You had me worried translate Turkish

You had me worried for a while.

Bir an beni endişelendirdin.

You had me worried.

Bir an için korktum.

You had me worried for a time, boy.

Bir ara beni çok korkuttun oğlum.

You had me worried.

Beni endişelendirdin.

You know, for the first time since I've known you, you had me worried for a while.

Seninle tanıştığımızdan beri ilk kez beni biraz endişelendirdin.

You had me worried about it there for a minute.

Bir an için ben de endişelenmiştim.

For a while, captain, you had me worried about you.

Bir süredir beni korkutuyordun Yüzbaºi.

- You had me worried to death.

- Beni çok korkuttun.

Ally, you had me worried to death.

Ally, beni çok korkuttun.

You had me worried.

Beni çok endişelendirdin.

Annie, you had me worried.

Beni çok korkuttun.

You had me worried.

Beni korkuttun.

You had me worried there for a moment.

Bir anlığına kaygılandırdın beni.

For a minute there, Charly, you had me worried.

Bir dakika orada dur, Charly, beni kaygılandırdın.

You had me worried sick

Çok endişelenmiştim!

You had me worried out of my mind!

Endişeden aklımı kaçıracaktım!

You had me worried!

Beni korkuttu!

Jess, you had me worried.

Jess, beni endiselendiriyorsun.

Do you know, for a second you had me worried?

Biliyor musun, beni bir saniyeliğine korkuttun.

Oh. You had me worried there for a minute.

Oh. şimdi orayı merak ettim.

You had me worried. My feet hurt from all those stairs.

Ben de bir an merdivenleri kullanmam gerekecek diye korkmuştum.

- God, you had me worried.

- Tanrım, beni endişelendirdin.

I tell you, you had me worried.

Gerçekten endişelendirdin beni.

I never told you before, but you had me worried for my business.

Artık sana söyleyebilirim, işimiz konusunda gerçekten çok korktum.

You had me worried again.

Tetsuo, yine beni endişelendirdin.

You had me worried sick.

Beni meraktan hasta ettin.

- You had me worried for a second.

- Bir an için endişelendim.

The two of you had me worried.

Bu sorular da nereden çıktı?

You had me worried.

Beni endişelendirdiniz.

- You had me worried.

Beni endişelendirdin.

You know, you had me worried for a minute, there.

Biliyor musun, beni bir dakikalığına endişelendirdin.

You had me worried there.

Beni korkuttun.

For a moment there, you had me worried.

Bir anlığına, beni endişelendirdin.

Kronk, darlin', I must admit you had me worried when you mixed up those poisons, but now that Kuzco is dead, all is forgiven.

Kronk, sevgilim itiraf etmeliyim ki şu zehirleri karıştırarak beni birazcık üzdün ama şimdi Kuzco öldü.

You had me worried...

Bunu yapamayacağım.

You had me worried.

Beni korkuttunuz.

- Good. You had me kind of worried there for a minute.

- Beni endişelendirdin.

You gentlemen had me worried there for a moment.

Siz baylar beni bir anlığına endişelendirdiniz.

You had me really worried.

Beni çok korkuttun.

Boy, you really had me worried coming through those clouds.

Tanrım. O bulutların içinden geçerken çok korktum.

It's just that you two sure had me worried.

İkiniz de beni epey kaygılandırdınız.

You had me worried.

Burada beni bir anlığına da olsa endişelendirdin.

After all, I had to come back for Einstein, and, well, I didn't want you to be worried about me.

Einstein için geri gelmem gerekiyordu ve benim için endişelenmeni istemedim.

- You really had me worried!

- Çok endişelendim.

He said he called you and when you didn't answer he got worried and called me. I told him that you'd been with Mrs. Fatos and you had drunk too much so you'd gone to bed and everything was OK.

Fatoş Hanımla biraz içip dağıttığınızı, hatta fenalaştığınızı eve gelip sizi yatırdığımı, kötü bir şeyin olmadığını, o anda sızmış olabileceğinizi söyledim.

There was me goina bed of a night worried coz you had to share a bed with Ste.

Geceleri endişelenen kişi bendim çünkü geceleri Ste ile yatağını sen paylaşıyordun.

You had me worried, doc.

Beni endişelendirdin, Doktor.

You had me fucking worried for a minute, Jack

Bunu bir daha yapma, Jack.

- You know, I have to admit. You have had me worried these last few days, McPhee.

- İtiraf etmeliyim ki iki gündür beni çok endişelendirdin, McPhee.

You guys had me all worried I was gonna be boring.

Sıkıcı olacağım hususunda beni endişelendirdiniz.

You had me worried there for a bit.

Beni biraz endişelendirmiştin.