The key translate Turkish
16,602 parallel translation
I need you to keep Sabrina busy while I get the key to Ezra's.
Ben Ezra'nin anahtarlarini alirken senin Sabrina'yi oyalaman gerek.
No, Sara just didn't want anybody seeing her get the key.
Hayır, Sara kimsenin anahtarı aldığını görmesini istemedi.
All right, the key with Hot Pockets... a lot of paper towels.
Pekâlâ, anahtarınla birlikte, bir sürü kağıt havlu ile Hot Pockets börekleri.
The key ingredient is the "Fire of the Gods."
En önemli bileşen ise "Tanrıların Ateşi."
This tablet could hold the key to our mission as Witnesses.
Bu tablet, şahitler olarak, görevimizde büyük önem taşıyor.
I'm gonna tie the key to Crane's neck.
Anahtarı Crane'in boynuna bağlayacağım.
So, direct skin contact is the key?
Direkt cilt teması gerekiyor yani.
- We're kind of loud. - Maybe just give me the key back.
Belki de anahtarı vermelisin.
Give me the key.
Anahtarı ver.
The key to dealing with parents is boundaries, especially when you're dealing with a narcissistic mother.
Aileye katlanmanın sırrı, sınır koymaktır. Özellikle de egoist bir anneyle uğraşıyorsanız tabii.
The door, the key.
Kapı, anahtar.
This man is the key to us stopping Zoom, the key to me saving my daughter.
Bu adam Zoom'u durdurmanın anahtarıydı. Kızımı kurtarmanın anahtarıydı.
- This is the key to his prison cell.
- Hapishane hücresinin anahtarı.
Apparently, that's the key to making it work.
Görünüşe göre, bu da beni bu işin anahtarı yapıyor.
Look, Lucien engineered his venom from the seven werewolf packs, so maybe that's the key to a cure.
Bak, Lucien zehrini yedi kurtadam sürüsünden elde etti.... belki panzehirin anahtarı budur.
And it turns over when you put the key in.
Anahtarı takınca da çalışıyor.
If he's the warlock that took your memories... he could be the key to everything.
Anılarını alan büyücü o ise, her şeyin anahtarı da o olabilir.
Clary's the key.
- Clary her şeyin anahtarı.
- That's the key word.
- Bu bir işaret oldu.
The deal was simple. The key to my freedom.
Anlaşma basitti. özgürlük anahtarı.
I mean, this... this guy could be the key to exposing the cover-up.
Demek istediğim bu adam, örtbası ifşa etmemiz için bir anahtar olabilir.
But do so knowing that I am the only one holding the key to his mind.
Ama aklının anahtarı sadece bende var, aklında bulunsun.
So if Tim stayed in a hotel there, maybe that's why he had the key card.
Tim orada bir otelde kaldıysa anahtar kartı da bu yüzden vardır.
Emile is the key to all of this, by the way, if you're too clueless to figure that out.
Emile, tüm bunların anahtarı, bu arada. Bunu anlamayacak kadar şaşkınsanız hani.
Third time, they throw away the key.
3. kez olursa müebbet yersin.
Can we get the key by next week?
- Anahtarı haftaya alır mıyız?
You've got the key!
Anahtar senin üzerindedir!
We throw away the key.
Anahtarı dışarı atıyoruz.
Now, who got the key to the cell?
Hücrelerin anahtarları kimde?
The key to the success for the James Gang has always been speed, quickness.
James çetesinin başarı anahtarı hızlı ve çabuk hareket etmeleriydi.
It's so don't nobody steal the key.
Kimse anahtarları çalmasın diye.
But this is the key.
Ama asıl anahtar bu.
And for many, many years, I tried to please him, I gave him as much of myself as I could because I thought that he held the key to who I was meant to be, to a - - a big life.
Yıllarca onu memnun etmeye çalıştım, ona verebildiğimce çok şey verdim kendimden çünkü yaşamam gereken övünülecek o hayatın anahtarını elinde tuttuğunu düşünüyordum.
The key's in the door!
Anahtarlar kapının üstüne.
The key word being "yet."
Bilgisayarın yerini buldum.
Francis Scott Key wrote "The Star-Spangled Banner"
Francis Scott Key
Right, so there was no way that he could have been involved with the journey to the Catacombs, but here is the thing about Key.
Yeraltı Mezarlığı'na yapılan yolculuğa katılmış olamaz. İşte asıl nokta da bu.
Yeah, see, Joe, there's no easy way to say this, but, um... I offered that key to the Wendigo.
Bunu söylemek hiç kolay değil Joe, ama, um... o anahtarı Wendigo'ya önerdim.
But you needed a key piece of evidence to crack the case.
Davayı sonlandırmak için kilit delile ihtiyacınız var mıydı?
Ben, she's gonna stab you in the chest with a car key.
Ben, araba anahtarını göğsüne saplar.
Local authorities have yet to identify key suspects in the homicide, but we are just getting word that it was Hamlin being
Yerel polis hâlâ cinayetin şüphelilerini bulmaya çalışıyor fakat aldığımız bazı duyumlara göre...
To send your message, press the pound key.
Mesajınızı göndermek için kareye basın.
- Do you have a key to the box?
- Sizde Posta kutusunun anahtarı var mı?
So you can deal with them, or give me the damn key as we had agreed.
Özel güçlere karşı şansınızı deneyebilirsiniz - Anlaştığımız gibi ya da, anahtar verebilir.
And according to my intel, every employee carries a key card that grants them access to their secret floor in the Yakatomi building.
Ve aldığım bilgiye göre her çalışan bir anahtar kartı taşıyor ve bu da Yakatomi binasındaki gizli kata giriş izni sağlıyor.
No. Anything back on the 999 key?
Hayır, hayır.
Mike has the key.
- Mike'ta anahtar var. Girelim işte.
He just may be the key to everything.
- Her şeyin anahtarı o olabilir.
Laura, in the last session, you had identified a key challenge for you... namely, rebuilding trust in Joe.
Laura, son seansta senin için... en zorlu olan şeyden bahsetmişsin. Joe'ya yeniden güvenmek.
A key to the very long, successful career of Jesse James is unless you grew up with him or unless you fought with him in the war, no one knows what he looks like.
Jesse James'in uzun ve başarılı kariyerinin anahtarı onunla beraber büyümeyen ya da savaşta onunla beraber savaşmayan kimsenin nasıl göründüğünü bilmemesiydi.
Key fact if you want to last the month.
Ayı geçirmek istiyorsan ana unsur bu.
the keys 142
the key is 18
keys 492
keyser 16
keyes 113
keys clacking 30
keys jingle 29
keys jangle 38
keyboard clacking 43
the king in the north 53
the key is 18
keys 492
keyser 16
keyes 113
keys clacking 30
keys jingle 29
keys jangle 38
keyboard clacking 43
the king in the north 53
the king is dead 59
the king 315
the kitchen 110
the killing 24
the knife 97
the kiss 47
the kid 193
the kid's right 17
the killer 104
the kids 302
the king 315
the kitchen 110
the killing 24
the knife 97
the kiss 47
the kid 193
the kid's right 17
the killer 104
the kids 302