Too many memories translate Turkish
116 parallel translation
Too many memories...
Çok hatırası var.
That would bring back too many memories :
Bir sürü şey hatırlatır :
- It has too many memories.
- O kadar çok hatıra var ki.
Taken you far away, protected you from the sadness of too many memories and regrets.
Öyle yapsaydım buradaki acı hatıraların, eseflerin verdiği üzüntüyü çekmezdin.
Too many memories.
Çok fazla anı var.
No, too many dead and too many memories.
Hayır, çok fazla ölü, çok fazla anı var.
Too many memories, too much pain.
Çok fazla hatıra. Çok fazla acı.
There are too many memories here.
Burada çok fazla anı var.
Would've brought back too many memories.
Birçok anıyı tekrar yanında getirirdi.
This brings back too many memories, Captain.
Bunlar bana bir çok şeyi hatırlatıyor, Kaptan.
- It's a fruit. - I would've asked Chris to help me,..... but then that would've brought back too many memories of Daryl.
- Chris'ten yardım isteyebilirdim ama..... Daryl'le olan anılarım depleşirdi.
I hadn't seen Greg and Anita in a while Brought back too many memories
Greg ve Anita'yı uzun süredir görmedim, hatıra oldular artık.
There's too many memories.
Çok fazla anımız var.
I don't know if I want it because it might be too many memories.
İsteyip istemediğimi bilmiyorum çünkü çok fazla hatırası olabilir.
It brings back too many memories.
Çok fazla anı aklıma getiriyor.
Too many memories.
Çok hatıram var burada.
I do not want to destroy this ship, I have too many memories there.
Değerli anılarımı barındıran bir gemiyi yok etmeyi planlamıyorum.
You're not listening to me. I have too many memories!
benim gereğinden fazla anım var jim!
Too many memories, you know?
Çok fazla hatıra var.
- Too many memories.
- Çok fazla anı var.
He wanted to stay in L.A., but there were too many memories.
Los Angeles'ta kalmak istemiş ama çok fazla anısı varmış.
Too many memories.
Hatıra doluydu.
- Too many memories.
- Çok fazla anıyla yüklüydü.
Too many memories?
Anıların mı canlanıyor?
I can't just leave, there are too many memories.
Öylece gidemem. Burada birçok anım var.
There's too many memories.
İçinde çok fazla anı var.
- There's just too many memories, all right?
- Çok fazla mesaj var, tamam mı?
It was too many memories.
Çok fazla anı vardı.
How could I live a life where I had no memories because I had too many of them?
Pek çoğuna sahip olduğum için hiçbir hatıramın olmadığı bir yerde nasıl bir hayat yaşayabilirdim.
Too many bad memories.
Çok fazla kötü anı var.
Maybe too many bad memories of your old man around here, huh?
Belki senin yaşlı adamın burada çok fazla kötü hatırası vardır?
Too many bad memories, huh?
... bütün o kötü hatıralar yüzünden değil mi?
Nah. Too many bad memories.
Kötü anıları var.
Too many bad memories here.
Burada çok kötü hatıralar var.
There's too many bad memories, bad feelings.
Çok fazla kötü anım, kötü hislerim var.
Too many bad memories.
Bir sürü kötü anım var.
Too many memories.
Burası anılarla dolu.
- Too many bad memories...
- Orada iyi anılarım yok.
Too many fond memories.
Çok değerli anılarım var burada.
I was supposed to return it to my father but there's too many bad memories attached.
Bunu babama geri götürmem gerekiyordu ama çok fazla kötü anım var.
The boat has too many memories.
Norman, bence... Seni çok iyi anlıyorum...
You got too many memories clouding your vision.
Görüşünü bulanıklaştıran bir yığın anın var senin.
Yes, uh, too many painful memories.
Evet, acı veren çok fazla anı var.
There's too many painful memories of sexy showers with bob.
Bob'la orada çok renkli seksi duş anılarım var.
Too many sweet memories have become chilling what-ifs.
Tatlı hatıraların hepsi, "ya kardeşimse" endişesine dönüştü.
It was just too many bad memories in this town.
Bu kasabada bir sürü kötü anımız var.
What's the matter, your own bed have too many bad memories?
Ne oldu, yatağının çok kötü anıları mı var?
Too many sad memories.
Çok fazla üzücü hatıra var.
I've been here a week. I've already accumulated too many bad memories.
Geleli bir hafta oldu ama bir sürü kötü hatıram oldu.
Too many memories.
Hatıralar.
God knows I haven't left too many great memories behind.
Tanrı biliyor ki, arkamda pek hoş hatıralar bırakmıyorum.