Trust me translate Turkish
28 parallel translation
I mean, that you would trust me with your child.
Bana çocuğunuz konusunda güveniyorsunuz.
Do you not trust me with a fancy plate?
Bana pahalı bir tabak konusunda güvenmiyor musun?
You got a gift. Trust me.
Yeteneğin var, güven bana.
Joe... I know you're all about the boobs right now, but trust me... the neck.
Joe şu an derdin davan memeler, biliyorum ama inan bana iş boyunda.
Trust me. I used to work in construction.
Bir ara inşaatta çalışmıştım.
No, trust me.
Hayır, inanın bana.
Trust me, Clark is not who you think he is.
Güven bana Clark düşündüğün gibi biri değil.
- Trust me, it's the only way you're gonna keep your department in line.
İnan bana, departmanını hizaya sokmanın tek yolu bu.
Trust me, he's got an ulterior motive, and I've got to figure it out before I do anything.
İnan bana gizli bir amacı vardır ve bir şey yapmadan önce bunun ne olduğunu anlamalıyım.
Trust me, we will. Слушайте, давайте ещё раз.
Güven bana, halledeceğiz.
Trust me, Botwin, she's shitting her Dolce Gabbanas right now.
Botwin, şu an Dolce Gabanna'sına dolduruyor emin ol.
Just trust me, this will work.
Bana güven, işe yarayacak.
Why didn't he trust me?
Bana niye güvenmedi?
! - Trust me.
- Güven bana.
- Just trust me.
- Güven bana.
Natasha, I mentioned my sister before... so trust me that I know a little about girls like you.
Natasha, kız kardeşimden daha önce bahsettim ve inan ki senin gibi kızlar hakkında biraz bilgim vardır.
Then trust me... because I do.
- O zaman bana güven, çünkü ben biliyorum.
Trust me, that name is a consolation prize.
İnan bana o isim bir teselli ikramiyesi.
Trust me, put them up there.
- Güven bana, ekrana getir.
I know, but you're just going to have to trust me.
Biliyorum ama bu konuda bana güvenmelisin.
Trust me... we're not men.
İnan bana... Biz erkek değiliz.
Trust me.
Güven bana.
Oh, picture it, trust me.
Emin ol öyleydim.
Trust me, Detective Beckett, you do not want to go there.
Güven bana Dedektif Beckett, oraya gitmek istemezsin.
Trust me, as soon as you're no longer of use to him, he'll be done with you.
Güven bana, senden yararlanamayacağı vakit geldiği an, seninle işi bitecektir.
You gotta trust me.
Bana güvenmelisin.
I don't expect you to trust me outright.
Bana hemen güvenmeni beklemiyorum zaten.
If you're to stay with me, I need to know that I can trust you.
Eğer benimle kalacaksan, sana güvenebileceğimi bilmek istiyorum.