You made them translate Turkish
1,019 parallel translation
Perhaps you made them laugh
Belki de sen güldürüyorsun.
You made them send for me.
Onları bana sen gönderdin.
You made them yourself?
Kendin mi yaptın?
You made them have respect too.
Onlara da saygı duydurdun.
Well, you're afraid, and perhaps you made them so.
Korkuyorsun, belki onları da korkutmuşsundur.
They didn't Want to go, you made them.
Onlar gitmek istemediler, sen zorladın.
He thought you made the rules, all of them... not just those for Spanish Bit.
Bütün yasaları senin yazdığını sandı. Sadece... İspanyol Kayası yasalarını değil, hepsini.
Show them what you're made of.
- Haydi, Arcangeli!
Oh, I've got a million things to tell you, and this time I won't forget them. I made a list.
Sana anlatacak o kadar çok şeyim var ki hem bu sefer unutmayacağım da.
Charlie, tell them how you made the torpedoes.
Charlie, onlara torpilleri nasıl yaptığını anlat.
So you signed with ANL and made them the millions we should have made.
- Fakat o hayır dedi Yani sen ANL'yi imzaladın ve milyonlar etti bizde bunu yapmalıyız
Now's the time to show them what you're made of.
Onlara kim olduğunu göster.
I made a fine swapl You should've seen them horsesl
Çok iyi alış veriş yaptım. Hele atları bir görmeliydin.
You made some cracks before and I let them slide, but I don't intend to take any more.
Biraz fazla ileri gittin ama ben geçiştirdim. Ancak daha fazla geçiştirmeyi düşünmüyorum.
Gennarino and the Red are two good young fellows, they made a mistake and you rightly made them understand.
Gennarino ve Red iki iyi genç insan ; bir hatadır yapmışlar ve siz de haklı olarak hadlerini bildirmişsiniz.
Now you've made enemies of the Barb you can't stay here and stand up to them on your own.
Artık Barb'da düşmanların var burada kalıp tek başına onlara karşı koyamazsın.
Really, Maud, on behalf of the Major, I must remind you, that we only knowthat one of them was respectable... the one who made a complaint.
Ama Maud, Binbaşı adına konuşmak gerekirse sadece bir tanesinin saygıdeğer olduğunu bildiğimizi hatırlatırım. Şikâyet eden kadın.
You see, Helen personified all those qualities in people which made me withdraw from them and choose chickens instead.
Helen insanlardaki bütün nitelikleri üstlenerek onlardan uzak durmamı ve tavukları seçmemi sağladı.
You made them understand who we Italians are!
Biz İtalyanların kim olduğunu gösterdiniz onlara! Cereyana bak!
When you deliver their dinner, tell them arrangements have been made.
Yemeklerini götürdüğünde onlara bu gece kaçabileceklerini söyle.
Might've made him realize what things mean when you earn them.
O zaman hak ederek kazanılan şeylerin değerini öğrenirdi.
You made all the rules and I played by them.
Bütün kuralları sen koydun ve ben de onlara uydum.
- You have already made them requisition the newspaper twice.
- Zaten senin yüzünden iki kez gazete kapatıldı.
I made some for you the other day and left them on the roof terrace
Senin için yapıp çatı terasına bıraktım önceki gün.
You love biscuits. I made them myself.
Sana kendi ellerimle sevdiğin kurabiyelerden yaptım.
Give them artillery and you've made them independent.
Top vermek, onları bağımsız yapmak olur.
X-27 told you to tell them they've made three attempts on my life today. They tried to drown me.
Bugün üç kez saldırıya uğradığını ve bunu bildirmek zorunda olduğunu söyleyeceksin.
Good. You've made it. You find them counting the money.
Aşağı indiğinde onları para sayarken bulacaksın.
Colin and the others may have made just the same mistake... as you're making now, pointed guns at them.
Colin ve diğerlerinin ve hatta şu anda senin de onlara silah doğrultarak aynı hataya düştüğünüzün farkın da değil misin?
Now, if you'd kindly join your friends in the audience... and let them tell you of all the things I made you do.
Teşekkürler. Şimdi arkadaşlarınızın yanına gidebilirsiniz. Yaşadıklarınızı size anlatsınlar.
