English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ T ] / Threatened

Threatened translate Turkish

5,897 parallel translation
Andrew accepts that without feeling needlessly threatened.
Adrew bir tehdit hissetmeden bunu kabul ediyor.
- No, see... - Or the violence that he threatened the boy with?
- Hayır, bakın, bu doğru değil...
He threatened to kill her if I didn't cooperate.
İş birliği yapmazsam, onu öldüreceğini söyledi.
He stood up, threatened Benton, who then stabbed him with the steak knife.
Ayağa kalkıp Benton'ı tehdit etti, Benton da onu bıçakladı.
Because when my client was found not guilty, Winslow threatened me on the street as an accessory to murder.
Çünkü müvekkilim suçsuz bulunduğunda Winslow, cinayete alet oluşumdan ötürü beni sokakta tehdit etti.
So you threatened him.
Ne olmuş? - Onu tehdit ettin.
If the buyers can get past the encryption code, U.S. security would be immediately threatened.
Eğer alıcılar şifreleme kodunu çözebilirlerse Amerikan güvenliği doğrudan tehdit altına girebilir.
I turned Matt's sister into a vampire and threatened to kill Bon-Bon a couple times.
Matt'in kardeşini vampire çevirdim ve Bon Bon'u bir iki kez öldürmekle tehdit ettim.
I feel a little threatened, but I think I could take you.
Biraz korktuğumu söyleyebilirim ama seni indirebileceğimi düşünüyorum.
Narcisse threatened my parents and sister if I didn't do what he said.
Narcisse, dediklerini yapmazsam ailemi ve kız kardeşimi öldüreceğine dair beni tehtit etti.
They threatened me, my family.
Beni ve ailemi tehtit ettiler.
Who threatened you?
Seni kim tehtit etti?
And Josh threatened to quit if we didn't.
Eğer yapmazsak Josh istifa etmekle tehdit etti.
What else could these simple creatures do When threatened by the rampaging monsters known as The hulk, and his agents of s.M.A.S.H.?
Bu basit yaratıkların kudurmuş canavarlar olan Hulk ve onun E.Z.M.E. ajanları karşısında ne yapmalarını bekliyordunuz?
Someone threatened him?
- Biri onu tehdit mi etmiş? - Evet mi, hayır mı?
Father's madness, his obsession with England, threatened everyone.
Babamızın deliliği, İngiltere hakkındaki takıntılı tavrı, herkesi tehtit etmesi.
Father threatened to kill them both if they didn't marry.
Eğer evlenmezlerse babam onları öldürmekle tehtit etti.
They threatened us.
Bizi tehtit ettiler.
Did he mention that he threatened them, as well?
Onları da tehtit ettiğini söyledi mi sana?
He threatened our son?
Oğlumuzu mu tehtit etti?
Last month, a guy comes into the store, and he... he threatened Moshe.
Geçen ay dükkana bir adam geldi ve o Moshe'yi tehdit etti.
- So you threatened to kill him. - Yes, Eli.
- Demek onu öldürmekle tehdit ettin.
- I threatened to kill him.
- Evet, Eli. - Onu öldürmekle tehdit ettim.
It's reported that Alicia Florrick threatened a teacher at her daughter's Tony High School with violence for forcing her daughter to work out while sick. "
"Alicia Florrick'in kızının öğretmeni olan Tony'i kızını hasta iken çalışmaya zorladığı gerekçesiyle, tehdit ettiği rapor edildi."
I didn't know you threatened to stab a teacher.
- Bir öğretmeni bıçaklamakla tehdit ettiğini bilmiyordum.
- Yes. - In which she threatened to stab a teacher... - What?
Nasıl bir durumda bir öğretmeni bıçaklamakla tehdit etti?
You threatened her online and made fun of her
İnternet ortamında mağdura tehditler savurup kendisiyle dalga geçtiniz.
Nolan, you realize Lacey's just overreacting because she felt threatened by Jordan.
Nolan, Lacey'nin fazla tepki gösterdiğini fark ediyor musun? çünkü Jordan'ın beni tehdit ettiğini hissettim
They threatened to kill me if Hugo didn't help them.
Hugo'yu beni öldürmekle tehtit ettiler.
This scary inspector... threatened to arrest me if I didn't bring you here.
Bu korkunç müfettiş eğer seni buraya getirmezsem beni tutuklamakla tehdit etti.
I already threatened to cut public housing and dangle the multicultural rainbow package and they were so freaking happy to take it, it was pathetic.
Sosyal konutları kesmek ve çok kültürlü gök kuşağı paketini askıya almakla tehdit ettim. Korkunç derecede mutluydular.
Kaulder threatened to beat me to death with his bare hands.
Kaulder beni elleriyle öldürmekle tehdit etti.
But the west is already doing an incredible job of massively depleting and damaging the environment and taking out a lot of threatened species.
Ama Batı daha şimdiden kitlesel olarak çevreyi kirletme, zarar verme ve nesli tükenmekte olan türleri yok etme konusunda akıl almaz şeyler yaptı.
Let me ask you something, if it was your family, and their lives were being threatened, wouldn't you have done the same thing?
Bir şey sorayım sana, senin ailen olsaydı ve tehdit edilen onların hayatı olsaydı, sen de aynı şeyi yapmaz mıydın?
You threatened me a long time ago.
Beni uzun zaman önce tehdit etmiştin.
You threatened me once.
Bir keresinde beni tehdit etmiştin.
I meant you literally threatened me.
Demek istediğim beni doğrudan tehdit etmiştin.
- More like threatened me.
- Daha çok tehdit etti.
- She threatened you?
- Seni tehdit mi etti?
The husband feels like his manhood is threatened, so he acts out.
kocası şey gibi düşünür, erkekliği tehdit altında bu nedenle dışarı gider.
They were threatened.
Kendilerini tehdit altında hissettiler.
And my dad, he threatened him, but I think he's looking forward to causing trouble so much so he'll happily take a beating.
Babam da tehdit etti ama sanırım sorun çıkarmak için can atıyor. Hatta öyle ki dayak yiyince mutlu olacak.
I threatened various kneecaps with blunt objects. On several times I brandished my revolver.
Sakatlamakla tehdit ettiğim dizler oldu, sayısız kere silahımı çıkardım.
He openly threatened us.
Adam açık açık bizi tehdit etti.
Was he threatened?
Tehdit mi edildi?
And then there are people without the privilege that we have and they feel threatened because they love a person who the world has decided that they shouldn't love.
Sonra bu ayrıcalıklara sahip olmayan insanlar var. Dünyanın onaylamadığı insanları sevdikleri için tehdit edilen insanlar var.
Today I threatened to sexually assault a fake baby.
Bugün sahte bir bebeğe cinsel saldırıda bulunmuşum gibi muamele gördüm.
He threatened to send them to the district inspector.
Onları bölge müfettişine göndermekle tehdit etti beni.
... chased, until he was threatened by the kidnappers with a machine gun.
Kaçıranları otomatik silahla tehdit edilene kadar takip etmiş.
Mr. Pennyways, a fire threatened to destroy the barn and you are nowhere to be found.
- Bay Pennyways ahır yangınla yok olma tehdidi altındayken hiçbir yerde yoktunuz.
GRANDPA CHET SAID THEY- - THEY CRY OUT WHEN THEIR NESTS ARE THREATENED.
Dedeniz Chet derdi yuvaları ne zaman tehdit altında olsa böyle çığlık atarlarmış.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]