We win translate Turkish
5,921 parallel translation
It's deadly for us if we lose and dangerous if we win.
Kaybedersek ölümcül, kazanırsak tehlikeli olur.
But if we win, if we seize power... what happens to your father?
Peki ya kazanır da gücü elde edersek... babana ne olacak?
In truth, I fear what may happen should we win.
Aslında kazandığımızda olabileceklerden korkuyorum.
We win championships.
- Şampiyon olduk.
We're going to that block party, we're going to win, and the second we win, we are gonna shut it down for good, just like pregnancy did to my modeling career.
O partiye gideceğiz ve kazanacağız. Ve kazandık mı orayı sonsuzluğa gömeceğiz. Tıpkı hamileliğimin modellik kariyerimi yok ettiği gibi.
What did we win?
Ne kazandık?
So, how do we win this?
Pekâlâ, bu davayı nasıl kazanırız?
So, did we win?
Yani kazandık mı?
Don't matter if we win, as long as we play. "
Kazanırsak dert etmeyin, oynadığımız sürece "
We win.
Kazandık.
We win the game, we find out who "a" is.
Oyunu kazandık, A kim bulduk.
But if we win...
Ama eğer biz kazanırsak...
Alice, you know it's vital that we win Belmont tomorrow.
Alice, biliyorsun yarınki yarışı kazanmamız hayati önemde.
I mean, if they learned how to support their country, Sacrifice in hard times, we'd have the morale to win the war.
Eğer ülkelerine nasıl destek olacaklarını, zor zamanlarda nasıl fedakârlık edeceklerini biliyor olsalardı savaşı kazanacak moralimiz olurdu.
Wherever we all win up. You in?
Sonumuz nereye çıkarsa çıksın, var mısın?
But it is also my duty to tell you in the strongest terms That if we went to trial, I know we can win.
Ama mahkemeye gidersek kazanacağımızı söylemek de görevim.
Either way, it is better to know what we face... and win the war with this knowledge before we consider the battlefield.
Diğer taraftan, neyle karşıya karşıya olduğumuzu görür ve savaş meydanını çıkmadan evvel bilgilerimizle savaşı kazanırız.
We are celebrating your win, which, let me just say...
Kazanmanı kutluyoruz. Yani dediğim gibi...
I think there's a way that we can win this.
Sanırım bunu kazanmanın bir yolu var.
We can win this.
Bunu kazanabiliriz.
You just lost Burger Chef, we may win it.
Burger Chef'i yeni kaybettiniz ve belki de biz alacağız.
And we're going to win.
Ve kazanacağız.
We get it, you win.
Anladık, sen kazandın.
Citizens of Gotham, we will not, we cannot let these killers and these robbers and these rapists and these thugs win.
Gotham vatandaşları, izin vermeyeceğiz katillerin, hırsızların, tecavüzcülerin ve eşkıyaların kazanmasına izin veremeyiz.
Both Governor Roosevelt and I remain committed to this battle, which we must and will win.
Roosevelt valisi ve ben kazanmamız gereken bu savaşta kararlı olacağız ve bu savaşı kazanacağız.
We got a win today.
Bugün biz kazandık.
Walter, I can't guarantee you we'll win, but I can guarantee you that I will never sell you out.
Walter, sana kazanacağımızı garanti edemem ama seni asla satmayacağımı garanti ederim.
No, I don't want to do it, because we're on a path to win this thing, and I let you bait me into doing what I already did because I thought you were just a little impatient.
Hayır, zaten kazanacak yolda olduğumuz için yapmak istemedim ve zaten yaptığım bir şeye zorlamana izin verdim çünkü sabırsızlanmaya başlıyordun.
That means no sleep until we find out how to win the appeal.
Yani davayı nasıl kazanacağımızı bulmadan uyumak yok.
'Cause that is a challenge that we are willing to accept - - one that we are unwilling to postpone and one which we intend to win.
"Çünkü bu kabul etmeyi istediğimiz, ertelemek istemediğimiz ve kazanmak istediğimiz bir meydan okuma."
Yeah, to win the war, but we don't need her.
Evet, savaşı kazanmak için, ama ona ihtiyaç yok.
I'm worried about the price we'll have to pay for either side to win.
Herhangi bir tarafın kazanması için hepimizin ödeyeceği bedel yüzünden endişeliyim.
Walter, I can't guarantee you we'll win, but I can guarantee you that I will never sell you out.
Walter, kazanacağımızı garanti edemem ama seni asla satmayacağımı garanti edebilirim.
You win them, we all win.
Onları kazanırsan hepimiz kazanırız.
I'm saying, if I can make him think That he's gonna go down for this, We can follow him to "a" and finally win "a's" game.
- Yani bu suç yüzünden içeri gireceğini sanarsa A'ya kadar onu takip edip, A'nın oyununu kazanırız.
Now we both win.
Şimdi ikimiz de kazandık.
We can win.
Kazanabiliriz.
I think we all agree we're happy to make those sacrifices of modern conveniences if it's gonna help us win this war.
Sanırım hiçbirimiz, eğer savaşı böyle kazanacaksak bu tür lükslerden fedakarlık etmekten gocunmuyoruz.
So... we are going to win this?
Yani kazanacak mıyız?
WE BOTH WIN.
İki taraf da karlı çıkar.
To win this game, we need to appear to be playing it... which requires an opponent.
Bu oyunu kazanabilmek için, oynuyormuşuz gibi görünmemiz gerek. Bu da bir rakibi gerektirir.
- If we're gonna win, we need inflatables.
- Kazanacaksak bizimkiler de şişmeli. - Neyi kazanırsak?
Joan, I'm sorry, but we can't win this.
Joan, özür dilerim ama bunu kazanamayız.
Wherever we land on this, maybe we can throw something your way, give you a win.
Ne öğrenirsek belki sana bir şeyler söyleyebiliriz. Hanene başarı yazdırırız.
Truly... and expose the nature of our game to ensure that we couldn't win?
Açıkçası evet... Kimin aklına gelirdi ki elflerle iletişime geçmek için casusunuzu kullanacağınız ve bizim kazanmamamızı garantiye almak için hilemizi ortaya çıkaracağınız?
Did we both win or did we both lose?
İkimiz de kazandık mı yoksa kaybettik mi?
we're sure to win.
Elven Garde bize saldırırsa kesin kazanırız.
We both win.
İkimiz de kazandık.
We have a race to win.
Kazanmamız gereken bir yarış var.
- Which we'll win.
- Kazanacağımız bir seçim.
Look people, no one's gonna win anything unless we stop these Zs from spoiling our fun! All right?
Bakın, bu zombileri durduramazsak kimse bir şey kazanamayacak tamam mı?