Printed copies of the rules have been made available to all of you, but I'm gonna run over them again in case some of you missed a few.
Hepiniz kuralların basılı olduğu hazır kopyalara ulaşabilirsiniz. ama her ihtimale karşı önemli birkaç kuralı hatırlatayım.
You ask the doctors if I made a play for any one of them.
Git doktorlara sor bakalım hangisinin dikkatini çekmeye çalışmışım.
He made his blankets up into a kind of nest, you see, and he sat there all night in the middle of them going, "Cuckoo, cuckoo," all night long.
Battaniyelerini bir tür yuva şekline getirip, kıvırdı ve gecenin birinde tam ortasına oturup,..... bütün gece "Guguk, guguk!" diye öttü.
- You've made a pig's ear of it. Let them go!
Boşver, gönder gitsinler!
- You should have made them stay.
- Onları salmayacaktınız.
- You should have made them listen!
- Dinletecektiniz!
I thought I'd made it clear to them... that you'd never come out.
Asla terk etmeyeceğinizi onlara açıklayabileceğimi düşünmüştüm.
I made them up as I went along, you know.
İlerledikçe kendim oluşturuyorum.
The promises you've made I suppose you also gave them to the con man your father hooked you up with to save this goddamned ranch!
Bana verdiğin o söz Allah bilir o fırıldak herifede söz vermişsindir Allah bilir baban lanet çiftliğini kurtarmak için seni peşkeş çekmiştir.
I made them up for all you girls.
Yeni gelen her kıza veriliyor.
You made it ahead of all of them.
Herkesten önce geldin.
Carnal desire made you want to rape them!
Duyduğun şehvani arzular onlara tecavüz etmeni sağladı.
You all made them up.
Hepsini de uyduruyorsun.
- Tell them you've made a mistake.
- Yanlış söylediğini söyle.
You made a fortune exploiting them.
Onları kullanarak bir servet yaptın.
You have committed your life, you have made it your life's work to suck in the poorest people in this town and sell them the shoddiest trash I've ever seen for the most blown-up, exorbitant prices
Bütün işin bu şehrin en fakirlerini sömürmek ve onlara albenisi olan çerçöpleri kakalamak.
I know what they cut off, but at least they don't make tobacco pouches out of them uhah... that's something else you soldier boy's made up...
Neyi nasıl kestiklerini bilmiyorum. Geri dönmemiz mümkün değil ha, ah başka bir şey olmazsın bunlar senin gibi askerlerin yaptığı sıradan işler.
You won't find "Made in Japan" written on them.
Üzerlerinde "Japon malıdır" yazmadığını göreceksin.
Some people can't, because all their their environment made them, you know, feel that it's wrong.
Bazıları bunu yapamıyor, çünkü... çevrelerinden öyle görmüşler, anlarsın... yanlış bu.
I should have made use of their opposing positions and let them fight against each other and shouldn't have helped you seek revenge
Aslında Bu fırsattan istifade edip... birbirleriyle savaşmalarını sağlamalıydım ve senin intikam arayışını buna bulaştırmamalıydım!
You know, when them gentlemen came up here and made me that offer there was a whole lot of things that we didn't take into consideration.
O beyler buraya gelip bana teklifte bulunduklarında... dikkate almadığımız bir sürü şey vardı.
you made it 730
you made your bed 27
you made your point 111
you made a mistake 169
you made your choice 40
you made it up 29
you made the right decision 46
you made a promise 37
you made the right choice 44
you made me 53
you made your bed 27
you made your point 111
you made a mistake 169
you made your choice 40
you made it up 29
you made the right decision 46
you made a promise 37
you made the right choice 44
you made me 53
you made me a promise 19
you made a choice 27
you made a commitment 17
you made the right call 27
you made 28
you made sure of that 16
you made this 52
you made that up 37
you made bail 25
you made a deal 26
you made a choice 27
you made a commitment 17
you made the right call 27
you made 28
you made sure of that 16
you made this 52
you made that up 37
you made bail 25
you made a deal 26
you made that 16
theme 39
them 588
themselves 24
theme song 16
themed 19
theme music playing 79
theme music 17
them's the rules 20
them too 26
theme 39
them 588
themselves 24
theme song 16
themed 19
theme music playing 79
theme music 17
them's the rules 20
them too 26