English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russian → Turkish / [ В ] / Выживет

Выживет translate Turkish

1,018 parallel translation
Они выживет, но мне нужно оборудование получше.
- Ona daha uygun şartlar sağlamalıyım.
Она выживет?
Yaşayacak mı?
Если она выживет, ее кровь даст столько же материала, сколько и моя.
Yaşarsa, kanı, bendeki serumun aynısını sağlayacaktır.
Кто знает Если у нее нет повреждений брюшной полости, и она выживет, есть шанс, что ребенок родится здоровым.
Karnından yara almadıysa ve dayanabilirse bebeğin normal doğma şansı yüksek.
Теперь, когда вы здесь, ни один не выживет.
Artık burada olduğuna göre, hiç biri canlı kalmayacak.
Твоя мать в больнице у отца. Похоже, что он выживет, слава Богу.
Annen hastanede, babanın yanında.
Уже лучше. Он выживет.
Kurtulacak.
Если она выживет, она останется слепой и изуродованной.
Yaşasa bile, kör kalacak ve acı çekecek.
Она выживет?
O iyi olacak mı?
Ребенок выживет.
Çocuk yaşayacak.
Если никто из нас не выживет, по крайней мере, останется запись.
Eğer hiçbirimiz başaramazsak, en azından bir kaydımız olacak.
Лечить только тех, кто выживет.
Kurtulma şansı olanlara bakın sadece. Evet bayım.
Выживет тот, кто вытянет счастливый билетик?
Bileti çeken kişi hayattta mı kalacak?
Они думают, он не выживет.
Yaşaması beklenmiyormuş.
Те, кто выживет - сообщите о том, что здесь произошло.
Hayatta kalanlarınız, tanıklık etsin. Dünyayı burada olanlardan haberdar edin.
Он не выживет.
Dayanamayacak.
Он не выживет.
Dayanamaz.
Если корни сильные, дерево выживет.
Eğer kök sağlamsa, ağaç yaşar.
Он выживет.
Başaracaktır.
То есть, если бы принимали ставки на того, кто выживет после атомной войны, я бы поставил на неё.
Demek istediğim, nükleer savaşta sağ kalacak son insan üzerine bahis olsa... kesinlikle ona oynardım.
Не думаю, что этот выживет, парни.
Bunun başarabileceğini sanmıyorum, çocuklar.
А потом он сказал, что шансов на то, что ребенок выживет, почти нет.
Sonra da bebeğin yaşama şansının hemen hiç bulunmadığını ekledi.
Если ребенок выживет, ему понадобится вся моя любовь.
Yaşayabilmesi için, bebeğin tüm sevgime ihtiyacı vardı.
Если Кэтрин выживет, вы перестанете просыпаться ночью и не услышите криков ягнят?
Catherine yaşarsa, kuzuların o korkunç çığlıklarının seni karanlıkta uyandırmayacağını düşünüyorsun.
На поверхности не выживет никто.
Yüzeyde hiçbir şey yaşayamaz.
Потому что ничего из этого не выживет без шести белых полос семи красных полос и огромного количества звезд.
"zira bu 6 beyaz, 7 kırmızı şeritli ve üstünde bir ton yıldız olan bu bayrak yoksa bunların hiçbir değeri yok."
Он выживет.
Yaşayacak.
ƒоктора, которые раньше почти не верили, что мальчик выживет, сейчас предсказывают медленное, но полное выздоровление.
Ondan umutlarını kesmiş olan doktorlar, şimdi yavaş da olsa, iyileşmesini bekliyorlar.
≈ сли ƒжон выживет, Ћаплант принесЄт свои заверени €, что никаких спекул € ций на эту тему больше не будет.
John yaşarsa, LaPlante onu ikna edecek. Artık bir yaramazlığı kalmayacak.
Она выживет.
İyileşecek.
- Всё равно не выживет.
Kurtulamayacak.
- Сэр, Майк Соша не выживет.
Nerde benim lanet olası düzenbazlarım? Mike Scioscia sabahı çıkaramadı.
Он в этом городе не выживет.
Bu kasabada ona hayat yok.
Он выживет.
Üzerinden çekil.
И любой кто выживет - дипломированный специалист.
Hayatta kalanlar mezun olur.
Если она выживет, я умру.
Yaşarsa, ben öleceğim.
По крайней мере, так он выживет в другом потоке времени.
En azından bu şekilde diğer zaman diliminde yaşıyor olacak. Daha sonra kurtarmak için bir şansımız olabilir.
Не знаю, выживет ли.
Belki yaşamaz.
Пит, никто не выживет прыгнув с боинга 747 на такой высоте и скорости. - И точка.
Kimse o kadar yüksekten atlayıp da o hızla hayatta kalamaz, anlıyor musun?
Но передай этой дикой кошке за рулём чтобы она не сбрасывала скорость иначе никто из вас не выживет. Джек и никаких фокусов.
Ve o direksiyondaki yaban kedisine hız kesmemesini söyle, yoksa adamın kanamadan ölmeye bile zamanı olmayacak.
- Он выживет?
Yaşayacak mı?
Она не выживет.
Ölecek.
- Разве без тебя движение не выживет?
- Sensiz hareket ayakta kalamaz mı?
- Выживет.
- Elbette kalır.
Выдержит ли термозащита? Выживет ли модуль под действием температуры?
Girişteki yüksek ısıya komuta modülü dayanabilecek mi?
- Он выживет, Томас?
- İyi olacak mı Thomas?
Он ребенок. Он не выживет.
O sadece bir çocuk, hayatta kalamaz...
Доктор... неужели нет никаких шансов, что он выживет?
Doktor... yaşaması için gerçekten hiç şans yok mu?
- Его не было среди обломков корабля, а при такой погоде на поверхности никто не выживет долго.
- Gemisinin enkazında yoktu. Yüzeydeki hava koşulları göz önüne alındığında dışarıda uzun süre hayatta kalmak imkansız.
И было ясно, что она не выживет. Дверь открыта, мы слышим ветер.
"Kapı açıktı ve içeriye biraz rüzgar girdi"
Он выживет?
Kurtulacak mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]