Teach him a lesson translate Turkish
301 parallel translation
Yes, get up and teach him a lesson.
Evet, ona bir ders ver.
- Maybe to teach him a lesson. How?
- Belki ona bir ders vermek içindir.
If he'd hand me The Post, I'd slug him. That was to teach him a lesson, you know?
... bana "The Post" u uzatırsa, yumruğu indiriyordum.
Teach him a lesson.
Ona ders olsun.
Terrible things and I've brought him up here to apologize to try to teach him a lesson
- Bir sorun mu var Bayan Woodry? - Kendisi çok yaramaz bir çocuk.
Teach him a lesson, so he'll have enough.
- İyi bir ders ver ona. - Teke tek gelin.
If we don't teach him a lesson, how do we know what he'd steal next?
Onlara bir ders vermezsek bir dahaki sefere kim bilir ne çalarlar.
We'll use another gun to teach him a lesson.
Ona bir ders vermek için başka bir silah kullanalım.
Not enough to teach him a lesson.
Ona ders vermeye yetmedi.
No, we only left him there for a few months to teach him a lesson.
Hayır, ona bir ders vermek için sadece birkaç ay orada tuttuk.
Hashitani, teach him a lesson.
Hashitani, Ona iyi bir ders ver.
I only meant to teach him a lesson.
Sadece ona bir ders vermek istemiştim.
Kannuki, teach him a lesson.
Göster marifetini.
Let's teach him a lesson!
Ona bir ders verelim!
- Let me go, I will teach him a lesson!
- Bırak beni. Tanrının cezası.
Somebody's got to teach him a lesson.
Biri ona dersini vermeli.
I'll teach him a lesson.
Ona gününü göstereceğim.
Too bad what happened to him. But maybe it'll teach him a lesson.
Başına gelenlere üzüldüm ama bu ona bir ders olur.
Teach him a lesson and then leave him to me!
Ona gününü göster ve sonra da bana bırak.
If I catch him, I'll teach him a lesson he won't forget.
Bir yakalarsam ona unutamıyacağı bir ders vereceğim.
Never mind, I'll teach him a lesson.
Aldırma, ben sana öğreteceğim.
Dad, this person is not trustworthy let's teach him a lesson
Baba, artık ona güvenemeyiz İzin ver cezasını vereyim!
Teach him a lesson!
Ona bir ders verin!
Especially if he wishes to teach him a lesson?
Özellikle de ona bir ders vermek istediğinde mi?
You are unworthy of such courtesy teach him a lesson
hay sana iş teklif edene! gebert şunu!
Your hands are wounded let's teach him a lesson
Sen yaralısın, bana bırak!
Teach him a lesson.
Dersini verin.
He wants to create trouble after losing in gambling We must teach him a lesson
kaybetmesine rağmen mızıkçılık ediyor ona ders vermeliydik
- After they kill Jo Riri takes the money and finds a note about a meeting with a man. He goes to that man to teach him a lesson.
- Jo'yu öldürdükten sonra Riri, paraları alır, buluşmanın yazılı olduğu notu görür, ve şantajcının yerine, saygıdeğer beyefendinin evine gider.
I'd teach him a lesson if we weren't hurrying
acelemiz olamsaydı, ona öldürürdüm
Teach him a lesson.
Dersini ver.
Now you must wear that coat as if you were proud of it. Teach him a lesson.
Bu paltoyu gurur duyuyormuş gibi giymelisin.
I must teach him a lesson
Ona ders vermeliyim!
Let me teach him a lesson
Ben ona dersini veririm
We have to lock him up for a while and teach him a lesson.
Bir süreliğine içeri tıkıp dersini vermeliyiz.
Why don't you teach him a lesson?
Neden ona bir ders vermiyorsun?
- Teach him a lesson. - And by the time you finished the lesson he was dead.
- Ve ders vermeyi bitirdiğinizde ölmüştü.
- Let's teach him a lesson.
- Ona bir ders verelim.
- I'll teach him a lesson!
- O adama dersini vereceğim!
Let me teach him a lesson.
Bana izin ver, ona bir ders vereyim.
If you really don't like it, you alone... can teach him a lesson
ayrıca 1'e karşı çok sayıda kişiyle... savaşmak yiğitçe değil... neden teke tek dövüş yok!
He wants to teach him a lesson.
Ona bir ders vermek istiyordu.
'Let me teach him a lesson.'
"Bırak da ona bir ders vereyim."
I'm gonna teach him a lesson.
Ona bir ders vereceğim.
I'm gonna have to teach him a lesson.
Ona bir ders vereceğim.
I'm just going to teach him a lesson.
Sadece ona bir ders vereceğim.
Let's teach him a lesson, and test your sword at the same time.
Hadi ona bir ders verelim Böylece yeni kılıcınıda denemiş olursun
That'll teach him a good lesson.
Bu ona iyi bir ders olur.
Maybe I want to teach him a lesson.
Belki ona bir ders vermek istiyorum.
Teach him a good lesson.
Ona iyi bir ders ver.
With men like him, you should teach them a lesson.
Bu tip erkeklerle takılmayın, bu size bir ders olsun.
teach 124
teacher 881
teachers 108
teaching 56
teacher's pet 22
teacher conference 29
teach me 88
teachet 18
teacher 881
teachers 108
teaching 56
teacher's pet 22
teacher conference 29
teach me 88
teachet 18