English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / That was quick

That was quick translate Turkish

704 parallel translation
That was quick!
Ani oldu.
Well, that was quick.
Çok hızlısınız.
- That was quick then.
- Çok çabuk geldin.
That was quick.
Çabuk döndün.
- That was quick. - Yeah.
- Bu çok keskin idi.
That was quick thinking.
Çabuk düşün, Malı gördün.
Well! That was quick.
Bu çok çabuk.
Well, that was quick
Çabuk oldu.
That was quick.
Elin çabukmuş.
- That was quick.
- Ne çabuk buldunuz.
That was quick.
Çok çabuk geldiniz.
That was quick!
Çok çabuk oldu!
That was quick.
Çok Hızlı iyileştin! Harikasınız Hocam!
Wow, that was quick.
Vav, bu çok hızlıydı.
That was quick.
Kısa sürdü.
That was quick, Ann.
Ne çabuk döndün, Ann.
Well, that was quick.
Çabuk oldu.
Jesus, that was quick.
Vay be çok hızlı geçti.
By golly, that was quick.
Vallahi, çok hızlı oldu.
- That was quick.
- Ne kadar çabuk.
That was quick.
" Çok ani oldu.
That was quick.
Ne çabuk!
- That was quick.
- Çabuk olmalıyız.
The defense was quick to point out, as their only defense, that we could establish no clear, indisputable motive for the crime.
Savunma makamı sırf savunma olsun diye aceleci davrandı. Suçu işlediğine dair tartışmasız bir neden olması hususunda net olarak yargıya varamadık.
That was a pretty quick trip you made.
Çok hızlı bir uçuştu.
That was a quick change, Leslie.
Çok çabuk kıyafet değiştirdin Leslie.
He was quick to admit that it killed the first girl.
İlk kızı onun öldürdüğünü çabucak kabul etti.
She was always quick to seize upon anything that would improve her mind... or her appearance.
Düşüncelerini ve görüntüsünü geliştirecek her ne varsa çabucak kabullenip kendine uyguluyordu.
That was quick
- Bu hızlıydı.
- That was quick! - Yes.
Gerçekten öyle!
Well, I was just saying that the only thing that can help the Allies is for the Americans to come over here and come over quick.
Sadece diyordum ki, müttefiklere yardım edebilecek tek şey Amerikalıların buraya gelmesi, hem de çabuk.
My wife fell in love with a Polish musician... and thought that the best thing for both of us was a quick divorce.
Karım Polonyalı bir müzisyene aşık oldu ve en iyisinin boşanmamız olduğunu düşünüyordu.
That was a quick interview.
Görüşmeniz uzun sürmedi.
Didn't I say that fella Quick was made for my Clara?
Quick'in benim Clara'mda gözü olduğunu söylememiş miydim?
- Well, that was a quick decision.
- Vay, bu ne çabuk karar değişikliği.
Very excited he was, and he said... to get to his house as quick as I could... that his girl had been raped.
Çok heyecanlıydı ve hemen onunla... evine gitmemi istedi... kızına tecavüz edildiğini söyledi.
That was awfully quick.
Bu çok çabuk oldu.
Well, that was the quick way to get it down.
İşte, onu indirmenin en kestirme yolu buydu.
I want the colonel to know that what happened tonight, the way it happened, was so quick that I hardly had time to marshal my forces.
- Kulak misafiri oldum, efendim. Albay'ın bilmesini isterim ki, bu gece olanlar müdahale etmeme fırsat vermeyecek kadar ani gelişti.
I was quick on the draw. You beat me that time, pal.
- Silahımı çekmekte hızlıydım.
That was a quick conference.
Çok hızlı bir konferanstı.
First of all, I'd like to emphasize the fact that the German staff was not expecting to achieve such a quick, resounding success.
Öncelikle şunun altını çizmeliyim ki Alman kurmayları bu kadar ani ve ses getiren bir başarıya kavuşacaklarını beklemiyorlardı.
I got out the way of most of them rocks faster than the lightning in God's mind, cause I made it up in my head, just that quick that I was gonna beat the death that was coming at me.
Çünkü kafama koymuştum. Hem de o kadar kısa sürede. Bana gelen bu ölümü yeneceğimi kafama koymuştum.
Ooh, that was quick.
Çabuk geldi.
The eye that the quick lime fucked was mine.
Kireç yüzünden de sikilen benim gözümdü.
BESIDES THAT, I WAS QUICK AS GREASE LIGHTENING AND I COULD ALWAYS GET AWAY.
Ayrıca, ışık kadar hızlıydım ve her şekilde kaçabildim.
Well, that was quick.
Oldukça hızlısın.
- Well, that was a quick 60 days.
- 60 gün ne kadar çabuk geçti.
Then he said that I was to get my white ass out of there quick or he'd cut it.
Sonra da... oradan hemen toz olmami, yoksa ben ¡ dograyacagini söyled ¡.
You know, here in Jerkville, where these yokels... is busy flicking dandruff off their mail-order suits... they forget awful quick that it was men like you that made it... safe and possible for them to lead out their dull little lives.
Biliyor musun, bu gerzekler kasabasındaki cahil taşralılar... ucuz elbiselerinden kepek silkelemekle o kadar meşgul ki... bu sıkıcı, küçük hayatlarını güvenli ve mümkün kılanların... senin gibi adamlar olduğunu çok çabuk unuttular.
People who knew her when she was young said that she was quick and bright, and full of fun.
Onu gençken tanıyan insanlar onu çabuk, akıllı ve neşe dolu olduğunu söylediler.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]