Willows translate Turkish
327 parallel translation
Go down to the willows and wait.
Söğütlerin arasına git ve bekle.
Guy in the willows said them poolroom fellas figure on burning the camp out.
Bu gece kampı yakacaklarını söylüyorlar.
Then the palm trees changed into those pollarded willows by the canal... just before the level crossing... and all the silly dreams disappeared... and I got out at Ketchworth and gave up my ticket... and walked home as usual... quite soberly and without wings - without any wings at all.
Sonra, tam kavşaktan önce, palmiye ağaçları, kanalın yanındaki budanmış söğütlere dönüştüler ve bütün aptalca rüyalar yokoldu ve Ketchworth'te inip biletimi verdim ve her zamanki gibi eve yürüdüm son derede ağırbaşlı ve de kanatsız kanatsız.
"We hanged our harps upon the willows."
Ve sonra giysilerimizi söğüt ağaçlarına astık.
Yes, I rent the farm to George willows.
- Evet. Çiftliği George Willows'dan kiralamıştım.
Mr. willows!
Bay Willows!
Not willows.
- Willows değil.
Somebody in those willows.
Şu söğütlerin içinde biri var.
He got down as fast as he could... and saw the cat going off through the willows.
Gidebildiği kadar hızlı bir şekilde aşağı indi... söğütlere doğru kaybolan kediyi gördü.
The skiff is under the willows.
Sandal, söğüt ağacının altında olacaktı.
And once upon a time... she was walkin'along by the riverbank, and she seen somethin'... bumpin'and scraping'along on a sandbar... down under the willows.
Bir gün kız nehir kıyısında yürürken söğütlerin altında, sığlık bir yerde çarparak, sürtünerek ilerleyen bir şey görmüş.
Pussy willows are now in bloom in our village.
Köyümüzdeki bodur söğütler şimdi çiçek açmıştır.
You can still see the burned fingers sticking above the willows where the rivers meet.
Hala yanmış bacanın kalıntısını görebiliriz, nehirlerin oluşturduğu söğütlerin üst tarafında.
Catherine Willows, Crime Lab.
Catherine Willows, Kriminal Laboratuarından.
This is Catherine Willows. We're with the Crime Lab.
Kriminal bürodan geliyoruz ve Dr. Malaga'yla görüşmek için burdayız.
Remember when we went to that mountain lake surrounded by willows?
Söğütlerle çevrili bu dağ gölüne gittiğimizi hayırlıyor musun?
We danced by the weeping willows
Yaş söğüt dalında dans ettik
We built our house in the trees with tamarisk walls and willows laid down to make a floor.
Ağaçlarda kendimize ev yaptık. Duvarları ılgından ördük, yere söğütler serdik.
" Watch the willows sway and shiver and the trembling shadows play
" Sallanan söğütleri ve titreyen gölgeleri izleriz
Because the ladies are supposed to be as graceful as willows.
Bayanları söğütler gibi narinmiş.
They're gully willows.
Söğüt bülbüller.
It's called The Willows.
Evin ismi Söğütler.
I was against it at first, but the people at The Willows, the Oglanders, insisted.
Önce karşı çıkmıştım ama Söğütler'deki insanlar, Oglander'lar ısrar ettiler. - Evet.
That's The Willows, sir, neighbors of Mr. Reedburn, name of Oglander, I believe.
Orası Söğütler, efendim. Bay Reedburn'un komşuları. İsimleri Oglander, sanırım.
She was frightened, of course, so she ran off to that house over there, The Willows.
Çok korkmuş tabi ki. Oradaki eve, Söğütler'e koşmuş.
Why does Mlle. Saintclair run to The Willows instead of the house at the front, which is much nearer?
Matmazel Saintclair, daha yakın olan öndeki eve koşmak yerine neden Söğütler'e doğru koşmuş?
I must return to The Willows, and I - -
Ben Söğütler'e dönmeliyim ve...
By the by, how'd you get on at The Willows?
Söğütler'de işler nasıldı?
To give a view of The Willows, the Oglanders'house.
Oglander'ların evi, Söğütler gözüksün diye.
In order to make it appear that Valerie Saintclair went to The Willows by chance, it was necessary for the body to be found over there.
Valerie Saintclair'in Söğütler'e şans eseriymiş gibi gittiğini göstermek için cesedin orada bulunması büyük önem taşıyordu.
Just these two red willows.
Sadece şu iki "kırmızı söğüt" ü alalım.
My court is made of willows, running streams, whitebait and elderflowers.
Benim sarayım akan sular, yemyeşil kırlar, uçan kuşlar ve çiçeklerdir.
Yeah, this is Catherine Willows for Captain Brass.
Evet, ben Catherine Willows, Captain Brass'la görüşeceğim.
I want you staying away from the old Willows place.
Yaşlı Willow'un mekanından uzak durmanı istiyorum.
Okay, Janet Lawton has just discovered... that Dr Vornoff bought the old Willows estate... so now she wants to prove that all the monster stories are true.
Tamam, Janet Lawton, Dr Vornoff'un eski... malikaneyi satın aldığını öğrenir ve tüm canavar... hikayelerinin gerçek olduğunu ispatlamaya çalışır.
[Tony, Reading] "Now, Janet, I want you stayin'away... " from that old Willows place.
[Tony okur] " Şimdi, Janet, senden yaşlı Willow'un... yerinden uzak durmanı istiyorum.
Are those pussy willows?
Onlar keçi söğüdü mü?
Pussy willows, Dottie.
Keçi söğüdü, Dottie.
"Pussy," that's what she said to me. "Pussy willows."
"Amcık." Bana söylediği şey bu. "Keçi söğüdü."
- The willows must scuttle carefully.
- Söğütler dikkatli toplanmalı.
d Raised where the willows slip into the water d d We get along like cheese and porter d d Every morn we each give a thank d d For friends is what we is d
Söğütlerin nehre dokunduğu yerde büyüdük Peynir ve şarap gibi uyuşuruz Her sabah şükür ederiz Çünkü hala dostuzdur
d We were born on the same riverbank d d What's mine is yours is his d d Raised where the willows creep into the water d d We get along like cheese and porter d d Every morn we each give a thank d
Aynı nehirde doğduk biz Bana ait olan, sana ve ona da ait Söğütlerin nehre dokunduğu yerde büyüdük
"The Wind in the Willows"?
"Yaramaz Köstebek" mi?
The Wind in the Willows?
"Yaramaz Köstebek" mi?
Wind in the Willows.
Yaramaz Köstebek.
"The Wind in the Willows".
"Dört Arkadaş".
Hide in the willows.
Söğütlere saklan.
Mr. willows!
Bay Willows! Bay Willows!
Mr. willows!
- Bay Willows!
Thanks. I'm Nick Stokes.
Ben Nick Stokes, yanımdaki arkadaşım Catherine Willows.
It's okay, Mrs. Willows.
Bu çok normal bayan Willows.