Threats translate Turkish
3,069 parallel translation
So keep your empty threats to yourself.
Boş tehditlerini kendine sakla.
DECLARE ACTION AGAINST HIM TO STOP FURTHER THREATS
Olası tehditleri engellemek için karşı hareket ilan et. "
These are the kids that are the threats to society, the ones playing the violent video games, man.
Topluma karşı tehdit oluşturan çocuklar bunlar. - Şiddet dolu oyunlar oynayanlar.
I make threats and keep them.
Tehdit eder, uygulamaya geçerim.
I hope writing death threats was worth it, Max.
Umarım ölüm tehditleri yazmak buna değmiştir, Max.
The comments you made constitute threats sufficient to justify the search.
Yaptığın yorumların tehdit oluşturuyor olması arama yapmamız için yeterli.
A spy is trained to deal with a wide range of external threats- - combat, pursuit, capture, interrogation, even torture.
Bir casus eğitilir geniş bir sahada tehlikelerin üstesinden gelmek için- - mücadele, takip, yakalama, sorgulama, hatta işkence.
Did you receive any threats?
- Seni tehdit eden biri oldu mu hiç?
Threats like Spider-Man and this overgrown sandbox need to be caught, punished and eliminated once and for all.
Örümcek Adam ve bu fazla gelişmiş kum havuzu gibi tehditler yakalanmalı, cezalandırılmalı ve sonsuza dek saf dışı bırakılmalıdır.
As head of the DPD, you are responsible for monitoring threats on American soil.
Yurtiçi Koruma Bölümü başkanı olarak Amerika topraklarındaki tehditleri izlemekle yükümlüsünüz.
So you tell us, would you trust a spy to identify threats against the nation when she can't identify threats against her own marriage?
O hâlde söyleyin, kendi evliliğine karşı bile tehditleri algılayamayan bir köstebeğe devlete karşı tehditleri algılaması için güvenebilir miydiniz?
Idle threats, Tom.
Boş tehditler bunlar, Tom.
He get any threats?
Hiç tehdit almış mıydı?
See if he knows of anyone making threats against Ethan.
Bunlar arasında Ethan'ı tehdit eden birisi var mı diye.
These threats should have united us.
Bütün bu tehditler ailecek bizi birbirimize kenetlendirmeliydi.
So she yoked her own cause to ours with magic, threats, and half-truths.
Bir şekilde kendisini bizlere büyüyle, tehdit ve yarı-saydam gerçeklerle bağladı.
A good security setup stops threats before they ever get close.
İyi bir güvenlik düzeni tehlikeleri daha yaklaşmadan durdurur.
Your boss says you get threats from people who don't like drones. That true?
Patronun drone'ları sevmeyen insanlardan tehdit aldığınızı söylüyor, doğru mu?
- -months in which many threats and denunciations will keep us aware of our dangers.
... aylarda birçok tehdit ve ifşa tehlikenin farkına varmamızı sağlayacak.
Huh. This coming from a couple who spray-paints death threats.
Bunu duvara ölüm tehditleri yazan kişiler mi söylüyor?
- There's enough here to convict you of criminal harassment and uttering death threats.
- Bu sizi kriminal taciz... ve ölüm tehdidi savurmaktan mahkum etmeye yeter.
That's why we want to talk to you about all three ways to deal with these threats.
O yüzden bu tehditlerle baş etmek için sana üç seçenek sunmak istedik.
And Raydor has her own threats to deal with now.
Ayrıca bir de Raydor'a yazılan tehdit mektupları var.
I've been thinking about it, Captain, and finding the guy making these threats should be our first priority, and that investigation has stalled.
Ben de bu meseleyi düşündüm, başkomiser. Bence önceliğimiz mektupları yazan adamı bulmak olmalı. Ve tıkanıp kaldık.
This lunatic is making threats against you, too.
Bu manyak sizi de tehdit ediyor.
Those threats are ridiculous.
O tehditler saçmalığın daniskası.
The threats you made against Tanya were enough for us to get a warrant to search your account.
Tanya'ya karşı yaptığın tehditler e-posta hesabını araştırma izni almamızı sağladı.
It is said that, together, the Avengers can face threats no single hero can.
Derler ki, Yenilmezler beraber olduklarında hiçbir kahramanın başa çıkamayacağı tehlikelerle başa çıkabilirlermiş.
Maybe she doesn't know what threats are real and what's not, so she just attacks all of them.
Belki hangi tehdit gerçek hangi değil bilmiyor ve hepsine saldırıyor.
Drug-related crime, theft, threats, violence and a robbery that gave you three years.
Uyuşturucu suçu, hırsızlık, tehdit, saldırı ve soygun yüzünden üç yıl yatmışsın.
When your brother disappeared, did he say anything about problems or threats?
Erkek kardeşin ortadan kaybolmadan önce sana sorunlarından ya da tehdit edildiğinden bahsetmiş miydi?
So, you see, Gracie, your idle threats are just that.
Bu yüzden Gracie, tehditlerin bosa.
Threats?
Tehdit mi?
Mild contaminants are contained on level one, moderate threats on level two... and severe toxins on level three.
Birinci katta hafif kirleticiler orta tehditler ikinci katta ve ağır toksinler üçüncü katta bulunuyor.
The threats, the FBI.
Tehditler, FBI.
There are worse threats out here tonight Than these things.
Bu gece dışarıda bu şeylerden çok daha tehlikeli şeyler var.
Did he mention any threats?
Herhangi bir tehditten bahsetmiş miydi?
Why wouldn't those threats silence her?
Bu tehditler onu neden sessiz kalmaya itmesin ki?
Boat raids, suicide bombers- - threats came in all shapes and sizes.
Gemi baskınları, intihar bombacıları tehditler, her şekilde ve boyutta gelirdi.
All threats eliminated, and the unibeam is back online, sir.
Tüm tehditler yok edildi ve tek ışın tekrar devrede efendim.
- And speaking of threats...
- Tehdit etmekten söz açılmışken...
I want you and Nell to see the senator, find out if he knows anything about these Chinese PLA threats.
Sen ve Nell'in Senatör'ün yanına gitmenizi ve Çin Kurtuluş Ordusu hakkında neler bulabileceğinizi öğrenmek istiyorum.
Capitol Police are investigating the threats made on your life.
Meclis Polisi size karşı yapılan tehditleri araştırıyor.
He'll try to eliminate any perceived threats.
Her potansiyel tehdidi ortadan kaldırmaya çalışacak.
And new threats are about to arise.
Ve yeni tehditler ortaya çıkmak üzere.
You understand I don't make empty threats?
Boş tehditlerde bulunmadığımı anladın mı?
In retrospect, it is very possible that their home was also a refuge from supernatural threats.
Geçmişte evlerin aynı zamanda, sığınma kadar olağanüstü tehhditlerden korunma yeri olduğunu söylemek mümkün.
Kaiser even makes threats.
Kaiser onu tehdit bile etmiş.
In order to better prepare for attacks, I dream up threats that haven't happened yet.
Saldırılara en iyi hazırlık amacıyla, henüz olmamış tehditleri hayal ettim.
Your empty threats, your attempts at intimidation, none of it is going to work this time.
Boş tehditlerin, gözdağı verme teşebbüslerin, hiçbiri bu sefer işe yaramayacak.
You receive any general threats recently?
- Son zamanlarda genel bir tehdit aldınız mı?