English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Then i won't

Then i won't translate Turkish

1,765 parallel translation
I start getting it and then my fingers won't do it.
Önce iyi başlıyorum sonra parmaklarım işe yaramıyor.
If they won't let me in the Egyptian heaven because my daughter hates me. Well then, I guess, that's just the way it goes.
Eğer kızım benden nefret ettiği için beni Mısır cennetine almayacaklarsa, eh, ne yapalım, almazlarsa almasınlar.
- Then I Won't bring the lube.
- O zaman kremi almıyorum.
And if by tomorrow morning you still have doubts then leave before anyone wakes up and I won't say a word.
Sabah hala kuşkuların olursa kimse uyanmadan gidersin tek kelime etmem.
Oh, so I won't ever get it back, then? No.
Bir daha geri alamayacağım yani?
Then I guess you won't mind being first.
Madem öyle aşağı ilk sen in o zaman.
Then how about I make it crystal clear to my 35 million readers exactly who runs Hollywood and won't fire these traitors?
O zaman 35 milyon okuyucuma, Hollywood'u kimin yönettiğini ve hainleri kimin kovmadığını açıklasam nasıl olur?
So it won't be a big deal if I tell them about you then.
O halde onlara senden bahsetmemin pek bir önemi olmaz.
Well, then he won't know I had it, too.
Öyleyse benim sürdüğümü de bilmeyecek.
Okay, but if I tell you that the plumbing's not up code, that we have termites and that the chairs won't be there until after we open, can I drown in self-pity then?
Tamam, su tesisatının bozulduğunu, her yeri karıncaların bastığını yeni sandalyelerin açılışa kadar gelmeyeceğini söyleyecek olursam... Kendime haksızlık etmiş olur muyum?
Now, if I go out there and I lie to the American public and tell them that we're on top of this, and then some other bomb goes off somewhere... they won't believe a single word I say.
Eğer ben şimdi oraya çıkıp, her şey kontrol altında diyerek Amerikan halkına yalan söylersem... ve başka patlamalar da olursa söylediğim tek bir kelimeye inanmazlar. Bunu yapamam.
Then you're going to have to figure out a way to get them,'cause without those schematics, I won't know what I'm looking for.
O halde, o dosyalara erişmenin bir yolunu bulman gerekiyor çünkü o şematikler olmazsa, ne aradığımı bilemem.
I... if I just can ride it out... I figure if I can keep him talking and keep him drinking... then he won't be able to pull the trigger.
Ben... eğer onu dışarı çıkarırsam, eğer sürekli konuşturursam... ve içirirsem, tetiği çekmeye müsait olamayacak.
Every time it turns off, I think, oh, maybe it won't turn on again, but then it does.
Her sustuğunda, belki yeniden başlamaz diye düşünüyorum, ama sonra başlıyor.
"and then I'll be gone and we won't have to play this game any more."
"... ben gidince de, artık bu oyunu daha fazla oynamamıza gerek kalmayacak. "
Well, I guess you won't be needing me, then.
Bana ihtiyacın olmayacak sanırım.
But then I won't be able to see as well.
Ama o zaman da göremeyeceğim.
And then maybe, just... just maybe, all the bad things I've been dreaming about won't happen.
Ve sonra belki... bir ihtimal rüyamda gördüğüm tüm o kötü şeyler olmaz.
Not going to school! Then I won't have to worry about you either!
Bunu istiyorsan söyle de bizi okulla uğraştırma.
Then I won't get ribs.
Pirzola almam o halde.
If you stop fooling around with that bitch... then I won ´ t have any reason to be
Eğer sen o kaltakla haşne fişne atmayı kesseydin o zaman benimde bunu yapacak bir nedenim olmazdı.
- I won't, then.
Yapmam.
Then you won't mind if I check for myself, right?
O zaman bunu kontrol etmem sizin için sorun olmaz, öyle değil mi?
Maybe I won't be a doctor, but then I'll be something else.
Belki bi doktor olurum, ama başka bir şey olduktan sonra.
Then I won't tell you about Dr. Montgomery's sex bet. With the overly hot Dr. Sloan?
