Weaponized translate Turkish
158 parallel translation
In order to be weaponized, they'd need more development.
Silaha dönüştürümesi için geliştirilmesi gerek.
This is a weaponized strain.
Bu silah amaçlı bir nesil.
They said the body was infected with a weaponized virus.
Cesetteki virüsün silah amaçlı, bir virüs olduğunu söylüyorlar.
A month ago, I learned that some Ukrainian scientists were trying to sell a weaponized virus.
Bir ay kadar önce, bir bağlantıdan öğrendiğime göre Ukrayna'daki bir grup bilim adamı... açık pazarda silah amaçlı bir virüsü satmaya çalışıyorlarmış.
Did you know Luke kennedy's unit in the gulf war specialized in weaponized gas attacks?
- Ne? Uyuz birine benziyor. - Onu temizledim farz et.
Some Ukrainian scientists were trying to sell a weaponized virus on the open market.
Sayın Başkan, Ukrayna'daki bir grup bilim adamı açık pazarda silah amaçlı bir virüsü satmaya çalışıyorlarmış.
It was some kind of hallucinogen, weaponized, in aerosol form.
Bir tür halüsinojen, sprey şeklinde silaha dönüştürülmüş.
You're out at night, looking for kicks someone's passing around the weaponized hallucinogens...
Eğlenmeye çalışırsınız ve biri silah halinde halüsinojen dağıtır.
Sir, we are not weaponized for something that thick.
Bu kadar kalın bir şey için cephanemiz uygun değil.
Repeat, not weaponized.
Tekrar ediyorum, cephanemiz uygun değil.
It's already weaponized.
Olamaz, silah kullanıma hazır hale getirilmiş.
Hydrogenated petroleum oil, monosodium poisonate, partially de-weaponized plutonium "?
Hidrojenli petrol yağı, monosodyum zehiri, kısmen silahsızlandırılmış plutonyum?
I was part of a 10-person team at the Human Genome Project to weaponize diseases to fight weaponized diseases.
Silahlastirilmis hastaliklarla mücadele etmek için insan Genomu Projesi'nde hastaliklari silahlastiran 10 kisilik ekipteydim.
But the concentrations were definitely mil spec- - weaponized.
Fakat konsantrasyonları kesinlikle askeriyeye ait, silah amaçlı olduğu yönünde.
It seems the person you identified used the hostage situation as a cover to steal a cache of weaponized nerve gas from the airport.
Görünüşe göre, tarif ettiğiniz kişi, rehine durumunu, havaalanından gizlenilmiş silah amaçlı sinir gazı çalınmasını gizlemek için kullanmış.
You helped terrorists acquire weaponized nerve gas!
Teröristlerin, silah amaçlı sinir gazını almasına yardım ettin!
He has allowed these terrorists to get their hands on weaponized nerve gas that is at this point With respect... a very real and present threat
Bu teröristlerin, silah amaçlı sinir gazını ellerine geçirmelerine izin verdi. - Bu noktada... - Affedersiniz...
They weaponized the moon.
Ayı, silah olarak kullandılar.
What killed him is a weaponized virus.
Onu öldüren silah haline getirilmiş bir virüstü.
Gentlemen, I regret to inform you that the gay bomb could not be effectively weaponized.
Beyler, üzülerek söylemek istiyorum ki ; Gay yapıcı bomba etkili bir silaha çevrilemez.
CSI team found traces of that weaponized hallucinogen he was peddling.
Olay yerini inceleyen ekip kullandığı ilacın kalıntılarını buldu.
And until recently, I had no idea that despite his lactose intolerance, he can tolerate small amounts of non-fat ice cream without producing a noxious gas that I maintain, in the right concentration, could be weaponized.
Ve son zamanlarda laktoza olan dayanıksızlığına karşın bende olan sağ tarafta yoğunlaştığında öldürücü olan gaz problemi olmadan az miktarda yağsız dondurma yiyebildiğini bilmiyordum.
By putting a weaponized attack drone in jail?
