English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You had a vision

You had a vision translate Turkish

156 parallel translation
You had a vision?
Hayal mi gördün?
You had a vision.
Gördün işte.
You said you had a vision there?
Orada görü gördüğünü söylemiştin?
you had a vision, and... he got his sight.
Yok bir şey. Sadece... Senin sağ görün var onun da görme yeteneği.
- You had a vision.
- İmgelem gördün.
You had a vision?
Senin önsezin mi var?
You had a vision about the love of your life.
Hayatının aşkını hayalinde gördün demek. Tamam.
You had a vision of her, dead.
Öldüğüne dair bir imge mi gördünüz?
Your story is that, uh, on the night your son disappeared, you had a vision of him dead, but you thought it was your mind playing tricks on you.
Kaybolduğu gece onun öldüğüne dair bir imge gördüğünüzü söylemişsiniz. Ve zihninizin size oyun oynadığını düşünmüşsünüz.
- You had a vision, didn't you?
- İmgelem gördün değil mi, muhallebim?
- You had a vision, Majesty?
- İmgelem mi gördünüz, Majeste?
You had a vision...
Bir görüntü gördün,
No pain, less artsy, sometimes floaty, and often stinky. - You had a vision?
Acısız, daha az sanatsal, bazen havada asılı ve sık sık da kokuşmuş.
And at the rally, when we shook hands... you had a vision of me doing something bad... and now you want to make it right.
Kampanyada el sıkıştığımızda beni kötü bir şey yaparken gördün ve şimdi bunu düzeltmek istiyorsun.
But this... now you're telling me you had a vision that affects thousands?
Ama bu... Binlerce insanı etkileyecek bir öngörün olduğunu mu söylüyorsun?
You had a vision?
- Hayal mi gördün? Öyle bir şey.
Excuse us but when you said you had a vision We became curious
Siz bir işim var deyince meraklandık.
So, you had a vision that something terrible has either happened, is happening, or will happen to a patient in Darkplace?
Yani, sen olmuş, olan yada... Darkplace'de ki bir hastaya olacak olan kötü şeyleri görüyorsun?
I believed that you had a vision, maybe, or an apparition.
Bir düş ya da bir hayalet gördüğüne inandım.
You had a vision that Stillson is gonna be killed by Rebecca...
Stillson'ın Rebecca tarafından öldürüleceğini gördün...
"I just had a fleeting vision of you sitting in an office with a craggy middle-aged man with whom you are, or will be, emotionally involved."
"Seni, aranızda duygusal bir bağ olan veya olacak olan orta yaşlı bir adamla aynı ofiste çalışırken görüyorum."
The lady had a vision are you sure?
- Hanımefendi bunu rüyasında görmüştü. - Emin misin?
We had our ceremony back there on the ridge, Chivato. Now, I don't know what your vision told you, but mine told me we're headed for blood, blood like a river.
Hayır Sıçan suratlı, ben merasimimi yaptım senin tanrıların ne dediğini bilmiyorum ama benimkiler, çok kan akacağını söylediler.
But you had a vision. You saw the possibilities.
İmkanları fark etmiştin.
You had yourself a vision.
Sen de o hayallerden gördün.
And you had a different vision for the company?
Sizin şirkete farklı bir bakış açınız mı var?
And if you'd had a successful vision quest, you'd do two things.
Eğer başarılı bir gözlem görevi geçirirlerse, iki şey yaparlarmış.
Or after a while, you passed out and had a vision.
Ya da bir süre sonra kendinden geçip hayaller görürdün.
The Emir had a vision of you ruling over Andalusia with all of us at your feet
Emir'in senin hakkındaki düşüncesi, Endülüs'e hakim olman. Hepimiz izindeyiz.
Your sidekick had a vision and you came to Sunnydale?
Uzun bir hikaye gibi. Yardımcın, benimle ilgili bir imgelem gördü diye Sunnydale'e mi geldin?
I had a vision of you.
Seninle ilgili bir imgelem gördüm.
You must have had a vision.
Hayal görmüş olmalısın.
You must have had a vision.
HAYAL GÖRMÜŞ OLMALISIN.
- Why not? I had a psychic vision that something bad's gonna happen to you.
- Altıncı hissim başına kötü birşey geleceğini söylüyor.
Look, I just had this vision of you, of a kid, coming back from the war inured to the killing, not able to get work, isolated.
Bak, şimdi seni düşündüm, gençken, savaştan dönüyorsun öldürmeye alışmış, iş bulamıyorsun, dışlanmışsın.
Tell me, Johnny, have you... have you ever had a boring vision?
Söylesene Johnny, hiç... Hiç gereksiz bir şeyler gördün mü?
Well, we are going to have to institute a bell system for you, only it'll mean that a psychic's had a vision and he has to share.
Senin için de bir çan sistemi kurmamız gerekecek. Psişik, bir şey görünce, çan sesi ona paylaşması gerektiğini hatırlatacak.
I-I had a vision, y-you were screaming.
Bir imge gördüm, sen çığlık atıyordun.
Oh, glory be to God, y'all,'cause you know He had a vision.
Zaferler onun olsun ki, onun bir düşü var.
Have you ever had a vision of your own death?
Kendi ölümün hakkında bir şeyler gördün mü hiç?
I had a vision of you, long ago, standing in a field of bodies with the Beast.
İmgelemimde uzun zaman önce seni ve canavarı cesetlerle dolu bir alanda gördüm.
Natalie, the real reason I asked you to stay here is because... ( whispering ) I had a vision that these guys...
Natalie, burada kalmanı istememin asıl sebebi şu bu haydutların senin peşinde olduğunu gördüm.
I had a vision from The You-Know-What That Be.
Bir imgelem gördüm. Biliyorsun Yüce Güçler'den.
- She's talking about a vision she had steering Angel right toward you.
- Gerçekten mi? - Bir imgelem görmüş, onu anlatıyor. Angel'ı sana doğru yönlendiriyor.
Ever since she had that vision thing in Magic School, you know, the one about a demon-free life and her being with child, she's been on that whole future thing.
O Magic School bu vizyonu şey vardı beri, bilirsin, o üzerinde yapılmış olduğunu bütün gelecek şey Bir iblis uzak bir yaşam ve onun çocuk olmak, hakkında bir.
I had a vision and saw you murder a girl with long brown hair.
İmgelemimde sizi uzun kahverengi saçlı bir kızı öldürürken gördüm.
That's why you had double vision, which is why you got hit, which is why you have a concussion, which is why you have night terrors.
Bu yüzden çift görüyorsun. Bu yüzden darbe aldın. Bu yüzden sarsıntı geçirdin ve bu yüzden karabasan görüyorsun.
I had a vision of you too, when you grabbed me in the hallway.
Senin de imgeni gördüm, beni merdivenlerde tuttuğun zaman.
I had a vision of the Teacher and I said to Him, "Lord, I see you now in this vision"
Öğretici bana göründü, ona dedim ki : "Seni görüyorum."
I was kind of hoping you'd had a vision, about how all this will be over soon.
Bir bakıma tüm bunların nasıl yakında biteceğini görmüş olmanı umuyordum.
Had you vision as well as sight, you would recognise within me... not only a man, but an institution and the future as well.
Eğer biraz geleceği görebilseydiniz, benim sadece bir adam değil... devletin ve geleceğin ta kendisi olduğumu da anlardınız.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]