O zaman, Dr. Montgomery ile ateşli Dr. Sloan arasındaki seks iddiasını sana söylemeyeceğim.
Okay, well, I won't get in your way then.
Neredeyse bitti. Tamam, ayağına dolanmayayım.
And if it does, well, then I won't care, will I?
Yani öldürecek gibi olmazsa aldırmamalıyım, değil mi?
There are some... - and no, I won't name them - who first procure you for the coronation, next to preach at it, and then to write books defending it.
Bazıları, isim vermek istemiyorum, önce taç giyme törenine getirtmek için, vaaz çekiyorlar, sonra dediklerini savunmak için kitap yazıyorlar.
And if it's nothing, then it's nothing and I won't bother you again.
Eğer o zaman bir şey değilse, bir şey değildir. Bir daha seni rahatsız etmem.
Oh... well, you won't mind if I borrow the funnies then, will you?
Eğlencene engel olmamda bir sakınca yoktur herhalde değil mi?
You know, it's just sometimes I think that if I don't make things happen, then they won't, because no one will want them as much as I do.
Bazen düşünüyorum ki eğer bunu ben yapmazsam, kimse yapmayacak çünkü kimse bunu, benim kadar çok istemiyor.
If I kill you, then I won't know where to find the Kimuras.
Seni öldürürsem Kimura'ları nerede bulacağımı öğrenemem.
True. Then I won't thank you.
Doğru.Tamam, teşekkür etmeyeceğim.
Nothing. Then you won't mind if I take a look in there?
- İçine bakabilir miyim?
Then I'm sure you won't mind waiting in holding until I believe you.
O zaman sana inana kadar nezarette bekleyiver.
Good, then I won't have to look at you.
Güzel. Sana bakmak zorunda kalmayacağım.
First he made a mistake. And if you won't go today then may be you'll be on mistake, come on just go Come on, I'll come with you, You will come too.
bak birkez hata yapmış olabilirsin sende bir hata yamış olabilirdin ama aynı hata iki kere tekrarlanmaz hadi git bul onu hadi bende seninle geliyorum sende mi geliyorsun
No, it's just... I already know I won't be into it so why pretend and then let her down, right?
hayır, o sadece... epeydir biliyorum fakat ben bu durumların içinde olmayacağım. arkadaşıymış gibi görün, sonra da onu becer, değil mi?
Because then I won't be able to relax in my backyard.
Çünkü bahçemde rahat hareket edemiyor olurum.
I won't call you a liar. If you say he didn't show, then I believe you.
Yalan söylüyorsun demeyeceğim, eğer hiç gelmedi dersen, sana inanırım.
Then fine, i won't.
Tamam o zaman, gelmem.
Then I won't care if anyone comes in my way.
Benimle gelen için endişem yok.
Then I won't care who comes in my way.
Benimle gelen için endişem yok.
I want to rescue them but you staying won't make any difference alright then
Herkesi geri getirmek istiyorum! Ama burada kalırsan... Anladım.
This involves whether I'd be expelled from school or not, I want to put in my best effort too, then I won't feel so grieved.
Bu benim okuldan atılıp atılamamamı da içerdiği için, ben de elimden geleni yapmak istiyorum, bu sayede vicdanım rahat olacak.
Well, then I'm sorry, but his little girl won't be available to be returned.
O zaman üzgünüm küçük kızı geri gelemeyecek.
Then I'll keep typing it so that hers won't hurt.
Sonra ben yazarım, onunkiler acımaz.
Would you like to come up and have some coffee? But then I won't sleep, Who's talking about sleeping?
girip bir kahve içmek ister misin ama o zaman uyuyor olmayacağım uykudan kim söz ediyor ben konu üzerinde kalmayı düşünüyorum
I won't lie to her then try the four magic words.
Ona yalan söyleyemem. Öyleyse sihirli kelimeleri kullan :
Well, if I let everyone out, then I won't have bargaining chips.
Eğer herkesi bırakırsam, o zaman elimde pazarlık için bir şey kalmaz.
Or maybe he won't, and then I'll finally get what I want for christmas.
Yada belkide dönmez, bende böylece noel için istediğim hediyeye kavuşmuş olurum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]