Saldırı silahı olarak kullanılan bir maket uçağını hapse atarak mı?
Anthrax is harmless until it's been weaponized.
Silah haline getirilmediği sürece Şarbon zararsızdır.
Now some people have suggested that certain governments, who were friendly at the time and eager for data on the battlefield use of weaponized biological agents, might have sold Saddam what he wanted
Bazı fikirlere göre o zaman için dost olan Hükümetler, savaşta kullanılmak üzere silahlandırılmış bu biyolojik silahları, İran'la savaşırken. Saddam'a sattılar.
We were field testing a weaponized version of hemorrhagic smallpox at an outdoor laboratory.
Biz de sahada silahlandırılmış kanamalı çiçek testini yapıyorduk.
They're not weaponized yet, and the kill switches are inside.
Henüz silah değiller ve durdurma anahtarları içinde.
Have them weaponized.
Etkinleştirin.
These poor people were suffering from the effects of the weaponized prion variant.
Zavallı insanlar virüsün etkisiyle can çekişiyorlar.
But this is a weaponized pathogen
Ancak bu silaha dönüştürülmüş bir virüs.
because the pathogen was weaponized, the disease is at an advanced stage.
Bu patojeni biyosilah olarak tasarladıkları için hastalığınız çok hızlı ilerliyor.
Mr. Anthony Greenglass is using weaponized Sarin in Laos... Mr. Howard Simons.
Anthony Greenglass Laos'ta Sarin'ı silahlandırdı, Bay Howard Simons.
Listen, that contraption that killed Cantrell, it was a weaponized bomb-disposal robot.
Dinle. Cantrell'i öldüren mekanizma silahlandırılmış bir bomba imha robotuydu.
They weaponized my telescope.
Teleskopumu silah haline getirdiler.
"Weaponized my telescope"?
Teleskopumu silah haline mi getirdiler?
Maybe there's some other way the poison could be weaponized.
Belki de zehri silah olarak kullanmanın bir yolu vardır.
- Drake says it's been weaponized already.
Drake zaten silah haline getirildiğini söyledi.
- Weaponized where?
Nerede?
The spores are weaponized, Reduced to a respiral ideal That attacks Deep in the lungs- -
Sporlar havayla yayılıp ciğerlere saldıracak şekilde değiştirilmiş.
And add To your list Anyone with access To weaponized spores- - Universities, Scholars working In bioweapons research.
Listeye öldürücü sporlara erişimi olanları, üniversitelerde biyolojik silah araştırması yapanları, ve mikrop koleksiyonu olan laboratuar çalışanlarını da ekle.
This particular pen helped develop everything from weaponized anthrax, to the atom bomb, to killer robots, like yourself.
Tek başına bu kalem şarbondan tut da atom bombasına, katil robotlara kadar her şeyi kendi başına geliştirdi.
With known terrorists, selling them weaponized nuclear material.
Tanınmış teröristlere silahlandırılmış nükleer malzeme satarken hem de.
It's a weaponized plague and a vaccine to match.
Biyolojik bir silah ve panzehiri.
Weaponized smallpox!
Çiçek hastalığı salgını!
That weaponized virus made the sickly, little tree grow big and strong.
O ölümcül virüs sayesinde o cılız ağaç, kocaman ve görkemli oldu!
Amphibious weaponized fishmen.
Amfibi silahlı balıkçılar.
- It's not a weaponized one.
- Silah da değil.
It weaponized you.
Seni silaha çevirdi.
It's a weaponized shell of l-9 chemical explosive.
Bunlar I-9 kimyasal patlayıcı kovanı.
I'm a little confused here. I'm trying to stop an attack on Palm City via weaponized neurotoxin.
Silah haline getirilmiş nörotoksinle Palm City'ye yapılacak saldırıyı durdurmaya çalışıyorum.
True, but those pellets could have been weaponized in a dirty bomb with the power to injure thousands of people.
Doğru, fakat o haplar, binlerce insana zarar verecek güçte kirli bir bomba gücünde olabilirdi.