You made translate Turkish
54,379 parallel translation
No, I'm here'cause you made a son with demon blood.
Hayır çünkü iblis kanı olan bir çocuk yarattığın için buradayım.
Clary Fairchild... You made a blood oath.
Kan yemini ettin Clary Fairchild.
You made a blood oath.
Kan yemin ettin.
You made the right decision, joining us.
Bize katılınca doğru kararı verdiniz.
Kovar... is a government agent, and the deal that you made with him betrays the Bratva.
Kovar bir hükümet ajanı ve onunla yaptığın anlaşma Bratva'ya ihanet ediyor.
You made your point, all right?
Diyeceğini dedin.
You made detective.
Dedektif oldun.
You made promise.
Söz verdin.
You made a choice. And you reminded me of someone.
Bir seçim yaptın ve bana birini hatırlattın.
Once you did, you made them make it right, right?
Haberin olunca da işi yoluna koymalarını sağladın, değil mi?
I guess you made your choice.
- Sanırım tercihini yaptın.
You made a deal with Valentine?
Valentine'la anlaşma mı yaptın?
So, have... have you made contact with number 20?
Peki 20 numarayla bağlantıya geçtin mi?
That lovely angel-killing knife you made.
Ellerinle yaptığın o güzel melek katili bıçağı.
You know, I made it this far on my own.
Buraya kadar kendi başımaydım.
I was hoping to protect Jace by bringing him here, but clearly you've made other plans.
Onu korumak için Jace'i buraya getirdim ama belli ki sizin başka planlarınız vardı.
That's what's always made you the best.
Bir numara olmanın sebebi de bu.
I made some food for her, but she didn't wanna eat it. Can you blame her?
Ona yemek hazırladım ama yemedi.
Thought I made that clear to you.
Net bir şekilde söylemiştim.
Being a vampire made you this way?
Vampir olmak seni bu şekilde mi yaptı?
You know, how your pure angelic blood somehow made me immune to the sun.
Hani saf melek kanın sayesinde güneşten etkilenmiyorum ya?
What that you guys are from the future, that you've somehow seen a bunch of movies that I haven't even made yet?
Ne doğru? Gelecekten geldiğiniz ve daha çekmediğim filmleri izlediğiniz mi?
Okay, you two have made your point.
Anlatmak istediğinizi anlattınız.
It's not your fault I'm a mistake. Uh, I've made many mistakes in my life, Lily, but you... most certainly are not one of them.
Hayatım boyunca bir sürü hata yaptım Lily, ama sen kesinlikle bu hatalardan biri değilsin.
You think that you've been made into a monster.
Bir canavara dönüştürüldüğüne inanıyorsun.
What do you mean he made you?
- Ne demek o yaptırdı?
I'm sorry to hear about Paul and that I made you feel worse about it.
Ama Paul'e olanlar ve bu yüzden canını sıktığım için üzgünüm.
You know, if you knew me so well, you'd know that I made promise.
Beni bu kadar iyi tanıyorsan bir söz verdiğimi de bilirsin.
I'm so glad you guys made it.
Gelebilmenize çok sevindim!
You know, the statement that you just made is, I feel like, a profound one.
Az önce söylediğin şey çok esaslı bir şeydi bence.
Can you imagine the uproar her parents would've made, if we taught their daughter how to be a lesbian in Health class.
Eğer sağlık dersinde lezbiyenliği anlatmış olsaydık, onun ailesi nasıl bir tepki verirdi bir düşünsene.
I'm not sorry that I made you scream.
Sana çığlık attırdığım için üzgün değilim.
And you can thank Brandon, he's the one that made it happen.
Ve bunun için Brandon'a teşekkür edebilirsiniz, bunun olmasını sağlayan oydu.
Yeah. "Do as you will," but he made it sound like there was some- - Some deeper meaning?
- Derin bir anlamı mı var?
You have made your point.
Amacına ulaştın işte.
You and joking are not exactly made for each other, but that looks like it does.
Espri yapmak sana pek yakışmıyor ama o dövme yakıştı.
What did Felicity mean when she made that crack about you crossing a line?
Felicity sana haddini aştığını söylerken neyi ima ediyordu?
I made it special for you.
- Sırf senin için yaptım.
I made the exact same tradeoff you did to get Chase.
Chase'i yakalamak için yaptığın anlaşmanın aynısından yaptım.
What made you decide to put it back on?
- Onu yeniden giymeye nasıl karar verdin?
He made it before he died, and I should have given this to you sooner...
Ölmeden önce çekmiş. Sana daha önce vermeliydim.
By making the same sacrifice I made for you.
Senin için yaptığım fedakarlığın aynısını sen de onlar için yaparsan.
If Diana made you kill Bonaparte, I'd go a little easy on the discipline.
Diana sana Bonaparte'ı öldürttüyse nazikçe terbiye etmeliyiz.
The Seelie Queen made you reveal who you desired most. And it wasn't me.
Seelie Kraliçe'si en çok arzuladığın kişiyi ortaya çıkardı ve o ben değildim.
The injections I gave your mother, laced with Ithuriel's pure angel blood made you strong.
Annene Ithuriel'in saf melek kanıyla hazırladığım enjeksiyonları vermek seni bu kadar güçlü yaptı.
He made you spaghetti, too?
Sana da spagetti yaptı, değil mi?
- about the Queen. - Well, if you've come to tell me that she made a deal with Valentine, I already know.
- Peki, bana, Valentine'la anlaşma yaptığını söylemeye geldiysen, çoktan biliyorum.
Can you tell me why you didn't mention the rape allegation that was made against you the last time we spoke?
Son konuşmamızda bize neden aleyhine yapılan tecavüz suçlamasından bahsetmedin?
I'm guessing that it's going to... er... shock you... to learn that we have evidence to suggest that Maria Gonzalez made up the allegation.
Öğrenince çok şaşıracaksın zannediyorum... Çünkü elimizde Maria Gonzalez'in tecavüzü uydurduğuna dair deliller var.
Yeah,'cause I took care of that guy who was kicking your ass and I made you look weak.
Evet, çünkü ben o herifle ilgilendim. Kıçını tekmeleyen ve seni zayıf yaptım.
Of course, she's made of sterner stuff than you.
Muhakkak ki, o senden daha erkek çıktı.
you made it 730
you made your bed 27
you made your point 111
you made a mistake 169
you made your choice 40
you made the right decision 46
you made it up 29
you made a promise 37
you made the right choice 44
you made me 53
you made your bed 27
you made your point 111
you made a mistake 169
you made your choice 40
you made the right decision 46
you made it up 29
you made a promise 37
you made the right choice 44
you made me 53