The kitchen translate Turkish
12,012 parallel translation
And Ms. LeMarchal's daily news briefings are in the kitchen, if she's up to it.
Bayan LeMarchal'sın günlük haber bildirileri mutfakta, eğer uyandıysa.
Check the kitchen.
Mutfağa bak.
Now the kitchen has me on a steady diet of plain broth And foul-smelling herbs.
Şimdi bana sağlıklı bir diyet hazırlanıyor, değişik kokulu bitkilerle.
There's a shoebox on the kitchen table with some letters in it.
Mutfak masasının üstünde, içinde bazı mektuplar olan ayakkabı kutusu var.
- Is the kitchen in the guest house broken?
- Konuk evindeki mutfakta sorun mu var?
I don't walk around. I was only going to the kitchen to get food.
Dolaşmıyordum, sadece yemek için mutfağa gidiyordum.
She just collapsed in the kitchen while making lunch for me.
Bana yemek hazırlarken bir anda mutfakta bayıldı.
Well, mom said I couldn't leave the kitchen till I finished eating my dinner.
Annem yemeğimi bitirene kadar mutfaktan çıkamazsın dedi.
I'll be in the kitchen, if you need me, call for me. Ms. Oh Ri Jin.
– Mutfakta olacağım eğer ihtiyacın olursa çağırırsın. – Oh Ri Jin.
You, go to the kitchen and help your mom!
Mutfağa git ve annene yardım et.
It's in the kitchen.
Sürprizin mutfakta.
But is a cook allowed out of the kitchen? Get back into the kitchen.
Ancak aşçının mutfaktan çıkmasına izin verilmemeli.
There's raisin balls in the kitchen, if you want them.
İstersen mutfakta üzüm köftesi vardı.
- Come into the kitchen.
- Mutfağa buyrun.
I found it in the kitchen.
Mutfakta buldum.
Ok. I left you some cash in the kitchen, In case you guys want to get some pizza tonight.
Gece pizza yemek isteyebilirsiniz diye mutfağa para bıraktım.
There's a shoebox on the kitchen table with some letters in it.
Mutfak masasının üstünde içinde bazı mektuplar olan bir ayakkabı kutusu var.
I nipped out when you and Pat were in the kitchen.
Sen ve Pat mutfaktayken dışarı çıktım.
Ishita let's go in the kitchen to prepare breakfast.
İshita kahvaltı hazırlamak için benimle mutfağa gel.
♪ Now Mama's in the kitchen cookin'♪
# Anne mutfakta yemek pişiriyor #
He and his wife let us use the kitchen in the main house whenever we want.
O ve karısı, ana evdeki mutfağı istediğimiz zaman kullanmamıza müsaade ediyor.
It's on the kitchen counter.
Mutfak tezgahında.
They're not in the kitchen drawer.
Mutfak çekmecesinde yoklar.
They're under the sink in the kitchen.
Mutfak lavabosunun altında.
They gave me a panic button in the kitchen, and when I went to get your water, I pushed it.
Mutfağa bir panik düğmesi koydular ve size su vermeye gittiğimde ona bastım
Um... uh, the phone's in the kitchen if you need to make that call.
Dediğin kişiyi arayacaksan telefon mutfakta.
Can we talk about this in the kitchen?
Bu konuyu mutfakta konuşabilir miyiz?
Read that in the kitchen, Bud, all right?
Bud, onu mutfakta oku, olur mu?
But when I came into the kitchen, there was a fresh pot brewing and there was Elena, just sitting there sipping her tea with that beautiful smile on that makes you feel like you're the only guy in the world.
Fakat ben mutfağın içine girdiğimde, yeni demlenmiş bir demlik vardı ve Elena oradaydı... O tatlı gülümsemesi ile çayını yudumlayıp oturuyor ki dünyadaki tek adam sensin gibi hissettiriyor.
Mm. We're talking about the chocolate-chip ones from the kitchen.
Mutfaktaki çikolata damlalı olanlardan.
Could be bleeding out on the kitchen floor.
Mutfakta, yerde kan kaybediyor olabilir.
Would you please have a cup of tea with me in the kitchen?
Benimle mutfakta çay içer misin?
Now she's keeping all her rakes in the kitchen like a chump.
Şimdi kadıncağız bütün tırmıkları mutfakta tutuyor, rezalet yeminle.
That's the kitchen.
Orası mutfağa çıkıyor.
Oops. Well, back to the kitchen for me.
O zaman ben mutfağa dönüyorum demek ki.
Yuck to the kitchen, but it's got a view.
Mutfak berbat ama manzarası çok güzel.
Mrs Patmore gave me two lemons and I left them on the kitchen table.
Bayan Patmore iki tane limon vermişti. Ama onları mutfak masasında unuttum.
Oh, I meant to bring lemonade but I left it on the kitchen table.
Biraz limon da getirecektim ama masanın üzerinde unutmuşum.
Come into the kitchen.
Ben akşam yemeğini hazırlarken siz de mutfağa gelin.
I must be off, but my niece, Lucy, is in the kitchen.
Benim çıkmam gerek ama yeğenim Lucy mutfakta.
I mean, Mrs. Ahluwalia, you have mad skills in the kitchen.
Yani Bayan Ahluwalia, mutfakta çılgın yetenekleriniz var.
That is our signal to go into the kitchen and talk about how much we like Camille.
Bu, mutfağa gidip Camille'i ne kadar sevdiğimizden bahsetme işaretim.
Can't you go in the kitchen?
Mutfağa gidemez misin?
We'll go in the kitchen.
Mutfağa geçelim.
The part about finding the body in your kitchen works fine.
Cesedi mutfağında bulduğun kısımda bir sorun yok.
This was a kitchen, the stables were back there.
Burası mutfakmış, ahırlar da arkadaymış.
Prints from an extra wine glass in the kitchen sink
Lavabodaki ekstra şarap kadehindeki izler Lance Kingman'a ait.
The assailant used a weapon found inside the home, A house tool, rope, A kitchen knife.
Her olayda saldırgan silahı evin içinde buluyordu, ev eşyası, ip, mutfak bıçağı.
What was the murder weapon? It was a knife in the victim's kitchen.
Kurbanın mutfağındaki bir bıçakmış.
Man, you're not pitching shit unless she miraculously changes her mind, and I work out of her kitchen until the day she says otherwise.
Mucizevi şekilde fikrini değiştirmediği sürece nah sunarsınız program falan. - Aksini söyleyene dek mutfağında çalışmaya devam edeceğim.
You know we're putting in a new kitchen to feed the homeless thanks to you.
Sayenizde evsizleri doyurmak için mutfağı yeniledik.
kitchen 211
the king in the north 53
the king is dead 59
the king 315
the keys 142
the killing 24
the knife 97
the key 237
the kiss 47
the kid 193
the king in the north 53
the king is dead 59
the king 315
the keys 142
the killing 24
the knife 97
the key 237
the kiss 47
the kid 193