
Hiç değilse biraz sebat edip...
Because you promised Jesus to stick it out.
Çünkü İsa'ya sonuna kadar gideceğine söz vermişsindir.
Stick it Lily.
Sağlam in, Lily.
Stick it!
Sağlam in.
I'm gonna make'em stick it out one more day and try to make this work.
Onlara bunu bir gün daha dayatacağım ve işe yaramasını sağlayacağım.
I am really gonna stick it to him.
Onun canına okuyacağım.
But no, you had to go and stick your little nose in places that it doesn't belong. Let me tell you something!
Sana bir şey diyeyim bak :
- I've done that for the past two months, and every time she pees on the stick, it's bad news, and then I get depressed thinking about my husband banging my mom,'cause we selfishly want to have a baby with some of our DNA... and maybe my mom can't get pregnant anymore,
- Son iki aydır bunu yapıyorum zaten ama çubuğa her işediğinde haberler kötü oluyor ve ben de bunalıyorum kocamın annemi becerdiğini düşünüp duruyorum hem de sırf kendi DNA'mıza sahip bir bebek isteyecek kadar bencil olduğumuz için.
and we've crossed this line for no reason, and every time I'm reminded it's not me banging my husband, and it's not me peeing on the stick, and it's not me that gets to have the baby!
Belki de annem artık hamile kalamıyordur ve boş yere bu kadar ileri gitmişizdir ayrıca her defasında da kocamın becerdiği kişinin ben olmadığımı çubuğa işeyen ve bebeğe hamile kalacak kişinin ben olmadığımı hatırlıyorum!
I'm not about to apologize for it because some China doll has a stick up her ass.
Bunun için özür dileyecek değilim çünkü bazı Çin bebeklerinin onun kıçına sokmaya bir sopası var.
Let's set a date... and stick to it.
Bir tarih belirleyelim ve ona bağlı kalalım.
Well, why set a time if you're not gonna stick to it?
Madem uymayacaksın neden saat söylüyorsun o zaman?
- THEY WANT THEIR NIPPLES TO STICK OUT. IT SHOULD FEEL GOOD.
İyi hissettiriyor olmalı.
It'll be OK if we stick together.
Birlikte olursak sorun olmayacaktır.
It's coated with pixie stick dust. Pass.
- Üstünde Pixie Stick şekeri var.
That's our agreement, and we're gonna stick to it.
Anlaşmamız bu ve bağlı kalacağız.
You haven't got a clue. " Yeah, it's like they stick to you.
Evet, yapışıp kalıyorlar.
Every time she pees on a stick, it's bad news.
Ne zaman çubuga isese haberler hep kötü.
Let's stick a shrimp in there and see if it swims.
İçine karides atıp yüzüyor mu diye bakalım.
You just have to stick at it...
Sadece peşini bırakmaman lazım...
I got the wrong end of the stick when I were last up here, but it were my mistake.
En son geldiğimde seni yanlış anlamışım. Ama bu benim hatamdı.
It's an ugly stick. In her case it was a club.
- "Götüme" diye söylenmiyor muydu o?
Or maybe Nak is just using a stick to pick it up.
Ya da belki limona ulaşmak için çubuk falan kullanmıştır.
What is a bang stick? Oh, it's a specialized firearm that can be used underwater.
Su altında kullanılmak üzere tasarlanmış özel bir silah.
The fire had melted it to the inside. And since CSU didn't find any buckshot on the boat, I'm thinking our victim Jason Brant used the bang stick to defend himself against his attacker.
OYİ teknede başka kovan bulamadığına göre bence kurbanımız Jason Brant silahı kendini korumak için kullanmış.
Whoever did it used a garrote, which is a stick that you put through the rope, and you just kind of keep twisting, and...
Bunu yapan kişi boğma ipi kullanmış. Ucunda çubuk olan bir ip ve çevirerek sıkıştırılıyor.
And I can't fall on the floor,'cause I might stick to it.
Yere düşemem çünkü düşersem yapışıp kalabilirim.
Each remora has a suction pad on its head which it can stick to animals to get a free ride.
Her remoranın kafasında, hayvanlara tutunarak ücretsiz yolculuk sağlayan bir vakum yastığı var.
So trust me, it'll stick.
İnan bana faydası olacak.
You can't just stick the word "party" on anything and make it fun. You're just mad because you missed
Her şeyin sonuna "parti" ekleyip, eğlenceliymiş gibi gösteremezsin.
Look, I know it's bad right now, okay, but we stick to the plan.
Şu an kötü olduğunu biliyorum ama plana sadık kalacağız.
It may stick in your gullet as it sticks in mine, but when all is said and done, he is in the right.
Ve bu senin gırtlağına saplanacağı gibi benimkine de saplanır fakat söylediği şeylerde hakkı var.
I couldn't get it to stick.
Bir türlü işin sonunu getiremedim.
He's been trying to make the slave driver accusations stick for months and you've just handed it to him on a plate.
Kölelik suçlamalarında bulunmak için aylardır yer arıyordu sen de ekmeğine bal sürmüş oldun.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]