English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ Y ] / You made it

You made it translate Turkish

11,857 parallel translation
You made it back.
Onu geri getirdin.
I'm glad you made it.
- Gelebilmenize sevindim.
Glad to see you made it out of the forest alive.
Ormandan canlı çıktığını görmeme sevindim.
You made it?
- Vardın mı?
I'm glad you made it.
Taşınmayı başardığına sevindim.
Thank God you made it out.
Tanrıya şükür başarmışsın.
You made it. Good for you.
- Başarmışsın, aferin sana.
I'm happy you made it, darling.
Yetişmene sevindim tatlım.
Came up in Harlem, rolled around with Cottonmouth in the late'90s, spent some time at Spofford, Sing Sing, then you made it to the big time, went to Seagate.
Harlem'e geldin, 90'ların sonunda Cottonmouth'la takıldın önce Spofford ve Sing Sing'de yattın sonra da Seagate'e terfi ettin.
- You made it sound bad.
- Ama söyleme şeklin öyleydi. - Hayır.
I think she's just glad you made it.
- Sanırım bu yaptığın hoşuna gitti.
You made it.
Demek gelebildiniz.
You mean you made it?
Sen mi yaptın?
I heard you made it out the desert.
- Çölden çıktığını duymuştum.
You made it, boy.
- Mutlu yıllar.
You made a promise that we would be okay and it was just us.
İyi olacağımıza ve yalnızca ikimizin beraber olacağına söz vermiştin.
You made quite an impression on them, it seems.
Görünüşe göre onların üstünde bayağı bir etki bırakmışsın.
- What made you think it was my condition that gave me the edge in the first place?
Neden bana sınırları veren şeyin durumum olduğunu düşündün ki?
- Sounds like you just made it up.
Kendin üretmişsin gibi.
Who made you do it?
Bunu kim yapmıştı?
Maybe you just liked me when I was on my ass... because it made you feel better about yourself.
Kendini daha iyi hissettirdiğinden, belki yalnızca kıçımın üzerindeyken sevdin beni.
It just made you feel good.
Sizi mutlu ediyordu.
Because if I made it easy, you wouldn't flirt anymore.
Çünkü kolaylaştırsaydım bir daha flört etmezdin.
Look, as I've already told you, there's a fortune to be made with this island and it starts with finding out where the old man has buried his money.
Bak, söylediğim gibi bu ada bize bir servet kazandıracak ve kazanmak da ; ihtiyarın parasını nereye gömdüğünü bulmakla başlıyor.
I made it just the way you like it.
Tam senin istediğin kıvamda.
Do you have any idea who could have made it?
Sizce bunu kim yaptı?
Do you know, it was all made by Hungarians.
Biliyor musunuz, hepsi Macarlar tarafından yapıldı.
It's a complicated situation, and frankly, you've made it more complicated.
Fakat durum epey karisik, ve siz de daha da karmasik hale getirdiniz.
A point you have made several times, I do understand, Claire. But I don't think you understand my perspective, what it was actually like to have you just torn away like that.
Birkaç defa vurguladın bunu, anlıyorum Claire ama gerçekten sana sahipken öylece kaybetmek konusundaki bakış açımı anladığını hiç sanmıyorum.
I had it specially made for you, man.
Senin için özel olarak yaptırdım.
It's like you're Method Man, and he made a solo record, but he's still in the Wu-Tang Clan.
Sen de Method Man gibisin, solo albüm yaptı ama hâlâ Wu-Tang Clan'de.
I believe I heard you mention it was a model made out of candy.
Bunun şekerden bir model olduğundan bahsettiğini hatırlar gibiyim.
I don't know what I would have made, but you know, I think it's best that we don't tell Mom about meeting Caitlin.
Nasıl olurdu onu bilemem ama ne diyeceğim Caitlin'le karşılaşma konusunu annene söylemesek iyi olur.
You know, it made me realize I miss her, too.
Biliyorsun, onu da özlediğimi fark ettim.
You know, I seen a school of sharks tear a boat to pieces like it was made of cardboard, because some kid threw a Band-Aid in the water.
Bir keresinde bir çocuk yarabandını suya attığı için Bir grup köpek balığının tekneyi sanki karton gibi parçaladığını gördüm
You're right. I made it too mushy.
Haklısın, hamur gibi yapmışım.
The mothers from the community got together and made it for you.
Cemaatteki anneler bir araya gelip senin için yaptı.
I made a commitment to you, with you, to restore this place, to make it strong again.
Sana bir söz verdim, seninle birlikte burayı eski hâline kavuşturacağıma ve yine kuvvetli yapacağıma dair.
When your mother made her walk of atonement, she did it to get back to you.
Anneniz kefaret yürüyüşünü yaptığında size kavuşabilmek için yaptı.
Given the sacrifices you have made, it's the very least I can do.
Yaptığınız fedakarlıklar göz önüne alındığında, yapabileceğimin en azı bu.
The sound that it made, like it was drilling into you...
Çıkardığı sese bakılırsa, sanki derini matkap gibi deldi.
It made you hard-working. It gave you integrity.
Seni çalışkan ve sağlam biri yaptı.
Well, you just made it.
Tam zamanında geldiniz.
You just made it up all the studying frogs...
Kurbağa çalışmaları falan hikaye miydi?
I'll let Fergus know, he made it especially for you.
Fergus'a iletirim, sana özel yaptırdı.
To everyone who made Hell on Wheels... and to everyone who loves it... AMC says thank you, for a hell of a ride.
Hell on Wheels'i yapan, ve seven herkese bu macerada yer aldığınız için AMC teşekkürü borç bilir.
You give me all the money you made, I'll give it to the boys and girls club, and I may not tell your mom.
Topladığın bütün parayı vereceksin, ben de parayı... çocuk kulübüne vereceğim, ve annene söylemeyebilirim.
So, it was Bob Shapiro who made you live a double life while you were married with Barbara? I shut the press right down today, baby.
Yani Barbara ile evliyken iki farklı hayat yaşamana neden olan Bob Shapiro muydu?
I made it myself. Do you like it? Yeah, it's...
- Kendim yaptım, beğendin mi?
Do you think he made it?
- Sence o kurtulmuş mudur?
It looks like you made out okay.
- Neticede iyi gözüküyorsunuz ama.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]